Türkiye, Antarktika'ya düzenlenecek yeni seferin hazırlığını yaparken, kıtaya bugüne kadar gerçekleştirilen ulusal seferlere katılan 100'e yakın bilim insanının araştırmaları sonucu 11 uluslararası bilimsel eser yayınlandı, 35 yayının ise çalışmaları devam ediyor.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, 2017'den bu yana Antarktika'ya düzenlenen ulusal bilim seferleri meyvelerini veriyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi koordinasyonunda bugüne kadar beyaz kıtaya 3 ulusal sefer düzenlenirken, 100'e yakın Türk bilim insanı burada çeşitli alanlarda araştırma yapma imkanı buldu.
Türk bilim insanlarının kıtada yaptığı araştırmalar sonucu bugüne kadar 11 uluslararası bilimsel yayın hazırlandı, 35 yayının ise çalışmaları devam ediyor.
İlk seferde Türk üssünün yeri bilimsel olarak belirlendi
Türkiye'nin Antarktika'ya düzenlediği ilk seferde, ülkenin kıtada kurmak istediği üsse ilişkin fizibilite çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalar sonucu, "Analitik Hiyerarşi Yöntemi Kullanılarak Türk Antarkrtik Araştırma İstasyonunun Yer Seçimi" başlıklı makale yayınlandı. Söz konusu bilimsel yayınla Türkiye'nin kıtada kuracağı üssün yer seçiminde kullanılan kriterler belirlenirken, bu seçimin bilimsel veriler ışığında yapılması sağlandı.
Aynı sefer kapsamında ikili iş birlikleriyle Çekya'nın Antarktika'daki üssünde bilimsel çalışmalar yapan bir Türk bilim insanı da bu üssün bulunduğu adada ilk defa görülen bir türü kayıt altına aldı ve Türk bilim insanının bu çalışmasıyla yeni türlerin keşfinin önü açıldı.
10 bin yıl önce yaşanan buzul erimeleri incelendi
Kıtaya düzenlenen ikinci seferde sürdürülen bir proje kapsamında da Türk Bilimsel Araştırma Kampı'nın kurulduğu Horseshoe Adası'nda 8-10 bin yıl önce yaşanan buzul erimelerine yönelik bir makale yayımlandı ve "Holosen" adı verilen bu dönemde buzulların hızlı eridiği ortaya konuldu.
İkinci sefer kapsamında ikili iş birlikleriyle kıtada bulunan bir diğer Türk bilim insanı ise James Ross Adası'nda yaptığı incelemeleri bilimsel yayına dönüştürdü.
Küresel konumlama sistemleriyle ilgili hazırlanan ve bölgede yapılacak seyrüsefer, deniz mühendisliği, hassas hidrografik ölçüm, oşinografi, kıyı yönetimi gibi olası çalışmalara ışık tutacak çalışma, zaman ve maliyet tasarrufu sağlayarak yüksek hassasiyetli, duyarlı konum bilgisi elde edilebileceğini gösterdi.
Son seferde yeni bakteri keşfedildi
Türkiye'nin bu yıl düzenlediği üçüncü seferde yapılan bilimsel çalışmalar sürerken, kıtadan toplanan örneklerde yeni bir bakteri türü keşfedildi. Bu bakterinin, tarımda kullanılan bitkilere zararlı kimyasalları öldürdüğü belirlendi.
Her 3 seferin de liderliğini yapan Doç. Dr. Burcu Özsoy da uydu uzaktan algılama yöntemleri kullanarak elde ettiği verileri seferlerde yaptığı deniz buzu gözlemleriyle doğrulayarak gerçekleştirdiği çalışmalarla bilimsel etki değeri yüksek 3 yayına imza attı. Özsoy, bu çalışmasıyla NASA tarafından geliştirilen ICEsat uydusunun verilerinin deniz buzu kalınlığını tespitinde yeni bir algoritma geliştirilmesine katkı sağladı.
"Antarktika'da çalışma yapmak meşakkatli bir süreç"
3'üncü Ulusal Antarktika Bilim Seferi Lideri Doç. Dr. Burcu Özsoy, kıtada bilimsel çalışma yapmanın ve örnek toplamanın meşakkatli bir süreç olduğunu söyledi.
Kıtadan alınan örneklerin herhangi bir bozulmaya uğramadan Türkiye'ye taşınmasının zorlu bir çalışma gerektirdiğini vurgulayan Özsoy, örneklerin Türkiye'ye getirilmesinin ardından analiz süreçlerinin başladığını anlattı.
Özsoy, kıtaya yönelik araştırmaların analiz, makale yazım ve hakemler tarafından değerlendirilme süreçlerinin oldukça emek gerektirdiğine işaret ederek, "Antarktika'da araştırma yapmanın zorluklara rağmen bilim insanlarımızın yüksek etkili dergilerde bilimsel makalelere halihazırda imza atmış olması takdir edilesi bir gerçek. Halihazırda basılmış olanların yanında hazırlık sürecinde olan 30'un üzerinde yayın olması bilim insanlarımızın ciddi başarısını ortaya koymaktadır." dedi.
TÜBİTAK çatısı altında Kutup Araştırmaları Enstitüsü kurulması kararına da değinen Özsoy, "Enstitünün çalışmaları, Türkiye'nin bugüne kadar kutup çalışmalarında elde ettiği ulusal ve uluslararası başarılara ivme kazandıracak ve ortaya koyduğu bilimsel iradeyi güçlendirecektir." değerlendirmesinde bulundu.