Haber61 – Haber Servisi – BBC tarafından hazırlanan bir video Karadeniz ile ilgili gerçeği gözler önüne serdi.
Karadeniz, on yıllar boyunca endüstriyel ve tarımsal atıkların boşaltıldığı bir alan olarak kullanıldı. Denizdeki ekosistem o kadar kötü bir hal aldı ki, bilim insanları bazı bölgelerinde yaşam olmadığını açıkladı. BBC muhabiri Jonah Fisher, bölgedeki ülkeleri ziyaret ederek durumu araştırdı.
Araştırma sonunda hazırlanan videoda şu ifadelere yer veriliyor;
“20 yıl önce Karadeniz’deki 40 Bin kilometrekarelik alan ölü bölge olarak kabul ediliyordu. Ancak bu dibi gören Avrupa’nın en kirli denizi için aslında bir umut ışığı var.
Batum’daki Ana çöp atık alanı Karadeniz’den 300-400 metre uzaklıkta bulunuyor. Aşağıya kadar akan bir suyolu da var. Çöpler doğrudan nehre karışıyor ve dalgalarla açıklara sürükleniyor.
NEHİRLER KARADENİZ’DEKİ KİRLİLİĞİN BAŞLICA NEDENİ
Deniz çöpünün, ki bu da kilometrekare başına düşen cisimlere göre hesaplanıyor. Akdeniz’dekinin neredeyse iki katı olduğuna dair can sıkıcı kanıtlar var. Avrupa’daki denizler arasında en kötü durumda olan deniz.
Ukrayna’daki Dinyeper nehri yosun tutuyor. Bu, sudaki fosfatın sonucu. Atılan çöpler ve gübrelerin neticesinde nehir yosun tutuyor. Onlar da sudaki oksijeni tüketiyor, bu da nehirdeki yaşamı öldürüyor. Tabi ki gübre ve çöp nehirlere atılırsa bu, nehirlerin karıştığı Karadeniz’inde kirlenmesi anlamına gelir. Dinyeper, Dinyester ve Tuna nehirleri Karadeniz’deki kirliliğin en büyük nedenleri.
KARADENİZ’DE KİRLİLİK
Araştırma gemisi ile Karadeniz’de çalışma yapıldı. Gemide bilim insanları denizin kirlilik seviyesini ölçtü. Farklı derinlikteki sulardan örnekler alındı. Suyun ısısı, tuz yoğunluğu ve oksijen kapasitesi ölçüldü. Denizde kıyıdan 400 kilometre açıkta olması beklenen kimyasalların yoğunluğu endişe verici. Daha sonra bunların insanların dört bir taraftaki restoranlarda yediği sudaki biyolojik canlılarda, balıklarda, midyelerde de olduğunu görülüyor. Deniz tabanından alınan örneklerde mikroplastik bulundu. Bu kirliliğin yüzeyde olmadığı ve ekosistemin derinliklerine işlediği anlamına geliyor. Denizsuyu kafain, ilaç ve yasa dışı uyuşturuculardan örnekler taşıyor. En büyük tehdit tıbbi ilaçlardan geliyor, özellikle de antibiyotiklerden. En büyük sorun bakteriler. Bakteriler bu antibiyotiklere dirençli hale gelebiliyor. Bu da antibiyotiği işe yaramaz hale getiriyor. İnsanlar bu nedenle hayatlarını kaybedebiliyorlar.
ÇÖZÜM
Tuna Nehri Avrupa’nın en uzun ve kirli nehirlerinden biri. Karadeniz’e dökülmeden önce Avrupa2nın Güneydoğusunda neredeyse 3 bin kilometrelik alana yayılıyor. Aynı zamanda umut da vadediyor. Çünkü son 20 yılda Tuna Nehri’nin temizlenmesi için çok büyük çalışma yürütüldü ve görülüyor ki işe yarıyor. Avrupa Birliği, atık su arıtma tesislerine milyarlarca Euro harcadı. Atık su arıtma tesislerinden biri de Tuna Nehri’nde bulunuyor. Bu tesis inşa edilmeden önce atık sularının neredeyse yarısı doğrudan Tuna Nehri’ne gidiyordu. 2010’dan itibaren toplam atık suyunun yüzde 95-96’sı biyolojik olarak arıtılıyor ve Tuna Nehri’ne temiz bir şekilde dökülüyor. Yeni ve potansiyel AB üyelerinin nehirlere karışan endüstriyel ve tarımsal atıkları azaltmaları gerekiyor.
KARADENİZ DAHA SAĞLIKLI HALE GELİYOR
Tuna Nehri’nde durumun iyileşmesinin en büyük nedenlerinden biri, Avrupa Birliği’nin yeni üyelere, düzenlemelerin ve para akışının yani finansal desteğin bir araya geldiği bir çerçeve sunmasıydı. Tuna Nehri’nde son 15 yılda iyileşme gözlemlenmeye başlandı. İyileşmenin en önemli göstergelerinden biri ‘fillofora’ ismiyle bilinen kırmızı deniz yosunlarının varlığı. Karadeniz’de sayısı bir zamanlar oldukça fazlaydı ama artık değil. Dalgıçlar kırmızı yosun olup olmadığına dair işaretler aradılar. Denizin daha sağlıklı bir hale geldiği görülüyor. Geçmiş yıllara kıyaslandığında daha fazla fillofora gözle görülüyor. Ancak denizin tüm ekosistemi hasar görmüş durumda. Tuna Nehri Karadeniz planı bir başarı hikayesi. En kötü günler geride kaldı ama dikkat edilmesi gerek. Karadeniz’in iyileşmekte olduğu söylenebilir.