Sanal dünya 'keş' yapıyor

Bilgisayar bağımlısı gençler bir yandan 'oyun oynama' sürecinin bağımlısı olurken, diğer yandan da oyunu niçin oynadıklarını, bunun anlamının aslında ne olduğunu artık umursamaz oluyorlar. Oxford Üniversitesi'nden Profesör Susan Greenfield, beyin ve sinir

Bilgisayar bağımlısı gençler bir yandan 'oyun oynama' sürecinin bağımlısı olurken, diğer yandan da oyunu niçin oynadıklarını, bunun anlamının aslında ne olduğunu artık umursamaz oluyorlar.

Oxford Üniversitesi'nden Profesör Susan Greenfield, beyin ve sinir sistemi konularında dünyanın önde gelen uzmanlarından biri. Alzheimer hastalığıyla mücadele sürecinde, bilgisayar bağımlısı genç neslin de benzer bir beyinsel tahribat riski altında olduğunu iddia ediyor.

Fiziksel bir tahribattan öte, beynin işleyişi ile ilgili 'geri dönüşü olmayan' bir yapısal transformasyona maruz kalan genç nesil, artık kendi kendine düşünüp karar alamayan ve diğer insanlarla empati kuramayan insanlara dönüşmekte.

"Global siber dünya, bizim üç boyutlu gerçek dünyamızdan daha güvenli ve risksiz bir hayat sunarmış gibi görünüyor. Ama bilgi-işlem teknolojilerinin geldiği bu aşamada, siber dünyayla gerçek hayat arasındaki farkı ayırdetmekten aciz bir kuşak yetişmekte. Mesela ikiz kulelere gerçekten uçak çarptığına bile inanmayan insanlar var bu dünyada" diyor Susan Greenfield.

ID: The Quest for Identity in the 21st Century adlı yeni kitabında, Profesör Greenfield yeni neslin beyinsel işlev bozukluğu nedeniyle kişilik kaybına uğramakta olduğunu iddia ediyor.

Bilimsel çalışmalarını yürütürken Oxford'taki laboratuarı ile Londra'daki Kraliyet enstitüsü arasında mekik dokuyan Greenfield, Lordlar Kamarası başta olmak üzere üst düzey sosyal ve bilimsel toplantılara konuşmacı olarak katılarak zihinsel yapı ve beynin işleyişi hakkındaki teoriler hakkında kamuoyunu bilgilendiriyor.

Çok yoğun programına rağmen geçenlerde İngiliz The Times gazetesine verdiği bir röportajda Profesör Greenfield yeni nesilde hızla yükselen suç oranlarının da bu zihinsel bozulmanın sonucu olabileceğini düşündüren teorilerini açıklama fırsatı buldu.

Çok özetle ifade edilecek olursa, Profesör Greenfield'İn 'Hiç kimse teorisi' adını verdiği teorisine göre, bilgisayar oyunları ve sanal dünya; genç neslin algısına göre süreçleri, içerik kavramının önüne yerleştiriyor.

BAĞIMLI YAPIYOR

Amacınızın şatoda hapsedilmiş bir prensesi kurtarmak olduğu bir bilgisayar oyununu oynadığınızı düşünün. Bu oyun sürecinde bir sürü canavarı ve kötü adamı öldürüp en sonunda şatoya girip prensesi kurtaracaksınız.

Prensesin kim olduğu, şatoya niye hapsedildiği gibi sorular artık sizin için önemini kaybediyor, bunları düşünmüyorsunuz bile. Diğer yandan, bu oyunun oynanması 'süreci'nde beyniniz dopamin adlı bir hormon salgılıyor. Bu hormon, bağımlılık yaratan bir hormondur ve beyniniz bu hormonu yeterince salgılamazsa huzursuz ve mutsuz oluyorsunuz.

İşte bu noktada bilgisayar bağımlısı gençler bir yandan 'oyun oynama' sürecinin bağımlısı olurlarken diğer yandan da oyunu niçin oynadıklarını, bunun anlamının aslında ne olduğunu artık umursamaz oluyorlar.

ZİHİNSEL DEĞİŞİM KİŞİLİK YAPISINI YOK EDİYOR

Sadece bir prensesi şatodan kurtarmakla ilgili basit bir bilgisayar oyunuyla sınırlı kalsayı bu bir sorun yaratmayabilirdi. Ancak iş şiddet içerikli bilgisayar oyunlarına geldiğinde durum birden ciddileşiyor:

Çünkü genç beyinler açısından oyundaki sanal bir karakteri öldürmekle sokakta gerçek bir kişiyi öldürmek arasındaki etik ve fiziksel farklılıklar giderek bulanıklaşıyor. Beyin ve zihin yapısının bu noktada geçirdiği değişim, genç insanlarda 'kişiliğin yok olmasına' neden olmakta.

Aslında Profesör Greenfield bir eğitimci veya çocuk gelişimi uzmanı değil. Onun uzmanlık alanı, insan beyni ve bilincin karşılıklı biyo-kimyasal etkileşimleri. Neuro-bilimsel çalışmalarına odaklanmış bu Profesör için, elde ettiği biyolojik bulguların toplumsal hayatta yaratacağı uzun dönemli etkiler belirsizliğini korumakta.

Kimi öldürdüğünü, bunu niçin yaptığını umursamaksızın 'birilerini öldürme' sürecine bağımlı hale gelen ve gerçek hayatla sanal dünya arasındaki farkları ayırdetmekte giderek zorlanan bir neslin aydınlık bir gelecek vaadetmediği çok açık.

Profesör Greenfield ise "Kendi bireysel bilincini terkederek 'Hiç kimse' olmayı kabullenen bu gençler, giderek köktenci olacaklardır. Eğitim konusunda bugüne kadar bildiklerimiz ve öğrendiklerimiz ise bu süreci geri döndürmeye yetmeyebilir" uyarısında bulunuyor.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bilim / Teknoloji Haberleri