Eskişehir’de bir özel okulda eğitim gören lise öğrencisi Yiğit Özer, gördüğü bir trafik kazasından esinlenerek yaptığı iletişim projesi ile katıldığı uluslararası yarışmada dünya üçüncüsü oldu. Projeyle, tünel içerisine yerleştirilen lazer noktalarında olası bir durumda telsizdeki algoritmalar ile acil servis ekiplerine hızlıca ulaşılabilecek.
Gördüğü bir trafik kazasından ilham alarak telsiz ve lazer sistemi kullanıp iletişim düzeneği hazırlayan 10. sınıf öğrencisi Yiğit Özer, öğretmenleriyle birlikte yarışmaya hazırlandı. Endonezya’nın Bali Adası’nda düzenlenen yarışmada derece yapmayı başaran genç yetenek, Okyanusya bölgesinde Türk bayrağını dalgalandırdı.
Lise 3. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Yiğit Özer'in mikrofiber teller ve ayna ile geliştirdiği sistem, telefon çekmeyen tünellerde olumsuz durumlarda kullanılabilecek. Yapılan bu sistem, desteklenerek daha da geliştirildiğinde maden ocaklarında da kullanılabilecek. Ses iletimini daha hızlı göndermeyi başaran ve Uluslararası Bilim ve İcat Fuarı’nda dünya üçüncüsü olan Özer, ülkesini temsil etmek için elinden geleni yaptığını söyledi. Projesini İHA muhabirine anlatan Özer, "Benim projem tünellerde lazerle haberleşme. Bu projeyi tünellerde telefonlarımız çekmiyor. Ben de hem kablosuz hem de daha hızlı bir ses iletimi yapmak istedim. Sesimi de lazerle göndermek istedim. Kaza olduğunu görmüştüm. Orada da telefonlar çekmiyordu. Oradan aklıma geldi. Öğretmenim de senenin başında bu konuyu söyleyince ben de yapmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Çok aşırı maliyetli olmadı, gayet düşük bütçeli prototip bir şeydi. Benim yaptığım projede lazerin gördüğü mesafe 340 metre. 340 metre de bir tünel için az bir mesafedir ve benim projem düz tünellerde. Lazer bir doğrultuda gidiyor ve önüne engeller çıkarsa duruyor. Benim amacım ldr devresine lazeri göndermek. Projemde 2 adet telsiz kullandım. Bir tanesini devreye bağladım bir tanesini kendim kullandım. Plaket kullandım bu plaketin üzerine transformatör yerleştirdim. Daha sonra kablo bağlantısıyla pil yatağı ve lazer yerleştirdim" dedi.
"Türk bayrağını dalgalandırdığımda tüylerim diken diken oldu"
Ülkesini temsil etmek için elinden geleni yaptığını belirten Özer, "Yarışma Endonezya’da düzenlendi. Yapıldığı yer Bali Adası. İsmim ilk okunduğunda inanamadım. Cansu öğretmenim vardı yanımda. Bana ’Yiğit sen çıkıyorsun’ dedi. Hocam ben değilim dedim. Sonra Türk bayrağını aldım ve Türk bayrağını orada dalgalandırdığımda tüylerim diken diken oldu. Ben ülkemi temsil etmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Umarım karşılığını ileride de almaya devam edeceğim" diye konuştu.
"Çok duygulandım, öğrendiğim zaman ağladım"
Yiğit’in babası Serdar Özer de maddi anlamda zorluk yaşadıklarını ve oğlunun başarısından dolayı gözyaşlarına hakim olamadığını söyledi. Baba Özer, "Yiğit küçüklüğünden beri böyle projelere merakı vardı. Ortaokulda da bu tür turnuvalara katıldı. Lisede de bu projeyi öğretmeniyle görüşüyorlar ve 6 ay projeyle ilgili çalıştılar. Biz kimseden maddi destek görmedik, sponsor bulamadık. Kendi imkanlarımızla çocuğumuzu Endonezya’ya gönderdik. O da bizim yüzümüzü kara çıkarmadı. Dünya 3.’sü olarak geri döndü. Çok duygulandım, öğrendiğim zaman ağladım" ifadelerini kullandı.
"Çok mutluyuz, çok gururluyuz"
Son olarak öğrencisi ile gurur duyduğunu ifade eden ve projenin patentini aldıklarını belirten Biyoloji ve Proje Öğretmeni Bilge Işıl Akıllıoğlu ise şunları söyledi:
"Bu proje fizik öğretmenimiz Meryem Özmumcu ile başladı. Ben projenin yurt dışı ayağını yürüttüm. OKSEF’in çok büyük bir yarışmasına katıldık. Dünya üçüncüsü olduk. Çok mutluyuz, çok gururluyuz. Yiğit ile çok daha güzel başarılara imza atacağımızı düşünüyorum. Yurt dışı projelerinde çalışırken daha çok maddi noktada sıkışıklıklar yaşıyoruz. Bu konuda velimiz elinden geleni yaptı. Keşke ülkemiz, okullarımız, Milli Eğitim Bakanlığımız bu tür projelerde daha çok destek olabilse."