Maliye Bakanlığı'nın açıklaması önemli.
Halihazırda silindir hacmi ve yaşı esas alan MTV ve ÖTV'de yapılacak yeni düzenlemeler, vergi oranlarının hesaplanmasında araçların zararlı gaz salınım miktarlarının da dikkate alınmasını öngörüyor.
Buna göre, zararlı gaz salınımı düşük olan araçların vergilerinde düşüşler, yüksek olan araçların vergilerinde ise artışlar söz konusu olacak.
Uygulama için model ülke olarak Almanya ve İngiltere'nin referans alınması, yeni vergi uygulamasından ne yönde etkileneceğimize dair öngörü yapmamızı sağlıyor.
Öyleyse Avrupa ülkelerinde emisyona dayalı vergilendirme sisteminin nasıl işlediğine bir bakalım:
Avrupa ülkelerinde halen uygulanmakta olan vergi sistemlerinde, "kirlettiğin kadar öde" olarak da ifade edilen ve araçların kilometre başına açığa çıkarttıkları karbondioksit değerine göre hesaplanan vergiler söz konusu.
Birliğe üye olan 27 ülkeden 17'si (Avusturya, Belçika, Güney Kıbrıs, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İrlanda, Letonya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Portekiz, Romanya, İspanya, İsveç ve İngiltere) binek otomobillerde bu sistemi uyguluyor.
Çalışmada referans olarak alınan ülkelerden İngiltere'de emisyona dayalı vergilendirmenin 2001 yılında uygulamaya konulduğunu görüyoruz.
Bu ülkede, emisyona dayalı vergilendirme sisteminin yürürlüğe girmesi ile trafikteki araçların 196 gram olan emisyon seviyesi, 2002'de 182, 2007'de 165, 2009'da ise 140 grama düşüyor.
Yeni uygulama ile 2001 yılı öncesinde motor hacmi 1.600 cc üzerinde olan bir araçtan 220 pound vergi alınıyorken, 2001 sonrasında bu hesaplama karbon salınımına göre yapılıyor.
Bu durumda, 100 gramın altında karbon salınımına sahip olan araçlar vergiden muaf tutulurken, 255 gramın üzerinde karbon salınımına sahip kullanılmış ve yeni araçlarda yıllık vergi 475 ve 1.030 pounda çıkıyor.
İngiltere'de durum böyle.
Emisyon miktarına dayalı vergilendirme uygulamasına 2009 yılında geçilen Almanya'da da durum farklı değil. Gerçekleştirilen düzenleme ile vergiler araçların silindir hacmine göre değil, yaydıkları zararlı gazlara göre hesaplanıyor.
Piyasadaki ve stoklardaki taşıtlar etkilenmeyecek!
Burada dikkat edilmesi gereken iki husus var. Bunlardan ilki; uygulamanın piyasada olan ve otomobil firmalarının stoklarında bulunan taşıtları kapsamayacak olması. Yani, hâlihazırda kullanılan araçların ve yasa çıkana kadar satın alınacak araçların vergi oranlarında karbon salınımına bağlı herhangi bir değişiklik olmayacak. Bir diğer husus da; yeni sistemin daha temiz araçları teşvik edecek olması. Yani, İngiltere örneğinde olduğu üzere düşük emisyona sahip araçların vergileri bugünkü ödenen miktarlardan daha düşük seviyelere çekileceği gibi, yüksek emisyona sahip araçların vergisi de caydırıcı nitelikte olacak.
Zararlı salınımları azaltmaya matuf uygulamanın faydalı olacağı ortada.
Bir de kullanılmakta olan "eski" araçlar var.
Bunlar için de önceki yıllarda gerçekleştirilen hurda teşviki gibi bir uygulama yürürlüğe girerse, yüksek emisyona sahip araçların sayısındaki azalma hız kazanacaktır.
Sonuç itibariyle, üzerinde çalışılan MTV ve ÖTV uygulamaları ile vergilendirmede adaletli bir yapı sağlanırken, ileri teknoloji üretimi de teşvik edilecektir. Bu kapsamda, özellikle araç sayısının yüksek olduğu büyük şehirlerimizdeki hava kirliliği azalacağı gibi, gelecek nesillere de daha temiz bir çevre bırakılacaktır.
"Havası daha temiz bir ülke"yi kim istemez!..