10 Yıl aradan sonra Trabzon'da

Karadeniz Bölgesi'nin ilk ve tek 5 yıldızlı oteli olma unvanını elde eden Zorlu Grand Otel'in kurulduğu 1997 yılındaki ilk Genel Müdürü Asım Şahinoğlu 10 yıl aradan sonra Trabzon'u ziyaret etti. O bir Trabzon sevdalısı, tıpkı Trabzon'da üç yıl görev yaptı

Karadeniz Bölgesi'nin ilk ve tek 5 yıldızlı oteli olma unvanını elde eden Zorlu Grand Otel'in kurulduğu 1997 yılındaki ilk Genel Müdürü Asım Şahinoğlu 10 yıl aradan sonra Trabzon'u ziyaret etti.

O bir Trabzon sevdalısı, tıpkı Trabzon'da üç yıl görev yaptığı Zorlu Grand Otel'in sahibi Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu gibi. Şahin, ziyaretinde hem Trabzon'u gezme hem de Otel'deki eski personelle yeniden bir araya gelme fırsatı da bularak hasret gidermiş oldu. Zorlu Grand Otel personelinin Şahinoğlu'na üç günlük ziyareti boyunca göstermiş olduğu ilgi ise görülmeye değerdi.

Zira, Zorlu Grand Otel personeli Şahinoğlu'nun dönemindeki sağlam altyapının bugünkü başarının mimarisini oluşturduğunu dile getirerek, memnuniyetlerini ifade ettiler.

YÜREĞİMLE HEP TRABZON'DA OLDUM
Turizmcilik hayatına 1977 yılında Hilton Otel ile başlayan Asım Şahinoğlu, uzun yıllar Hilton otellerinin gerek Türkiye'deki gerekse yurt dışındaki zincirlerinde başarıyla görev yaptı. Şahinoğlu'nun görev yaptığı ülkeler arasında Fransa, İsviçre, Rusya, Beyaz Rusya, Türkmenistan Malezya gibi ülkeler geliyor. Hilton dışında farklı zincir otellerde de çalışmaları olan Asım Şahin 1996 yılında Trabzon Zorlu Grand Otel'de genel müdür olarak görev yaptı. Şahinoğlu bu dönemi şu şekilde ifade ediyor: “1996 yılında nadide şehir olarak gördüğüm Trabzon'a Zorlu Grand Otel'i getirmek için çaba gösterdik.

Hayatımın en önemli üç senesini, çok önemsediğim Trabzon'da geçirdim. Ondan sonraki süreçte Antalya'da sürdürdüğüm otelcilik görevime halen devam ediyorum. Şu anda Kervansaray Otellerinde genel müdürlük pozisyonuna devam ediyorum. Trabzon'dan 1999 yılında ayrıldım. Ayrıldığım ay 1999 yılının mayıs ayı idi, yine bir Mayıs ayı yani bugün ayrılışımın onuncu yılında tekrar Trabzon'a geldim. Ben yüreğimle bu geçen zaman içinde hep Trabzon'da oldum.”

Trabzon'dan ayrıldığınız 1999 yılından bugüne geçen 10 yıllık süreçte neleri gözlemlediniz, bir değerlendirme yapar mısınız?

 TRABZON KENDİNİ KORUMAYI BİLDİ
Trabzon şehrinde şehirleşme adına bir takım değişimler var, tamamlanamamış eksik olarak devam ede gelen Tanjant ve Sahil Yolu'nun bitirilmiş olması söz konusu, yeniden yapılanmalar, yeni teknolojik binaların olduğunu görüyorum. Şehrin geneline baktığımda otantik ve o olması gereken biçimde kalan tarafı hala duruyor ve çok hoş bir şekilde de duruyor . Evet değişimler var, binaların değişmesi mutlaka şehrin farklı bir yapıya sahip olmasını sağlıyor ama bence şehri şehir yapan içinde yaşayanlardır ve onların hala değerleri taşıyor olması çok önemli.

Trabzon'u Trabzon yapan doğası. Şehirleşmenin giderek Akçaabat tarafına kaydığını gözlemledim. Erdoğdu'dan aşağıya inen vadinin ıslah edilmesi çok yerinde bir çalışma olmuş. Trabzon daha güzelleşmiş. Trabzon her şeye rağmen kendi gerçek yüzünü korumayı başarmış.


Zorlu Grand Otel sizin için ne anlam ifade ediyor, buradaki farklılığı nasıl gözlemlediniz?

ZORLU OTEL BENİM ÇOCUĞUM GİBİ
Zorlu Grand Otel benim sahip olduğum evlatlarımdan birisi. Otelcilik hayatımda 15 otel açtım, dünyanın birçok yerinde oldu bu. Birçok otelin yeni doğan çocuk gibi bebek gibi dünyaya getirilmesi yoktan var edilmesi çok keyif vericidir. Fakat Trabzon bende çok özel bir yere sahiptir. Zorlu Grand Otel özellikle bunun baş sebebidir. Zorlu üç yılda benim için çok önemli değerler kattı bana.

Otelciliği Trabzon'da geliştirebilmek adına attığımız adımlar çok önemliydi, bunu Zorlu Grand Otel vasıtasıyla yaptık. Önümüzdeki yıllarda eminim ki Zorlu Grand Otel eminim ki küresel ısınmanın bir takım sorunları da beraberinde getireceğini bildiğimiz ülkemizde, mutlaka çok daha farklı pozisyonda olacaktır. Önümüzdeki 25 yılda küresel ısınmanın etkilerini daha fazla göreceğimiz güney bölgesinden kuzeye doğru bir turizm kayması olacağını düşünüyorum. Bu anlamda gerek Karadeniz Bölgesi gerek Trabzon, tabi ki bölgenin en önemli beş yıldızlı oteli olma özelliğini taşıyan Zorlu Grand Otel farklı biçimde bundan faydalanacaktır.

Pazarlamaya biraz daha fazla önem verildiğinde, hem şehrin hem Trabzon'un hem Otel'in ortak hareket etmesiyle yeni bir ivme kazandırılabilir. Trabzon şehri ile Zorlu Grand Otel'in birlikte anılmasını sağlamak çok önemli.

Trabzon'da gördüğünüz eksiklikler nelerdir?

TRABZON'UN TURİZMDEKİ OKULU ZORLU GRAND HOTEL
Henüz Trabzon'daki diğer hizmet tesislerini görmedim ancak Trabzon'da benim için şu anda tek otel var o da Zorlu Grant Otel, şuna gerçekten inanıyorum ki; Trabzon'daki Zorlu Grand Otel'den sonra açılan diğer otellerin ancak örnek olarak alması gereken otel Zorlu Grand Otel'dir.

Şehrin genel karakterine uygun, yapısına uygun bir tavır belirleyen karar mekanizmasını işleten tesisin, bu şehrin en iyi otelinin Zorlu Grand olduğunu görüyorum. Diğer otellerin de eğer başarılı olmak düşüncesi varsa Zorlu Grand Otel'i almaları gerekiyor, bütün planlamalarını Zorlu Grand Otel'in uyguladığı sistemler üzerinden yaparlarsa hizmet sektörü çok daha hızlı ve kolay yol alacaktır. Bir anlamda Trabzon'un turizmdeki okulu Zorlu Grand Otel'dir diyebilirim.

Burada üç yılınızı geçirdiniz, peki Trabzon'un turizmde ağırlık vereceği taraf yayla turizmi mi olmalı?

TURİZM İÇİN ORTAK HAREKET ETMEK ŞART
Turizmde, otelcilikte alternatif turizm diye özel bir anlayış var, yayla turizmi şüphesiz turizme katkı sağlar; ancak geçirmiş olduğumuz 1996'dan 2009'a kadarki süreçte yayla turizmi Trabzon'a ve Zorlu Grand Otel'e sağladıklarının yüzde 20'yi geçmediğini düşünüyorum. Demek ki sadece yayla turizmiyle şehrin ve bölgenin turizm alanı yeterli değil.

Alternatif turizm yaratmak çeşitlendirmek gerekiyor, bunun için de elimizde doğanın bize sunduğu imkanlardan faydalanarak, Trabzon'un da farklı bir doğal yapısı var, ekolojisi farklı ve bundan faydalanmak gerekiyor. Bunun için bir takım programların yapılması gerekiyor. Sahil Yolu'nun açılması ile Karadeniz turlarının daha özendirici olmasını sağlayarak bölgenin turizmine katkı sağlanabilir. İşadamlarına yönelik zaten organizasyonlar yapılabiliyor, bunun için daha kuvvetli bir pazarlama ağı oluşturulmalı.

Bireysel hareketler ya da kurumların tek başına hareket etmelerinden ziyade, gerek şehirdeki turizme katkısı bulunacak turizm il müdürlüğünün, belediyelerin ve şehrin diğer ileri gelenlerinin de ortak bir proje geliştirerek turizmi geliştirmek adına ortak bir refleksi geliştirmeleri gerekiyor.

Her yıl kutlanan turizm haftalarının sizce yeterince amacına ulaşıyor mu?

TURİZM HAFTASI BİRBİRİNİ AĞIRLAMAK OLMAMALI
Turizm haftası etkinlikleri belki isim olarak kulağa hoş geliyor ama içerik ve katılım anlamında çok fazla bir önem kazanmıyor. Turizm haftası etkinlikleri dediğimiz zaman birbirimizi ağırlamaktan çok, gerçekten turizme gönül verecek yeni insanları bu işin içine çekmek prensip olmalı. Birbirimizi ağırlamaktan ziyade birçok platformlara yayarak bu haftanın anlamını ortaya koymak olmalı amaç. Turizm haftasında genel olarak turizmin içinde olanlar bir araya geliyor, günlük olaylar görüşüp konuşuyorlar.

Asıl olan bir hafta boyunca sorunları ortaya koyup çözüm üretmek. Neyi ürettiğimizi de bütün herkese yayabilmek önemli. Bunu kendi aranızda yaptığınız zaman kimsenin katkısı olmuyor, en büyük katkı ne yaptığınızı ve neyi yapmak istediğinizi herkese anlatabilmektir. Anlatamadığınız zaman sadece bir haftayı kutlamış oluyorsunuz.

Son yıllarda neredeyse her turizm mevsiminde bir salgın hastalık baş gösteriyor, bu tür olaylar turizme nasıl yansır?

HEDEF GEÇEN YILIN RAKAMLARINI YAKALAMAK
Son aylarda gündemde olan domuz gribi ve bu tür hastalıklar seyahat eden insanların seyahat özgürlüklerini kısıtlama anlamında neden olabilir. Ama bence asıl neden, şu an halen içinde bulunduğumuz ve halen devam etmekte olan ekonomik küresel krizdir. Ülkemizi en fazla etkileyen budur. İnsanlar gelecek kaygılarını taşıdıkları sürece ve ne olacağını bilmedikleri sürece bazı lükslerinden vazgeçerler.

İlk akla gelenlerden birisi de seyahat özgürlüklerini kısıtlamaktır. Şu an içinde bulunduğumuz günlerde de önümüzdeki aylara yönelik bir değerlendirme yaptığımızda hedef; geçen yıl yakalanan verilerinin yakalanmasıdır. Geçen yılın üzerine biraz daha koyalım, geçen yılki doluluğu ve verimliliği yakalayalım düşüncesi yoktur. Geçen yılkı doluluğu ve verimliliği yakalamak sanıyorum yeterli olacaktır.

Yüksek bir doluluğu verimliliği yakalayalım kaygısından öte geçen yılki verimliliği yakalamak verimli olacaktır. Küresel krizden en az etkilenmek için mutlak surette ülkemizin tanıtımını düzgün yapmak ve bunun için de biraz fazlasıyla çaba harcamak gerekiyor. Türkiye turizminin tamamına bakış olarak değerlendirilmeli, sadece Karadeniz turizmi olarak değerlendirilmemeli. Çünkü biz sonuçta bu ülke için turizmi bir noktaya taşımaya çalışıyoruz. Elbette ki bölgeler olarak toplandığımızda bütünü oluşturuyoruz.

Dolayısıyla Karadeniz, Akdeniz bölgesi etkilenmez şeklinde bir ayrım yapmaktan ziyade ülkemizin tamamının almış olduğu toplam turist sayısının dikkatini ortaya koymak gerekiyor.

Bu yıl belli kayıplarımız olacaktır. Ama diğer ülkelere nazaran Türkiye ideal ülke olma konumunu korumaktadır. Gerek İspanya, gerek Yunanistan gerek İtalya karşısında. Biz hala fiyat politikalarımızla, servis kalitemizle farklılık ortaya koyabiliyoruz. Dolayısıyla bundan yine en az etkilenecek olan ülke Türkiye'dir. Dilerim geçen yılki ivmeyi yakalarız ve en sıkıntıyla bu yılı geçiririz. En azından yerimizi pozisyonumuzu korumak hedefimiz olmalı, o da yeterli olacaktır.

Önümüzdeki 2010 senesinde muhtemelen dünyadaki büyüme hızı ivme kazanır, bu noktada gelişme artar ve 2009'un çok daha ilerisinde bir turizm potansiyeline kavuşuruz.

Nurgül Günaydın

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölgesel Haberleri