150 yıllık evler hala ayakta! Çimento ve çivi kullanılmadan yapıldılar.
Ordu'da, tamamının Gürcistan göçmenlerinin oluşturduğu 300 haneli bir mahallede altı taş, üstü ahşap olarak inşa edilen evler, aslı bozulmadan günümüzde de kullanılıyor. Çimento ve çivi kullanılmadan inşa edilen evlerin özelliği ise alt katının ev sahipleri, üst katının ise misafirler için yapılmış olması.
Fatsa ilçesine bağlı 300 haneli Kabakdağı Mahallesi'nde Gürcistan göçmenleri insanlar yaşıyor. Osmanlı Devleti'nin, Rusya ve Gürcistan'dan çekilmesiyle birlikte 1850'li yıllarda Müslümanlar olarak ülkeye gelenler, kendilerine ilk verilen yerlerden birisi olan Kabakdağı Mahallesi'nde yaşamlarını devam ettiriyor.
Atalarının ilk ayak bastığı yerlerden birisi olan Kabakdağı'nda imece usulü olarak inşa edilen evler ise Türkiye'deki yapılardan farlı. 2 katlı olarak yapılan, alt katı çimento kullanılmadan taşlarla, üst katı ise çivisiz bir şekilde tahtalar ile inşa edilen evler günümüzde de kullanılıyor.
Üst katının misafirler için, alt katının ise ev sahipleri için düzenlendiği evlerde ise 2 farklı giriş bulunuyor. Misafirler için düzenlenen bu girişler, günümüzde yapılan yeni nesil evlerde de uygulanmaya devam ediyor. Gelenek ve göreneklerini sürdüren Kabakdağı Mahallesi'nde yaşayan vatandaşlar, Gürcistan'dan Türkiye'ye gelmeden önce yaşadıkları evlerin aynısının ataları tarafından burada inşa edildiğini belirtiyor.
“21 tane ev tescillendi”rnrnFatsa Kabakdağ Mahalle Muhtarı Ali İhsan Beşik, Gürcistan mimarisi olan bu evlerden şimdiye kadar 69 adet tespit edildiğini ifade ederek, “Gürcistan'dan gelen insanların taş duvar üzerine ahşap olarak yaptığı evler bulunuyor. Her evin alt ve üst katta olmak üzere iki girişi var. Bu da birisi kendi kullandıkları kat için diğeri de misafirler için ayrılan kapı. Mahallede yaklaşık 69 adet bu evden vardı, bunlardan 3 tanesi yıkılarak kullanılamayacak hale geldi. Şuanda ise 21 tanesi tescillenmiş durumda, 2 tanesi de Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın restorasyonu ile yapıldı. Geri kalanlar da bu şekilde duruyor” dedi.
“Halen kullanılıyor”rnrn“Bunlar yaklaşık 150 yıl önce yapılan evler, halen aslı değişmeden, kapıların kilitlerine kadar aynı olarak duruyor” diyen Beşik, “Bunun gibi 21 tanesi ayakta ve sağlam olarak kullanılıyor. Ancak gerisini yanmasın diye elektriklerini iptal ettirerek koruma altına aldırdık, restorasyonları için de müracaatlarımız devam ediyor. Restorasyonu gerekiyor ancak maalesef eski ustalar da kalmadı” ifadelerine yer verdi.
“Gürcistan'da yaşadığımız evlerin tıpa tıp aynısı, burada bir kültür var”rnrnMahalle sakinlerinden Hüsnü Yücebaş, çimento ve çivi kullanılmadan inşa edilen evlerden birini restore ettirdiğini ifade belirterek, “Evlerin özelliği, Gürcistan'dan Türkiye'ye gelmeden önce orada yaşadığımız evlerin tıpa tıp aynısı. Altı taş duvar, üstü ise tahta. Duvarda çimento, tahtasında da çivi kullanılmayan evlerdir. Alt taradı aile tarafından, üst katı ise misafirler için kullanılıyor. Ben de dedem tarafından 1939 yılında inşaatı başlatılan ve tamamlanamayan evimi aslına uygun olarak restore ettim. Bizim bu evlerimizin yaşantımızda büyük önemi var. Burada bir kültür var, bahçesi geniş, küçük bir ev, önünde de bir namaz taşı görüldüyse burası bir Gürcü evidir. Mutlaka geniş bahçeli olur, özelliği budur. Ana yol kenarında değildir, mutlaka yoldan bir miktar içeride yapılmıştır. Köyümüzde 300 hane oturur ve yeni nesil evler haricinden hiçbir evi yol kenarında göremezsiniz” diye konuştu.
"Atalarımız burada 2-3 yıl ot ve saman yığınları içerisinde yaşamışlar"rnrnAtalarının, bu evleri imece usulü ile yaptıklarına dikkat çeken Nusret Saygılı da, şu ifadelere yer verdi:rn“Buranın özelliği, bizler Batum göçmenleriyiz. Osmanlı'nın Rusya'dan ve Gürcistan'dan çekildikten sonraki Osmanlı ile beraber Müslüman olarak gelenleriz. Bize ilk verilen yerler geldiğimiz zaman buralar. Tabii ki bizim buraya ilk gelişimiz Osmanlı döneminde olduğu için 1876 yıllarına denk geliyor. Ondan sonra gelen büyük dedelerimiz bizim atalarımız buralara geldiklerinde en az 2-3 sene buralarda bildiğimiz ot yığınlarının içinde ve bu samanların içinde yaşamlarını sürdürüyorlar ve ondan sonra işte bu gördüğünüz evleri burada yapmaya çalışıyorlar. O gün insanların birbirlerine yardım edip imece usulü ile yaptıkları evler.”