Trabzon'un Tonya ilçesinde 15 yaşındayken demirci olan amcasının yanında işe başlayan Hamza Bahadır'ın ilk yaptığı alet bir diş kerpeteni oldu.
Daha sonra silah tamiri işine başlayan Bahadır, çok iyi bir silah tamircisi olmasına rağmen yasak olduğu için silah tamirini fazla sürdüremedi. Askerliğini yaptıktan sonra Samsun'a giden Bahadır, Samsun Limanı inşasında çalışan ağabeyinin yanına uğradı. Almanya'dan gelen bir ustabaşı Hamza Bahadır'ı denemek için kendisine bir iş verdi. Sabaha kadar işi bitiren Bahadır'ı gören Alman ustabaşı hemen onu işe aldı. Bir ayda bütün işleri öğrenen Bahadır iyi bir usta oldu. Bahadır, ağabeyi ile birlikte limandan ayrılarak mesai saatleri dışında kendilerinin yaptıkları torna tezgahlarıyla iş hayatına atıldı. Samsun'da ilk yapma freze tezgahıyla iş hayatına atılan iki kardeş, işleri kısa sürede büyüttü. Ağabeyi Hasan Bahadır'ın bir süre sonra vefat etmesi üzerine Hamza Bahadır işine dört elle sarılarak hem kendi çocuklarını hem de yeğenlerini okuttu. Bahadır'ın yeğenleri cerrahi el aletleri sektöründe bir fabrika açarak, yurt dışına ihracat yapan büyük bir fabrika haline geldi. Bahadır ise kendi çocuklarıyla birlikte talaşlı imalat ve hareket aktarma imalatı yapan büyük bir işletmenin sahibi oldu. Bahadır'ın 15 yaşında yaptığı 72 yıllık diş kerpeteni kendi mini müzelerinde sergilenirken, ağabeyi ile birlikte yaptıkları freze tezgahı yeğenlerinin fabrikasında hala kullanılıyor.
"Demircilikten silah tamirciliğine geçiş yaptık"
Amcasının sıcak demir ustası olduğunu anlatan Hamza Bahadır, "Çocukken ara sıra amcamın yanına giderdim. Körük çekip ona yardım ederdim. Demirciliği onun yanında öğrendim. Memlekette genelde Hitler zamanında Almanların yaptığı barabelli tabancalar kullanırdı. Onların yayları, iğneleri kırıldı. Parçaları ve tamirlerini yapacak ustaları yoktu. Ağabeyimle birlikte onları da yapmaya başladık. Silahları güzel ve sağlam bir şekilde yapıyorduk. Demircilikten silah tamirciliğine geçmiş olduk. Silah tamirciliğinde epey mesafe aldık. Fakat yasak olduğu için o işte büyüyemedik" dedi.
Askere gittiği için çalışmaya ara verdiğini belirten Bahadır, "Ben askere gittikten sonra ağabeyim de Samsun'a gelerek Samsun Limanı yapımında işçi olarak çalışmaya başladı. Askerden geldikten sonra ağabeyimin çalıştığı yere gittim. Ağabeyimin çalıştığı yerin ustabaşısı Alman vatandaşıydı. Liman yapımı için Almanya'dan Samsun'a gelmişti. Beni ağabeyimin yanında görünce benim oradaki işleri yapıp yapamayacağımı sordu. 'Frezedeki dişliyi açabilir misin' dedi. Ağabeyim yapabileceğimi söyledi. Ağabeyim nasıl yapılacağını biraz gösterdi bana. O gece iş yerinde sabaha kadar çalışarak işi bitirdim. Sabah Alman ustabaşı geldi, yaptığım işi çok beğendi. Beni gece vardiyasında işe aldı. Bir ayda her şeyi öğrendim. 15 ay çalıştıktan sonra işten ayrılmak istediğimi ağabeyime söyledim. Serbest bir hayat yaşamak istedim. Fazla para kazanamıyorduk. Köyde silah tamirinden daha fazla para kazanıyorduk. İşten ayrıldım" diye konuştu.
"Dikiş makinesi işinden çok para kazandım"
O dönemlerin yokluk dönemleri olduğunu söyleyen Bahadır, "Limandan ayrılarak dikiş makinesi tamiri için kendime bir dükkan tuttum. Dikiş makinesi o zaman karaborsaydı, herkes bulamazdı. Ben de eski kırık makineleri alıp tamirini yapıp satıyordum. Çok muazzam para kazandım. Ağabeyime tezgah almak için İstanbul'a gideceğimi söyledim. Ağabeyim de işten ayrılmaya karar verdi. İstanbul'da askerlik yaptığı için kendisinin tezgahı alıp gelebileceğini söyledi. Ağabeyim, Alman patrona işten çıkacağını söyledi. Alman ağabeyimi bırakmadı. Ağabeyime özel araba tahsis ettiler. Ağabeyim başka bir istekte bulunarak limanda bizim için freze tezgah yapmak istediğini söyledi. Limandaki işlere mani olmayacak şekilde yapabileceğini söylediler" şeklinde konuştu.
"Fabrikalar kurdular, yurt dışına ihracat yapıyorlar"
Kendisinin de tekrar limanda işe başladığını belirten Bahadır, "Gündüz limanda çalıştık, akşamları ise freze tezgahını yapmaya başladık. Birkaç ayda tezgahı bitirdik ve ben Alman'dan müsaade isteyerek tekrar işten ayrıldım. O zaman da Samsun piyasasındaki ilk freze tezgahını yapma olarak koydum. Yapma freze tezgahı bir tek bizde vardı. Hasan ağabeyim 45 yaşında vefat etti. Ben o tezgahla çalışarak ağabeyimin çocuklarını okuttum, yetiştirdim. Onlar da şimdi cerrahi el aletleri fabrikasını kurdular. Almanya'ya ihracat yapıyorlar. Ben de şimdi hala çocuklarımla birlikte kendi işimde çalışıyorum" dedi.
"Silah fabrikam olurdu"
İlkokul mezunu olduğunu belirten Bahadır, "Memlekette okulumuz uzak olduğu için okuyamadık. Bizim zamanımızdaki okumak şimdi yok. Birinci sınıfta ben el yazısı yazardım. Şimdiki çocuklara bir soru soruyorum bilemiyor. Eskiden devlet silah tamiri için bize ruhsat vermiş olsaydı benim şimdi bir silah fabrikam vardı. Yasak olduğu için o işi yapamadık" diye konuştu.
"İlk yaptığım alet diş kerpeteniydi, 15 yaşında yaptım"
Yaptıkları birçok aleti fabrikadaki müzede sergileyen Bahadır, "Ağabeyimle birlikte yaptığımız freze tezgahımız yeğenlerimin fabrikasında hala çalışıyor. Yaptığımız işler orada duruyor. İlk iş olarak diş kerpeteni yaptım. Yusuf amcam diş çekerdi. Diş kerpetenini orada gördüm. Onun için bir kerpeten yaptım. Amcam onunla epey bir süre çalıştı. Kerpeteni yaptığımda 15 yaşımdaydım" şeklinde konuştu.
Babası ve amcalarının çok azimli insanlar olduğunu belirten Hayri Bahadır ise, "Maalesef onlarda olan azim bizde yok. Babam sağlıklı bir insan. Babam hala çalışıyor. Sağlıklı kalmasını buna bağlıyoruz" ifadelerini kullandı.