AIDS'te Karadeniz riskli bölge

Zorlu Grand Hotel'de yapılan toplantıda, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. İftahar Köksal, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Kilinik Mikrobiyoloji

Zorlu Grand Hotel'de yapılan toplantıda, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. İftahar Köksal, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Kilinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Korten yaptıkları konuşmalarda HIV ve AIDS hakkında bilgi verirken toplantıya çok sayıda hekim katıldı.


Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Kilinik Mikrobiyoloji A.D. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Korten, AIDS vakalarınının arttığına dikkat çekerek sosyal düzensizliklerin olduğu ülkelerde ani artış görülmediğini söyledi.

Bu konuda Türkiye'nin şanslı ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Korten, şöyle konuştu: "AIDS vakalar artıyor ama böyle çok sosyal düzensizliklerin olduğu ülkelerdeki gibi çok ani artış yok. Mesele Ukrayna da Rusya da bir zaman olduğu gibi.

Ancak her sene artıyor, ortalama yılda 400-500 yeni vaka görülüyor. Tabi bunlarda biriktiği zamanda belirgin bir sayıya ulaşacaklar. Yine de şanslı bir ülke sayılırız."


Bazı ülkelerde çok daha yüksek rakamlar olduğunu anlatan Korten, şunları söyledi: "O nedenle bizim için bu bir şans aslında bu vakaların hepsine tespit edip bunlara tedavi verebilirsek ülkemizde yayılma hızına azaltabilecek anlamına geliyor.

İş işten hiçbir zaman geçmiş değil. Şanslı ülkelerden biriyiz, oranı düşük bu hastaları tespit edilip tedavi verilme durumunda bulaşımda yavaşlatabileceğini düşünmek lazım. Bazı ülkeler bunu yapıyor. Mesele Brezilya böyle yapıyor.

Bütün vakalara yayılımını azaltmak için tedavi veriyor. Biz dede böyle olması lazım sadece sosyal güvencesi olan hastalar değil tespit edilen her hasta tedavi verilmesi lazım. O zaman azaltmamız mümkün olabilir diye düşünüyorum."


Tedavi konusunda basına açıklamalarda bulunan Korten, "Riskli olan gruplara ulaşıp onları taramak lazım. Bazı büyük şehirlerde riskli gruplar var. Bunun dışında evlilik öncesi yapılan testler var oralardan birçok kişi yakalanabiliyor" dedi. Gönüllü test oranını artırmak gerektiğini anlatan Korten, sözlerine şöyle devam etti:

"Yani kişi, eğer riskli cinsel ilişkide bulunduysa ve kendinden şüpheleniyorsa bu kişinin kolayca gidip kimliği açığa çıkmadan test yaptırması lazım. Sağlık Bakanlığı bununla ilgili bir takım düzenlemeler yapıyor açıkçası ama belki daha yaygın hale getirmek lazım.

Yani isteyen kişi ben kendiliğimden test olmak istiyorum şüphelendim dediği zaman bir yere gidip ücretsiz kolay test olabilmeli ve bu esnada da kimliği açığa çıkmamalı. Bu düzenlemelerin daha yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum."


TÜRKİYE'DE HASTALARIN ULAŞTIĞI TEDAVİ İLE YURT DIŞINDA ULAŞTIĞI TEDAVİ ARASINDA BİR FARK YOK

Hastalığın Türkiye'deki tedavisi ile yurt dışındaki tedavisi arasında önemli bir fark olmadığını belirten Korten, şunları söyledi: "Kokteyl dediğimiz çoklu ilaçları kullandığı takdirde virüsü tamamen baskılıyoruz ama bu virüs kendisini hücrenin içine girip monte ettiği için tamamen yok etmemiz diye bir şey söz konusu değil.

Hasta ilacı bıraktığı zaman tekrar geliyor. Şu anki bilgilerimizle ve bilimin geldiği düzeyle bunun yok edilmesi mümkün değil. Çünkü çok yavaş üreyen hücreler var altı ayda bir bölünen hücreler var. O yüzden tamamen yok edemiyoruz."


Hastaların ömür boyu ilaç kullanmak zorunda olduğunu anlatan
Korten, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama bundan on sene yirmi sene sonra eğer o kendini monte eden hücrelerde bir çözüm bulunursa o zaman tam bir çözümden söz edilebilecek ama şu an eskiye göre çok iyiyiz. 1997'den sonra artık tam baskılanabiliyor.

Hastalar eğer düzenli ilaç kullanırlarsa pek ölmüyorlar. Hayatları belki beş on sene kısalıyor beklenen hayatları ama bundan daha kötü de birşey olmuyor. Onun için biz hani iyi huylu bir kanser gibi düşünebiliriz. Yani çok basit bir hastalık durumuna geldiği söyleyebiriz."


İlaçların düzenli kullanılması gerektiğini anlatan Korten, şöyle konuştu: "Tabi ilaca ulaşabilmeleri koşuluyla. Sosyal güvencesi olması gerekiyor kişinin. Dünyadaki ilaçların hepsi biz de yok bir kısmı var. Fakat biz de olan ilaçlar yeterli.

Yani hastalara en iyi ilaçlar var fakat hastalar düzensiz olarak kullanırlarsa ve hastalık kontrolden çıkarsa o zaman problem oluyor. Çünkü diğer ilaçların olmaması hastalarda sorun yaratıyor. Ama en iyi kabul edilen ilaçların önemli bir kısmı ülkemizde bulunuyor.


Onun için Türkiye'de hastaların ulaştığı tedavi ile yurt dışında ulaştığı tedavi arasında önemli bir fark yok. Yani bunun Amerika veya İngiltere'de daha iyi bir tedavisi yok. Aynı ilaçlar kullanılıyor ama problem oluşursa tedavide düzensiz kullanılır.

O zaman işte bazı yeni ilaçlara ulaşma sıkıntısı var. Onlarında bir kısmı birkaç yıl içerisinde Türkiye'ye gelecek yani çok büyük bir fark olmadığını söyleyebiliriz."


KARADENİZ RİSKLİ BÖLGE


Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. İftihar Köksal da Karadeniz'in bu konuda riskli bölgeler arasında yer aldığına dikkat çekti.


Köksal, Karadeniz Bölgesi'nin AIDS'nin HIV infeksiyonunun risk gurubu açsında yüksek riskte olduğu bir bölge olduğunu söyledi. Burada eğitimin çok önemli olduğunu anlatan Köksal, şöyle konuştu:

"Türkiye'de bu kadar hızla yayılmamasının bir sebebi de, dünya sağlık örgütünün kabul ettiği sünnet olayı bu da hastalığı yayılmasında önemli bir faktör. Koruyucu bakımda önemli bir faktör. Bilgilenme çok önemli çalığı bununla ilgili bir taünkü.

Türkiye'de, bölgemizde heteroseksüel yani erkekden kadına ya da kadından erkeğe bulaşma çok fazla. Kadın erkek oranında erkekler fazla ama kadın hasta gurubu yüksek.

Dolayısıyla bilgilenme hastalıktan korunma yollarının bilinmesi son derece önemli. Tabi tedavi ile de vakaların azaltılmasıyla artık AIDS eskiden olduğu gibi çok kısa sürede öldüren bir hastalıktan çıktı ama tabi beraberinde bir çok sorunu beraberinde getiren bir hastalık olarak devam etmekte, infekte olmuş vakalarda"


AIDS'İN ŞİMDİLİK KESİN TEDAVİSİ MÜMKÜN GÖRÜLMÜYOR


AIDS hastalığının tedavisinin şimdilik kesin olmadığına dikkat çeken Köksal, sözlerine şöyle devam etti: "AIDS bir sendrom aslında, birçok hastalığı beraberinde getiren bir klinik tablo.

Ne kadar erken tedaviye başlanırsa buna eşlik eden bağışıklık sistemi daha az bozulacağı için kanserlerin fırsatçı enfeksiyonların sayısı daha az olacağı için hastaların yaşam süresi daha çok uzayacaktır. Ama kesin tedavi kesin redikasyon bir şey AIDS şimdilik mümkün gözükmüyor. Onun için korunma çok çok önemli bu hastalıkta.

Bu hastaların kimlikleri gerçekten deşifre edilmiyorlar, rahat olsunlar. Ben bir çok hastanın kimliği deşifre edileceği için test yaptırmaya korktuğunu biliyorum. Ücretsiz olarak herhangi bir ücret ödemeden testleri yaptırabilirler ve kesinlikle bunların kimlikleri kendileri arzu etmediği sürece birinci dereceden yakınları olmak üzere deşifre edilmez.

O yüzden korunmak tedaviden çok daha önemli çok daha kolay bir yöntem. Tedavi ile nihai sonuca ulaşmak mümkün değil ancak hastaların yaşam süresi eski yıllara göre çok belirgin oranda uzatılmaktadır. Burada çok önemli olan hastaların bir an önce hekime başvurmalarıdır. Ama hastalar, hastalık ilerledikten sonra başvurmaktadır."


AIDS tedavisinin başarısında en önemli faktörlerden birinin hastaların hekime çok erken dönemde başvurmaları olduğunu anlatan Köksal, "Yani kendilerinde hastalık şüphesine ait belirtilerin bulunduğu dönem de mutlaka bir hekime başvurmaları ve tetkiklerin yapılması ve ne kadar erken tedaviye başlanırsa sağlıklı yaşam süresi o kadar uzamaktadır" ifadelerini kullandı.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölgesel Haberleri