Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Grubu Başkanı Hakyemez: "Bölünmez bütünlük konusunda taviz verilmeden, bunu kimse düşünmez, hükümet de düşünmez ama daha güçlü bir Türkiye için bu sürecin denenmesi gerektiği kanaatindeyim" .
"Gelinen aşamada da Türkiye'nin umduğu sonuca ulaşmaya başladığını söylemek mümkündür" .
Grup Başkan Vekili Bilgin: "Türkiye devletin örgütlenme biçimini değiştirdi. Militarizmin kurumlarını etkisiz kılma konusunda meclis ve hükümet çok önemli adımlar attı"
Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Grubu Başkanı Yusuf Şevki Hakyemez, "Bölünmez bütünlük konusunda taviz verilmeden, bunu kimse düşünmez, hükümet de düşünmez ama daha güçlü bir Türkiye için bu sürecin denenmesi gerektiği kanaatindeyim" dedi.
Grup Başkanı Hakyemez ile Grup Başkan Vekili Vedat Bilgin, Grup Sekreteri Fatma Benli, grup üyeleri Oral Çalışlar, Yıldıray Oğur ve Ahmet Gündoğdu, Bayburt'ta bir düğün salonunda sivil toplum kuruluşu, meslek grubu temsilcileri ve sendika yetkilileriyle bir araya geldi.
Hakyemez, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gündeminde olan konulardan birinin terör olduğunu, bu sorunun 30 yıldır sürdüğünü belirtti.
Terörün sonlandırılması için hükümetlerin çalışmalar yaptığını, kolluk kuvvetlerinin mücadele ettiğini ancak 30 yıl geçmesine rağmen önemli adımlar atılmış sayılmayacağını öne sürdü. Sorunun giderek kronikleştiğine işaret eden Hakyemez, şöyle devam etti:
"Sorun ciddi, ülkenin ekonomik kaynaklarını sömürüyor, can kayıpları yaşanıyor, milli birlik ve bütünlüğün zedelenmesi konusunda sorun ortaya çıkıyor. Bu sorunun çözümü noktasında daha farklı şeylerin konuşulması gerekiyor. Hükümet yeni bir süreç başlattı. Bu sürecin başladığı zamana bakıldığında şöyle bir önemi var. Siyasi iktidar kendi inisiyatifi ile bu süreci başlatmış durumda. Demokratik ülkede de böyle olması gerekiyor. Türkiye'nin pek çok sorunu var. Bu sorunların bir kısmını çözme noktasında adım atıldığında vesayet aktörleri devreye giriyor ve siyasi iktidarın manevra alanı kısıtlanınca iş akamete uğruyor. İktidarın vesayet aktörlerinin gücünü kırdıktan sonra bu işe başlaması daha isabetli olmuştur."
İktidar partisinin çözüm sürecini başlattığını ama Akil İnsanlar Heyeti'nin çözüm sürecinden daha fazla gündemi meşgul etmeye başladığını ifade eden Hakyemez, şunları söyledi:
"Gazetelerde konu magazin boyutuna çekilmeye çalışılıyor ama akil insanlar denilen komisyon önemli bir iş gerçekleştiriyor. Komisyona verilen isim yerine diyalog grubu ifadesinin daha isabetli olduğu kanaatindeyiz. 12 ilde de yaptığımız toplantılarda gördük ki süreci değerlendirirken ister olumlu ister olumsuz kanaat beyan etsinler akil insanlar sıfatına yakışan insanlar var. Anadolu insanlarının akil olduğunu biliyoruz.
Bizim bir konumumuz var. Siyasi iktidarın başlattığı sürece ilişkin bu süreci niçin desteklediğimizi anlatmak Bayburt'un, Karadeniz'in diğer illerinin eleştirilerini, önerilerini not almak ve raporla hükümete iletmektir. Süreci yöneten aktörler değiliz. Süreci yöneten hükümetin hazırlayacağımız raporla birlikte Karadeniz'deki endişeleri dikkate almasını öneren insanlarız. İcracı değil, aracıyız."
Süreci desteklediklerini, bunun çok farklı gerekçeleri olduğunu vurgulayan Hakyemez, şunları kaydetti:
"Tek ortak noktamız akan kanın durması, sorunların siyasi yollardan konuşulması. Buna yapabildiğimiz ölçüde başarıya ulaşma şansımız daha fazladır. Memleketimizin hassasiyetlerini biliyoruz. Bunları da dikkate alarak konuşmalıyız. Toplantıları gerçekleştirirken mümkün olduğunca sürece ilişkin ne düşündüğünü rahat ifade edebilecekleri ortam tesis etmeye dikkat ediyoruz. O nedenle burada çok çarpıcı görüşler ifade edebilirsiniz biz bundan memnuniyet duyarız. İster hoşumuza gitsin ister çok çarpıcı olsun söz dışında tepki vermemenin doğru olduğunu düşünüyoruz. Bizim Türkiye'de öncelikle sorunlarımızı konuşmamız gerekiyor. Protestolar tabi ki olacaktır, demokratik haktır bundan rahatsız değiliz. Protesto eden kişilerle de oturup karşılıklı konuşabilmeyi istiyoruz."
"Bu yolun denenmesi gerekiyor"
Hakyemez, süreci niçin desteklediklerine ilişkin, şunları söyledi:
"Bu yolun denenmesi gerekiyor. 30 yıl boyunca etkili mücadele verildi ama gelinen noktada, 'yakın gelecekte bu sorunu çözeceğiz' diyebileceğimiz durum söz konusu değil. Bu sürecin sadece güvenlik tedbirleriyle devam etmesi durumunda Türkiye'nin enerjisinin önemli kısmını alacağını düşünüyorum. Bölünmez bütünlük konusunda taviz verilmeden, bunu kimse düşünmez, hükümet de düşünmez ama daha güçlü bir Türkiye için bu sürecin denenmesi gerektiği kanaatindeyim. Gelinen aşamada da Türkiye'nin umduğu sonuca ulaşmaya başladığını söylemek mümkündür. Bu sorun 30 günde çözülebilecek bir sorun değildir, kısa sürede çözüleceğini düşünenler hayal kırıklığına uğrayabilir, zaman alacaktır."
"Bireysel hak ve özgürlükleri merkeze alan bir zihniyet oluşuyor"
Grup Başkan Vekili Vedat Bilgin, katılımcılara Türkiye'nin ekonomik gelişmesine ilişkin bilgiler sunarak, şu görüşleri paylaştı:
"Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti ile ekonomik krizden en hızlı çıkan ve en hızlı büyüyen iki ülkeden biri oldu. Türkiye devletin örgütlenme biçimini değiştirdi. Militarizmin kurumlarını etkisiz kılma konusunda meclis ve hükümet çok önemli adımlar attı. Artık devleti değil, bireysel hak ve özgürlükleri merkeze alan bir zihniyet oluşturmaya başlamıştır. Devletin jakoben, milleti değer olarak görmeyen anlayışı hızlı değişime ayak uydurmuştur."
Grup Üyesi Oral Çalışlar, yukarıda elinde sopa ile bekleyenlerin artık yargı önünde hesap verdiğini ifade ederek, "Biz de kendi seçtiğimiz, seçebileceğimiz insanlarla Türkiye'yi yönetmeye karar verdik. Türkiye'nin demokrasi yolculuğu uzun bir yolculuk olacak" dedi.
Grup Üyesi Ahmet Gündoğdu ise 30 yıldır ülkede teröristle mücadele olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"PKK ile mücadele bizim işimiz değil, amacımız terörle mücadele, bataklığı kurutma, milletin sözcüsü olmaktır. Bireysel örgütsel görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşma ve milletin görüşlerini ilgili mercilere taşımaktır. Terörün bitirilmesinde hemfikiriz ama hassasiyetlerimiz de var. Hassasiyetlerimizden en önemlisi şehitlerimizdir. Çözüm sürecine karşı çıkanlara çağrım, niye karşı çıktığınızı ortaya koyun. Sadece 'karşıyım' demenin bu ülkeye katma değer oluşturmadığını düşünüyorum.
Türk Ergenekonunu da Kürt Ergenekonunu da bitirecek adımlar atmamız lazım. Başta Kürt kardeşlerimiz Ergenekon ve jitemin Güney Doğu'da yaptığı katliamların faturasını Türk ırkına çıkarmayacak, Türk kardeşlerimiz de PKK'nın yaptığı katliamların faturasını Kürt halkına ve Kürt kardeşlerimize fatura etmemeli."
"Üç konuda Türkiye'de olgunlaşma düzeyine ulaşıldı"
Grup Üyesi Yıldıray Oğur, "Neden şimdi bu süreç başarılı olabilir- Bunun da çeşitli dinamikleri var. Üç konuda Türkiye'de olgunlaşma düzeyine ulaşıldı. Türkiye demokrasisi ilerledi. Türkiye'nin her yerinde buna benzer toplantılar yapılıyor. Aklımızdaki her şeyi rahatlıkla konuşabiliyoruz" diye konuştu.
PKK'nın her şeyi denediğini ama Kürtlerin artık destek vermediğini söyleyen Oğur, şöyle devam etti:
"Bu sürdürülebilir bir şey değil artık. Miadı doldu, toplumsal desteği azaldı. Hedefler, amaçlar artık tutmuyor. Talep edilen her şey mecliste, siyasi olarak talep ediliyor. PKK kendisi için sürdürülebilir olmadığı için silahlı mücadeleye veda ediyor. Türkiye, bölgede demokraside model olmaya çalışan bir ülke. Bu mesele ile yoluna devam edemez. Bu üç noktada da meselenin bitmesinin zamanı geldi. 'Karşılığında ne veriliyor' deniliyor. Türkiye bunu PKK istedi diye yapmıyor. Bayburtluya, Rizeliye verilmeyen hiçbir şey Hakkariliye verilmiyor. Türkiye bölünür mü- Kavga, dövüş olmayan bir ülke şehit cenazesinin gelmediği süreçte bölünmez."
Grup Sekreteri Fatma Benli, terörün Türkiye'ye korkunç zarar verdiğini dile getirerek, şunları ifade etti:
"Hepimiz biliyoruz ki kaybedilmiş mallar geri gelir ama kaybedilen canları geri getirme imkanı yok. Toprağa düşen her can hepimizin arasında uçurumlar oluşturuyor, bizi birbirimizden ayırıyor. Kardeşim askerliğini Batman'da yaptı, biz heyecanla bekledik. Geldiğinde eskisi gibi biri değildi. Devre arkadaşlarını kaybetmiş birisinin eskisi gibi olması elbette beklenemezdi. Çok net bir gerçek var. Silah bırakılacak, PKK ülke dışına çıkacak ve bunun karşılığında herhangi bir şey verilmeyecek."
Grup üyelerinin konuşmalarının ardından fikirlerini dile getirmek üzere katılımcılara söz verildi.