Trabzon Haber-Sen İl Temsilcisi Nilüfer Akgün, TRT'yi talan ediyorlar, TRT emekçilerini dağıtıyorlar dedi.
TRT'nin Türkiye'nin belleği olduğunu ifade eden Nilüfer Akgün, TRT, Türkiye'nin dünyadaki sesi; dünyaya açılan gözü, kulağıdır.TRT, Arkası Yarındır, Radyo Tiyatrosudur, Çocuk Saatidir, Halk Hikâyeleridir TRT, yurttan seslerdir, beraber ve solo şarkılardır, çok sesli müziktir, hafif müzik ve cazdır Keçenin teridir, Gezelim Görelimdir, Haber Anadolu'dur, Şimdi haberlerdir
TRT, yolcuya yoldaş, gurbetçiye kardaş, esnafa arkadaş, ev kadınına sırdaştır.
TRT, Türkiye'nin şarkısıdır, türküsüdür; neşesidir, hüznüdür
Nineyle torunu, Erzincan'la Edirne'yi, Artvin ile Silifke'yi, dün ile bugünü, bugün ile yarını bağlayan köprüdür.
TRT, Türkiye'nin okuludur dedi.
Trabzon Haber-Sen İl Temsilcisi Nilüfer Akgün, açıklamasını şöyle sürdürdü; TRT'nin koridorlarından, stüdyolarından geçmemiş kaç usta televizyoncu, kaç usta radyocu, programcı, haberci, ses sanatçısı, saz sanatçısı vardır?
TRT, Türkiye'dir. TRT, dündür, bugündür, yarındır!
TRT olmasaydı, belleklerimize kazınan eserler; onları yaratan, yorumlayan sanatçılar olmayacaktı. TRT olmasaydı, kuşaklar boyunca kültürümüzün renkleri Anadolu'nun, dünyanın her köşesine ulaşmayacaktı.
TRT olmasaydı, müziğimiz, piyasanın ticari kaygılarına; patronların kâr hırslarına; televole ekranlarının yoz ellerine teslim olacaktı.
Oysa halkımız, yıllardır TRT hakkında yanlış bilgilendiriliyor. Yöneticilerin yanlışları, tüm TRT çalışanlarına mal ediliyor. TRT ile halkımız karşı karşıya getiriliyor. Kamuoyuna TRT'nin personel fazlası olduğu söyleniyor.
Oysa TRT 7 bin çalışanıyla 7 TV kanalı ile 4 ulusal, 8 bölgesel, 1 yerel, 1 uluslararası radyo kanalı üzerinden 27 dilde yayın yapıyor.
TRT gibi bir kamu yayın kurumu olan BBC'nin ise tam 25 bin personeli var. Şimdi, TRT personelini öteki kamu kurumlarına göndererek, kendi kadrolarına yer açmaya hazırlanıyorlar. Taşeron şirketler aracılığıyla kendi yandaşlarını doldurmaya başladılar bile
TRT çalışanlarından ve kamuoyundan gizli ve alelacele bir yasa tasarısı hazırlandığını belirten Akgün, Hazırlattıkları yasa tasarısı, TRT'yi özendikleri gibi nitelikli bir yayın kurumuna değil, olsa olsa, yoz bir ticarethaneye dönüştürebilir.
Anayasa'nın 133. maddesiyle güvence altına alınan özerklikten, tarafsızlıktan ve kamu hizmetinden tek kelime bile söz etmeyen bir yasa değişikliği, niçin yapılır? Genel müdür koltuğuna oturur oturmaz BBC gibi bir TRT istediğini açıklayan İbrahim Şahin, bugün, idari ve mali özerklik; editoryal bağımsızlık gibi yaşamsal sorunlarımızı bir yana bırakıp, sanatçıları kültür bakanlığına göndermek için düğmeye bastı.
Sanki, hükümet propagandası yapmaya zorlandığı için halkına yabancılaşmış TRT'yi bir nebze olsun halkıyla yeniden kaynaştıran, tam da o sanatçılar değilmiş gibi!
Sanki, TRT okulunda bu toprakların yüreğini, hüznünü, neşesini, kültürünü dünden yarına taşıyan sanatçılar bu kurumun gururu değil, yüküymüş gibi!Sayın İbrahim Şahin, biliyor musunuz ki, BBC, bünyesinde tam 6 orkestra ve koro barındırıyor? Bu orkestra ve korolar dünya çapında bir saygınlığa sahip? ifadelerini kullandı.
12 EYLÜL YENİDEN
İlk olarak 8 Mart'ta Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla TRT arşivini talana açtılar. Bu kararla TRT'nin nitelikli kadrolarını da belediyelerin, vakıfların, derneklerin hizmetine sunuyorlar! Bu kararla, diledikleri TRT çalışanını, diledikleri yere yollayacaklar!
Nereye mi? Örneğin İlim Yayma Cemiyetine, ya da Keçiören Belediyesine, belki de Amasya Akyazı Köyü Cami Yaptırma Derneğine İstediklerini Milli İstihbarat Teşkilatına, istediklerini Jandarma Genel Komutanlığına! İster kiralayacaklar (!), isterlerse bedava verecekler!
İkinci adım ise, şu anda Mecliste bulunan yasa tasarısı. Bu tasarı yasalaşırsa, bir prodüktör ya da muhabir, kendini Çevre ve Orman Bakanlığında veya Diyanet İşleri Başkanlığında bulabilir.Tıpkı, 12 Eylül döneminin meşhur sürgünleri, 101'ler gibi. 12 Eylül faşizminin TRT emekçilerine yaptığını, 28 yıl sonra bu kez AKP hükümeti yapmak istiyor dedi.