2005 yılında Karadeniz Sahil Yolu yapımının ardından hayata geçirilen yeni balıkçı barınakları Faroz'u oldukça cazibeli bir merkez haline getirmiş. Kooperatif binasının bulunduğu mekanda barınaklar, denize açılan kayıklar, martılar, denizin kokusu apayrı, eşsiz bir güzellik oluşturuyor.
Geçimlerini balıkçılıktan kazanan Faroz insanı, Trabzon'un, Karadeniz'in balık ihtiyacını karşıladıkları gibi bugüne kadar imkansız olan bir çok girişimlerde de bulunmuş.
Bugün Farozluların yaptığı gemiler Libya, Mısır ve Cezayir gibi ülkelerde kullanılıyor ve talep de geliyor.
Doğu Karadeniz Balıkçı Kooperatifleri Başkanı Ahmet Mutlu ile Faroz'da yaptığımız söyleşide balıkçılık sektöründeki gelişmeleri konuştuk. Mutlu, balıkçılık sektörünün şoklanma sistemi ile yeni bir boyut kazandığını ifade ederek, Amerika'ya Trabzon'dan şoklanmış hamsi gönderdiklerini söyledi. Trabzon halkının taze balık yeme anlayışı ile şoklama sistemine tepki gösterdiğini ifade eden Mutlu, Yazın ortasında hamsi yemeyi kim istemez dedi.
DENİZLE HASRET GİDERMEK İSTİYOR MUSUNUZ; BUYRUN FAROZ'A
Farozlu olmanın farklılık olduğunu ifade eden Mutlu, kendilerini özgür yaşamlarıyla farklı kıldıklarını ifade etti. Karadeniz Sahil Yolu'nun yapımının ardından deniz kenti Trabzon'un denizle hasretlik giderebileceği tek yerin Faroz olduğunu ifade eden Mutlu, Her yörenin kendine has bir özelliği var, ama Farozlu olarak kendimizi farklı görüyoruz. Faroz insanı tutucu olmasına rağmen kendi içinde bir o kadar da özgürdür. Kendileriyle iç içe olurlar ve beraberliklerini yansıtmaya çalışırlar. Yabancıya karşı kendi içindeki insanlara göre daha saygılı ve misafirperverdir. 2005 yılında sahil geçiş yolu nedeniyle yeni balıkçı barınaklarımıza geçtik. Şimdi daha fazla halkla iç içe olma fırsatı bulduk. Trabzon sahilinde gidilebilecek en güzel yerlerden birisi burası. Denizle hasret gidermek isteyenleri Faroz'a davet ediyoruz dedi.
ŞİMDİ MEZGİT, İSTAVRİT VE BARBUN ZAMANI
15 Nisan'da başlayan av yasağı ile dinlenmeye çekilen balıkçılar, şimdi kayıklarla çıktıkları balık avında mezgit, istavrit ve barbun avlıyorlarmış.
Balıkçıların yaşamlarından bahseden Mutlu, Burada 150 tane balıkçı barınağı var. Büyük balıkçılık 15 Nisan'da yasağa girdi. 2008'in Eylül ayında yeni sezon açılacak, fakat küçük balıkçı diye nitelendirdiğimiz arkadaşlarımız mevsimsel balıkları avlıyorlar. Bir tek kalkan balığı yasağı hem büyük balıkçılara hemde küçük balıkçılara geçerli. Şuanda Barbun balığı, mezgit ve istavrit küçük balıkçıların avladığı balıklar dedi.
TERSANE YAPTINIZ DA BİZMİ ENGELLEDİK
Tersane Genel Müdürü Yaşar Turan Aytaş, Trabzon ziyaretinde balıkçı barınaklarının çok fazla olduğunu ve yerlerine tersane yapılmasının daha faydalı olduğunu ifade etmişti ve sözleri tepkiyle karşılanmıştı.
Doğu Karadeniz Balıkçı Kooperatifleri Başkanı Ahmet Mutlu, oldukça sinirlenmiş. Genel Müdüre, Tersane yaptılar da balıkçılar mı engelledi diye o da tepkisini gösteriyor.
Balıkçıların olmazsa olmaz olduğunu ifade eden Mutlu, Tersane Müdürü talihsiz bir açıklama yaptı. Balıkçı barınakları çok keşke bunların yerine tersane açılsın demişti. Sevgili Yaşar Bey'e şunu sormak isterdim; Acaba Karadeniz'e tersane yapıldı da bunu balıkçılar mı engelledi. Türkiye'de taş üstüne taş koyanın yanında oluruz. Devletin yaptığı yatırımın her zaman yanında oluruz. Balıkçı her zaman devletinin yanındadır.
Bakın Çamburnu tersanesinden bahsediyoruz. 2000 kişilerden bahsediyoruz. İnşallah en kısa zamanda hayata geçer. Doğduk doğalı bir çimento fabrikasını gördük Trabzon'da.
Ben Trabzon'a 3 tane daha tersane olsun isterim. İstihdama en büyük katkı aslında balıkçılardır. Biz Karadeniz'in görünmeyen yatırımcılarıyız. Her bir teknede 38 kişi istihdam ediyoruz. Biz Karadeniz'in görünmeyen bacasız fabrikalarıyız. Biz bakanlık falanda istemiyoruz, bizim bir su ürünleri genel müdürlüğümüz yok. En azından bağlı olduğumuz ve derdimizi anlatabileceğimiz, bir kurum olsun istiyoruz. Keşke birkaç tane balıkçı barınağı daha açılsa. dedi.
KAZANÇ PAYLAŞILIYOR, MEZİYETLİ BALIKÇI EN FAZLA KAZANIYOR
10 binin üzerindeki balıkçının başkanları olan Mutlu'ya soruyoruz; 'Buradaki balıkçıların kazançları ne oluyor?' diye. Her işte olduğu gibi burada da meziyetli olan balıkçı işini yürütüyor.
Sadece para için bu işin yapılmayacağını belirten Mutlu, Deniz bir hastalık, deniz bir tutku. Bizde kar payı sistemi var. Ne kadar kazanırsak hepimiz paylaşırız. Önce teknenin payı sonra ağ araç gereçlerinin payı çıkar, geri kalanını teknede çalışan balıkçıların meziyetlerine göre dağıtırız. Ortalama bir balıkçının çalıştığı sürece aylığı bin 500 YTL'yi bulur dedi.
ALMANYA'YA AMERİKA'YA TRABZON'DAN ŞOKLANMIŞ HAMSİ
Şoklama sistemi ile balıkçılığın yeni bir boyut kazandığını ifade eden Mutlu, Biz son 5 yıla baktığımız zaman soğuk tesislerimizi yeni yeni yapmaya başlıyoruz. Bence çok geç kaldık.
Balıkların şoklanma sistemini hayata geçirmemiz ihracatta önemli yol kaydetmemize neden oldu. Hamsiyi şokluyoruz ve başta Almanya olmak üzere Amerika'ya gönderiyoruz. Bugün Amerika'da Karadeniz hamsisi rahatlıkla satılabiliyor. Bizim amacımız bu soğuk zincirde 3 ay değil de yıla yaymak istiyoruz. Tüm avrupada ve diğer ülkelerde şoklanmış, balık tüketiliyor. Ama biz Karadeniz halkı olarak taze balık yemeye alıştığımız için şoklanma bize garip geliyor. Her zaman taze balık yemeye alıştığımız ve balığı canlı olarak görmeden taze olduğuna inanmadığımız için şoklanmış balık bayat balıkmış gibi algılıyoruz.
Ama bizde şoklanmış Norveç uskumrusunu alıyoruz ve yiyoruz. Bizim hamsimizi de yaz mevsiminde şoklanmış halde yiyebiliriz dedi.
GEMİ YAPIP, CEZAYİR'E LİBYA'YA VE MISIR'A SATIYORLAR
Farozluların meziyetleri saymakla bitmiyor. Buradaki balıkçılar sadece balık tutmuyor, gemi de yapıyor. Evet, hem de bu gemiler, Cezayir'e Libya'ya Mısır'a gidiyor.
Farozluların bir sanatçı kadar mutlu olduğunu ifade eden Mutlu, Buradaki balıkçılar 50 metre uzunluğunda gemi yapıyor. Cezair'den gemi siparişi alıyoruz. Devletten hiçbir destek almadılar. Bugün yaptıkları gemiler Libya'da Mısır'da. Hala talep gelmeye devam ediyor.
Nasıl bir sanatçı yaptığı eserin karşısına geçtiği zaman övünüyorsa, bizde denize baktığımız zaman moralimiz ve neşemiz yerinde oluyor dedi.