Uzun süre bozulmama özelliğine sahip coğrafi işaret belgeli Araköy Ekmeği siparişlere göre Türkiye’nin her tarafına gönderilebiliyor.
Yıllar önce taş fırında pişirilerek at sırtında Güvende, Kazıkbeli, Kadırga ve civar yaylalara götürülerek “Gara Ekmek” veya “Harç Ekmeği” adıyla satılan atadan kalma ekmekler Kürtün baraj gölünün kıyısında yer alan Araköy köyünde bir sektöre dönüşürken, Doğube Mahallesi’nin adı da ‘Ekmekçiler’ Mahallesi olarak değişti.
Köyde hayvancılığın azalmasıyla birlikte geçim kaynağı tamamen Araköy ekmeği haline geldi. Ekmekçilik yapan ailelerde 7’den 70’e kadınından erkeğine herkes bu işle meşgul oluyor. Günün 24 saati bacası tüten fırınlar nedeniyle mahalle ve köy buram buram ekmek kokuyor.
Yaklaşık 100 yıllık ekşi maya, su, un ve tuz kullanılarak yapılan Araköy ekmeğinin her biri 4 kilogram gelirken, bir tanesi normal bir ailenin 7 günlük ekmek ihtiyacını karşılayabiliyor.
Bayatlamadan bir hafta durabilen ekmek ayrıca dolapta saklandığında bu süre 6 aya ulaşıyor. Odun ateşinde taş fırında pişirilen ekmekler Türkiye’nin dört bir tarafına hem yaş hem kuru olarak gönderiliyor.
Mekke’den Güney Kore’ye, ABD’den Almanya’ya kadar gönderilen ve 200 derecelik fırında yaklaşık 4 saat boyunca pişen ekmekler özellikle Doğu Karadeniz sahilindeki illerde yoğun olarak satılırken, Gümüşhane bölgesinde ise kuru ekmek diye tabir edilen el kırması peksimet şeklinde daha çok satılıyor.
“Bu ekmek Mekke’ye kadar gitti, hacılar yanlarında götürdüler”
Köye gelen ziyaretçilerin köyün tamamının ekmek kokması nedeniyle şaşkınlık yaşadığını dile getiren 20 yıllık Araköy ekmeği ustası Ersoy Tozlu (36), “Burada dede mesleğimizi devam ettiriyoruz. 20 yıldır bu mesleği yapıyorum. Araköy ekmeği dedelerimizin zamanında hayvanlarla götürüp çarşıda sattığı ekmeklerdi. İlk önce kendi ihtiyaçlarını karşılayıp daha sonra bunun ticaretine başlamışlar. Ulaşım zor olduğu için hayvanlarla çarşıya götürerek sepetler içerisinde satmaya başlamışlar. O dönemden gelen bir gelenek oldu bizim için de. Köyümüzde hayvancılık yapanlar çok azaldı, bizim mahallemizin geçim kaynağı tamamen bu ekmeğe bağlı. Mahallenin adı da Ekmekçiler mahallesi. Ben Türkiye’nin birçok şehrine ekmek gönderiyorum. İstanbul’a, Bursa’ya, Zonguldak, Ankara, kargolarımız her tarafa gidiyor. Bu ekmek Mekke’ye kadar gitti, hacılar yanlarında götürdüler. Dışarıdan gelenler köyde ekmek kokusu olduğunu söylüyor. Çünkü sabah erkenden fırınlar yanıyor ve üretim başlıyor. Öğle saatlerine doğru daha da yoğun oluyor koku. Ben ömrüm yettiğince bu mesleği sürdüreceğim. Bu köy buram buram ekmek kokuyor, kokusunu alıp fırına gelip alanlar oluyor” dedi.