Bakan Eroğlu Trabzon'da konuştu

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, vatandaşların heyelan ve taşkınlar konusunda duyarsız davrandığını ifade ederek “Maalesef vatandaş da bu konuda hassasiyet yok, muhtarlara, kaymakamlara, belediye başkanları ve valiler sesleniyorum, dere yataklarının i

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, vatandaşların heyelan ve taşkınlar konusunda duyarsız davrandığını ifade ederek “Maalesef vatandaş da bu konuda hassasiyet yok, muhtarlara, kaymakamlara, belediye başkanları ve valiler sesleniyorum, dere yataklarının içine hiçbir şekilde yapı yaptırmayın” dedi.

 

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Osman Turan Kongre Merkezi’nde bugün ''Doğu Karadeniz Bölgesi Heyelan ve Taşkınları Sempozyumu’ düzenlendi.

Sempozyumda konuşan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde heyelan ve taşkınların son derece önemli olduğunu ve hafife alınacak bir konu olmadığını belirterek “Türkiye'deki yağışlara baktığımızda Doğu Karadeniz'e ve Rize'ye metrekareye 2 bin 500 mm yağış düşerken, Karaman'a 250 mm yağış düşüyor. Ayrıca Devlet Meteoroloji’nin DSİ ile yaptığı ortak çalışmaya göre 2040-2050 yıllarında diğer bölgelerde yağışlarda azalma beklenirken, buradaki yağışlarda artış bekleniyor, yağışlar burada daha da artacak. Yağışların artması bir yana eskiden yağışlarda bir düzen vardı, gelecekte ise çok ani yağışların olacağı bunların da taşkınlara sebep olacağı çok açık. Bu konuda bütün kurumlar önlem almalı yani sadece Çevre ve Orman Bakanlığı Afet İşleri’nin görevi olarak görmemek lazım. Bu burada yaşayan bütün herkesin vazifesidir” dedi.

 

 

Bakan Veysel Eroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine her türlü desteği verdiğini kaydederek “DSİ dereleri ıslah ediyor, tersip bentleri taşkın korumak için bir takım barajlar, suyu dengelemek için bir takım tesisler yapıyor. Gerektiğinde ağaçlandırma yapıyor, Başbakanımız talimat verdi maddi sıkıntı yoktur. DSİ Genel Müdürümüze talimat verdim ‘Hiçbir şekilde para sıkıntısı yok. Süratli bir şekilde derelerimizi ıslah edelim’ diye. Taşkınlarda erken uyarının ne kadar önemli olduğunu da Temmuz 2009'da yaşanan Giresun’daki büyük felakette gördük. Belediye vilayeti ikaz ediyor, Allah bir daha böyle bir felaket göstermesin. Giresun’daki felaket hakikaten çok büyük felaketti, devlet meteoroloji daha büyük bir felaket geliyor dediğinde vatandaş iyi ki dikkate aldı. İkinci taşkın daha büyük olmasın rağmen çok şükür can ve mal kaybı olmadı. DSİ genel müdürümüz, bölge müdürümüz burada her türlü çalışmayı yapacaklar. Ne kadar otomatik ölçüm istasyonu kurulması gerekiyorsa hepsi burada. Bu şartlarda kısa vadede bu felaketten kaçınmak mümkün değil. Bizim yapmamız gereken bilhassa bu kentsel dönüşüm çalışmalarının tamamlanıncaya ve bir takım tedbirler alınıncaya kadar bir takım can ve mal kayıplarını asgariye indirmek için her türlü gayreti göstermektir. Sadece DSİ'nin meteorolojinin çalışmaları yetmiyor, arazinin yapısı bozulmuş maalesef. Ağaçların kökü sökülmüş çay vesaire bir takım yeni kökler erozyona neden oluyor” şeklinde konuştu.

 

 

“NE YAPILMASI GEREKİYORSA YAPMAYA HAZIRIZ”

“Biz bakanlık olarak burada ne yapılması gerekiyorsa yapmaya hazırız” diyen Bakan Veysel Eroğlu “Bizler sizlerin hizmetkarıyız. Sadece bizlere değil, muhtarlarımıza belediye başkanlarımıza, kaymakamlarımıza, valilerimize, bütün kamu kurum ve kuruluşlarımız ile vatandaşlarımıza çok büyük görevler düşmektedir. Bir dereye baktığımızda Giresun’da felaketin nereden kaynaklandığını gördük, vatandaş oraya çöpü yığmış. Çöpler dağ gibi hareket etmeye başladı ve büyük felakete sebep oldu. Burada herkese büyük görev düşmekte. Ülkemizde bir takım taşkınlar oldu. Son yirmi yılın değerleri var elimde. Her gün ülkemizde 501 taşkın meydana gelmiş, 512 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 582 bin hektarlık alan da su altında kalmış. Bunlar çok önemli maddi zararlar. 2 milyar 100 milyon ABD doları kadar bir maddi zarar meydan agelmiş. Bu hakikaten tabiki mal kayıpları nispeten telafi edilir ama can kayıpları maalesef telafi edilemiyor, bizleri yüreğimizden yakıyor. Geçmişte Trabzon'da Köprübaşı Beşköy’deki bu büyük felakette 48 vatandaşımız, Rize-Gündoğdu'da 14 vatandaşımız yüreklerimizi yaktı. Taşkından sonra gittiğimizde oradaki yakınlarının feryadını dinleseniz yürek dayanmıyor. Bu konuda herkese vazife düşüyor” ifadelerini kullandı.

Derelerin işgal altında olduğunu kaydeden Eroğlu, “Çarpık yapılaşma, dereler üzerine bir takım çöp hafriyat dökülmesi, yan tarafına uygun olmayan şekilde yol yapılması, ayrıca dereleri geçerken yapılan menfez, köprü gibi sanat yapılarının maalesef fen ve sanat kaidelerine uygun olmadan yapılması bunların çoğunun kesitleri yeterli değil. Bunun dışında heyelanların temel sebebi arazi yapısının bozulması, sebepler bunlar. Belli başlı sebepler bunlar. Başbakanımızın bu genelgesi ile bundan böyle derelerin üzerine yanlarına yapılacak her türlü yapı köprü menfez yada geçişler bir boru hattı ile isale hattı ile dereyi kesiyorlar, artık dereyi işgal etmesi yetmemiş üzerine bina yapmış. Bunları yaşadık. Çamlıhemşin’de bir dere toprakla geliyor. Oradaki Fen İşleri Müdürlüğü’nün olduğu bina, biz de on dakika önce oraya doğru hareket etmiştik. On dakikada yandan gelen taşkın ve toprak oradaki bütün araçların üzerini kaplamış. Vatandaşlar da maalesef duyarsız, o civarda dereyi işgal ederek 5 katlı binayı yapmış vatandaş. Bina da yan yatmış, Vatandaşı uyarınca ‘sayın bakan ben onu dikerim’ diyor. Maalesef vatandaş da bu konuda hassasiyet yok, muhtarlara, kaymakamlara, belediye başkanları ve valiler sesleniyorum, dere yataklarının içine hiçbir şekilde yapı yaptırmayın. Vatandaş yazın bakıyor, ‘bu dere bu kadar suyu geçiriyor’ diyor ama felaket hayal edemeyeceği miktarda büyük su ortaya çıkarabiliyor. Burada özellikle Ağaçlandırma ve erozyon kontrol teşkilatımıza, belediye başkanlarımıza, muhtarlarımıza düşen en önemli vazife ağaçlandırmadır. Ne kadar fidan isterseniz vermeye hazırız. Netice olarak söylenecek çok şey var. Bu taşkınların sebepleri teker teker izah edersek, aşırı ve şiddetli yağışlar, özellikle dere yataklarının, kesitlerinin azalması. Şunu da unutmayın, dereler işgali tecavüzü kabul etmez, gasp ettiğiniz yeri tekrar geri alır. Beş sene on yirmi otuz sene sonra alır” dedi.

 

 

“SADECE ELİMİZİ DEĞİL, BAŞIMIZI DA TAŞIN ALTINA KOYMAYA HAZIRIZ”

Alınacak tedbirlerle ilgili olarak da konuşan Bakan Veysel Eroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Birinci görev, derelerin ıslahı, karayolları ve belediyenin de olsun, sanat yapılarının fen ve sanat kaidelerine ve tekniğine DSİ’nin kriterlerine uygun hale getirilmesi birinci yapılacak şey budur. 2003-2010 yılları arasında özellikle 43 tane taşkın koruma amaçlı baraj yaptık. Çünkü feyezan geldiği zaman onu bir şekilde biriktirmek gerekiyor. Yoksa o su olduğu gibi gidecektir. Dere ıslahı tersip bentleri mutlaka bu suyun bir şekilde dereye gelen suyun geciktirilmesi şarttır. Bu konuda DSİ üzerine düşeni yapıyor. Bütün Türkiye'de 549 adet dere ıslahını gerçekleştirdik. Bu şekilde 139 bin hektarlık alanı son 9 yılda kurtardık. Doğu Karadeniz’de 471 adet taşkın koruma tesisini tamamladık, 2003-2010 yılı arasında. Burada sadece Doğu Karadeniz’de 14 bin 302 hektarlık alanı taşkından kurtarmışız ve 709 adet meskun mahalli taşkından koruduk. Bu konuda gerçekten büyük adımlar atıldı. Şu anda demek ki DSİ üzerine düşen vazifeyi yapacak. Daha yapacağımız yol var, henüz bitmedi. DSİ'den rica ediyorum ve bütün birimlerden projeleri tamamlananları hatta yatırım programını beklemeden (herhangi maddi açıdan bir sıkıntımız yok) bunları tamamlayacağız. Burada yukarı havzadan başlayarak bütün birimlerin ağaçlandırma seferberliğine iştirak etmeleri gerekiyor. 1 Ocak 2008'den itibaren bütün Türkiye'de dünyada ilk üçe giren büyük bir ağaçlandırma ve erozyon kontrol seferberliği başlattık. Hedefimiz esasen büyüktü. 2012 yılına kadar 2 milyon 300 bin hektar (Trakya’dan daha büyük) bir seferberlik başlattık, 3 yılda 1.5 milyonunu tamamladık, hedefin önünde gidiyoruz. Türkiye olarak ‘bu yıl 480 bin hektarlık alanda ağaçlandırma erozyon çalışması yapcağız ve 300 milyon fidanı toprakla buluşturacağız’ diye taahhütte bulunduk ve bu taahhütte bulunduğumuzda bütün ülkeler bunu alkışladı ve örnek oldu. Kentsel dönüşüm çok önemli, kentsel dönüşümü Gündoğdu ilçesinde örnek bir çalışma başlattık. TOKİ ile birlikte bütün kurumların iştikari ile vatandaşlarımızı da mağdur etmeden heyelana ve sele maruz kalabilecek yapıları kaldırarak burada emin, sağlıklı, güvenli konutların inşaatına başlandı ve çok hızlı bir şeklide ilerliyor. En genç Ağustos ayı veya sonuna kadar bitirmesi talimatını verelim. 30 ağustosu saat 11.59'a kadar bitirmesi için TOKİ’den talepte bulunacağım. Muhtarlarımız, kaymakamlarımız, valilerimiz, devletin imkanları var. Sadece proje üretip bizim önümüze sunmak olacak yapılacak şey. Kentsel dönüşüm çok önemli felakete maruz kalan alanları tespit edelim, bizim ve İller Bankası’nın desteği ile bu kentsel dönüşümü gerçekleştirelim. Biz de bakanlık olarak sadece elimizi değil başımızı da taşın altına koymaya hazırız.”

 

 

“HER DEREYİ BİR MÜHENDİSE ZİMMETLEDİK”

“Kentsel alana tabi olacak alanların tespiti ve Başbakanımızın desteği ile TOKİ veya başka kurumlar tarafından bu alanların sağlıklı alanlara dönüştürülmesi, bu konuda başta valililerimize belediye başkanlarımıza ve vatandaşlarımıza büyük vazifeler düşmektedir” diyen Eroğlu “İkinci husus her bir dereyi mühendislere zimmetledik. Dereler üzerinde yapılan kaçak yapıların kaldırılması, yanlışı dizayn edilmiş köprüler, menfezler, sanat yapılarının, tespiti ve kaldırılması, hangi kurumsa karayolları ise karayolları, DSİ ise DSİ bunları kaldırmakla mükellef. Bunları da belirliyoruz. Bir takvim çerçevesinde mutlaka bunları dönüştürmemiz lazım. Üçüncü olarak arazide çalışma yaparak heyelanın önlenmesi çalışmalarını yürütmek üzere Orman Genel Müdürlüğü ile talimat veriyoruz, belediyeler kaymakamlıklar muhtarlar görevli. Ne kadar fidan istiyorsanız onlar yapmaya hazırız. Bu konuda arkadaşlarımızı görevlendiriyorum. Bir eylem planı hazırlayıp tamamlayacaksınız.

Bir de erken uyarı çok önemli. Eksik olan Meteoroloji ölçüm istasyonunun kurulması ve olanın ıslah edilmesi bunu Devlet Meteoroloji İşleri yapacak. Belediyelerimiz derelere sahip çıkacak. 20 Şubat 2020 tarihinde genelge yayınlandı. Bu genelgeye aykırı olarak; menfez, bağlantı, geçit yapan dereyi işgal eden ve görüş almadan bir şekilde yapı yapan DSİ'ye bir ay içinde görüş vermek zorunda. Yapanlar hakkında gerekli cezai ve idari işlemler yapılacak. Bununla ilgili her türlü cezayı da vereceğiz. Bu mevzuda sizlerden de destek istiyoruz. Söylenecek çok şey var. Bu konuda sizlerden özellikle herkesten üzerine düşen vazifeyi layıkıyla yapması konusunda istirhamda bulunuyorum. Birlikte bu felaketleri aşabiliriz. Bütün kamu kurum ve kuruluşları vatandaşlarımız elbirliği yaparak bu felaketleri asgari düzeyde tutabiliriz. Bu konuda sizlerden de söz alabiliriz, inşallah eylem planı bu sempozyumdan sonra hazırlanacak” dedi.

 

 

"BÖLGEDEKİ YAĞIŞLARIN ŞEKLİ DEĞİŞTİ"

Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık ise yapılan sempozyumun önemine dikkat çekerek “Doğu Karadeniz Bölgesi sadece son yıllarda yoğun olarak yağış alan bölge değil. Son yıllarda bu yağışın şeklinde ve nevinde önemli değişiklikler yaşandı, önceden belki çok geniş bir alanı kapsayan yağışlar mümkün iken, şu anda iklim değişikliğinin doğrudan etkisi sonucu mevzii ve yoğun yağışlar sonucunda maalesef taşkınlara heyelanlara ve bunun sonucu olarak da can ve mal kaybına üzülerek ifade etmek isterim ki uğramaya başladık. Şüphesiz bu yeni mevzii ve yoğun yağışlar sonucu meydana gelebilecek olan maddi zararların can ve mal kaybının önüne geçebilmek için bizlerin de değişen koşullara ayak uydurarak çözüm geliştirmemiz önlemler almamız gerekmektedir. Can ve mal kayıpları ile karşı karşıya kalmamak için önemli çalışmalar yürütmemiz gerektiğini hepimiz kabul ediyoruz. Trabzon'umuz özelinde artık Trabzon şehir merkezinde dahi mevzii yağışlar nedeniyle can kayıpları ile mal kayıpları ile karşı karşıya kalıyorsak bizim de bu anlamda stratejimizde değişikliğe gidip bu can ve mal kayıplarını önleyecek en aza indirecek tedbirleri almamız gerektiğini hepimizin kabul etmesi gerekiyor. Belediyelerin sadece şehir merkezini değil, onu etkileyen yakın hinterlandının da belediyelerin kontrolü ve denetimi hatta yönetimi altında olmasının bu anlamda önemli olduğu ve bir zorunluluk olduğu gerçeğinden hareketle Trabzon'un kendi yakın çevresindeki imar bozukluklarını kontrol edebilmesi ve yönetebilmesi için büyükşehir statüsüne geçmesinin özellikle taşkın heyelan ve kısacası doğal afetlerle mücadelede de son derece önemli olduğu görüşünde birleştik ve bu anlamda da ümit ediyorum ki en kısa zamanda Trabzon'umuz büyükşehir statüsüne kavuşur ve böylece kendi hinterlandını afet ve doğal afetlerle mücadele edebilme anlamında kontrol edebilme şansına sahip olur. Aynı şekilde özellikle muhtar ve belediye başkanlarımıza seslenerek artık dere yataklarında şüphesiz özel idaremizin görevinde bu anlamda daha dikkatli olarak dere yataklarında yapılaşmanın önceden de yasaktı bundan sonra daha titizlikle takip edilerek bu yataklardaki kaçak yapıların elbirliği ile vatandaşımız mağdur edilmeden onlara alternatif gösterilerek oraları boşaltmamız, temizlememiz ve muhtemel doğacan can ve mal kayıplarının önüne geçmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu toplantı sayesinde bilim insanlarımızın uluslararası uygulama örnekleri ve bilimsel çalışmalarla hem bizlere, belediye başkanlarımıza, muhtarlarımıza çok önemli ve değerli bilgiler verecek ve bizler de işin takipçileri olarak oluşturulacak kararın katılımcıları olarak bu mücadelede üzerimize düşeni en iyi şekilde yaparak can ve mal kayıplarının önüne geçmiş olacağız” dedi.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölgesel Haberleri