Akademisyenler Doç. Dr. Ferdi Güzel, Doç. Dr. Kürşad Kara ve Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Akpınar’ın 8 yıllık saha araştırmaları sonucunda hazırlanan "Bayburt Yöresi Söz Varlığı" kitabı, Bayburt Kültürü ve Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi (BAKÜTAM) koordinasyonunda yayımlandı. Eser, Bayburt yöresine özgü kelimeleri, deyimleri ve atasözlerini kayıt altına alarak dil ve kültür mirasının korunmasına önemli bir katkı sunuyor.
Yerel Söz Varlığı Unutulmaktan Kurtarılıyor
Kitap hakkında konuşan yazarlar, teknolojinin gelişmesi, eğitim olanaklarının artması ve standart yazı dilinin yaygınlaşması nedeniyle ağızların kullanımının giderek azaldığını ve yerel söz varlığının unutulma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirtti. Yazarlar, ağızların, Türk dilinin zenginliğini artıran ve tarihsel sorunların çözümüne katkı sunan önemli bir kültürel miras olduğunu vurguladı.
Bayburt ağzının korunabilmesinin nedenleri arasında coğrafi konumu ve kapalı bir yerleşim yeri olma özelliği bulunuyor. Kitapta, Bayburt ağzının yalnızca Doğu Anadolu ağızları ve Doğu grubu ağızlarının özelliklerini taşımadığı, aynı zamanda Karadeniz Bölgesi ağızları ile de benzerlik gösterdiği belirtiliyor. Bu durum, Bayburt ağzının farklı bölgeler arasında bir köprü görevi gördüğünü kanıtlıyor.
Bayburt’un Sözlü Kültürü Detaylı Şekilde Ele Alındı
Kitapta, Bayburt yöresine özgü kelimeler, deyimler ve atasözleri ayrıntılı bir şekilde ele alındı. Akademisyenlerin uzun yıllar süren özverili çalışmalarıyla hazırlanan eser, bölgedeki sözlü kültürün korunmasına akademik bir rehber olma özelliği taşıyor. Kitap, kültürel sürdürülebilirlik açısından hem Bayburt için hem de Türkiye’nin dil ve kültür tarihi için büyük bir öneme sahip.
Rektör Türkmen: “Bayburt’un Kültürel Mirasını Geleceğe Aktarıyoruz”
Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mutlu Türkmen, kitabın hazırlanmasında emeği geçen akademisyenler ve BAKÜTAM Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Fatih Mehmet Eşki ile bir araya geldi. Türkmen, kitabın Bayburt’un sözlü kültür belleğini korumak ve gelecek nesillere aktarmak adına önemli bir çalışma olduğunu ifade etti. Ayrıca, dil ve kültür açısından sürdürülebilirliğin önemine vurgu yaparak bu tür çalışmaların devam etmesi gerektiğini belirtti.