Haber61/Haber Servisi
Artvin’de kalenin bir an önce turizme kazandırılması ve turizme açılması gerektiği vurgulandı.
Trabzon’da da Sümela Manastırı’nın kayaların temizlenmesi için 3 yıldır kapalı kalması tepkilere neden olmuştu. Sümela’nın 2-3 yıl daha kapalı kalacağı söyleniyor. Artvin’de esnaf yerli ve yabancı turistin merkezde en çok Atatepe ve Kale’ye gitmek istediğini belirtiyor ve turizme kazandırılmalarını istiyorlar. Taksici esnaflarından Muhsin Arslan; “Artvin’de kale mutlaka turizme kazandırılmalı. Ben 60 yaşını geçtim. Hayatımda 2 kez o da şansa kaleye çıkabildim. Türkiye’nin hiç bir yerinde kale gibi tarihi yerler insanlara yasaklanmamıştır.Bu Artvin’de kaleler bile insanlara yasaklanmış. Kale ve Atatepe turizme kazandırılsa bundan hem Artvin, hem turizm hem de bizim gibi Artvin esnafı kazançlı çıkar” ifadelerine yer verdi. Atatepe ile ilgili gelişmeler ise Artvin Belediyesi’nin burada bulunan tesisi iki kez ihale etmesine rağmen sorunların çıkması nedeniyle belediyenin işleteceği netleşti.”
ARTVİN KALESİ TARİHİ
Artvin Kalesi, İlimiz Çayağzı Mahallesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Erzurum–Samsun karayolunun Artvin şehir merkezine çıkış sağlayan noktasında, Çoruh Nehri üzerinde bulunan Artvin Köprüsü’nün karşı yanında, ırmak tabanından 70 m yükseklikte ana kayaya bağlanmış konumdadır. Kale içerisinde sarnıç ve şapel kalıntıları bulunmaktadır. Çoruh Nehri kıyısında Artvin şehrinin girişindeki bu kale, Bagrat (Gürcü) Kralı Büyük Oşet tarafından 937’de yaptırılmıştır. Kalenin eski ismi Livana idi. Bu kalenin kalıntıları üzerine VI. yüzyılda Osmanlılar yeni bir kale yaptırmış ve çeşitli dönemlerde de onarılmıştır. Küçük bir kale olup, kente girişi kontrol altında tutmaktadır. 2004 yılında restorasyonu yapılmış ve 2012 yılı içerisinde de Kalenin Işıklandırma projesi tamamlanmıştır. Askeri Bölge içerisinde yer aldığından, nizamiyeye bilgi verip, bir asker refakatinde ziyaret edilebilmektedir.