Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Rize'de Sahil Camisi'nde cuma namazını kıldırdı.
Erbaş, irat ettiği hutbede, Müslümanların birbirlerine karşı ırkçılık ve kabilecilik yarışına girmesinin yanlış olduğunu söyledi.
İran asıllı Selman-ı Faris'i ile Hazreti Ömer arasında geçen diyaloğu anlatan Erbaş, Müslümanların geçmişinde kardeşlik üzerine nice ibretlik hikayeler olduğunu ifade etti.
Erbaş, üstünlüğün soyda veya ırkta olmadığını vurgulayarak, şunları aktardı:
"Gerçek üstünlük, Allah'a layıkıyla kul olmaktır. Hakiki izzet, İslam ile şeref bulmaktır. İslam nimetine bağlı kalmaktır. Asıl kardeşlik, ümmet bilinciyle hareket etmektir. Kardeşlerim, ümmet-i Muhammed olmak, 'Doğrusu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabb'inizim. Öyleyse bana ibadet edin.' ayetine uyarak tevhide dayalı, vahdete dayalı İslam inancına sarılmaktır. Zalimlere karşı birliğe, beraberliğe, vahdete dayalı iman kardeşliğini kuşanmaktır."
Adaleti ve iyiliği bütün insanlara ulaştırmak, zulmü ve kötülüğü ortadan kaldırmak için gayret göstermek gerektiğine işaret eden Erbaş, "Allah resulü Hazreti Muhammed ümmeti olmak, tek yürek, yekvücut olmaktır. Mümin kardeşimizi düşmanın insafına terk etmemektir. Onu yalnız ve çaresiz bırakmamaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz bu hakikati şu veciz hadisi şerifi ile bütün insanlığa ilan etmektedir, 'Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez.' Allah resulünün hadisini hayatımızın her alanına şiar edinmek, hakiki ümmet olmanın göstergesidir." diye konuştu.
Erbaş, birlik ve beraberlik içinde olması gereken ümmetin parçalanmış durumda olduğunu dile getirerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Fitne, fesat ve tefrika ateşi ile yanmaktadır. 'Hepiniz toptan Allah'ın ipine, Kur'an'a, İslam'a, Peygamber'e sarılınız. Tefrikaya düşmeyiniz.' ayeti kerimesini yeniden hayata geçirmemiz lazım. Dünyanın farklı bölgelerinde Müslümanlar ayrımcılık, ötekileştirme ve türlü baskılara maruz kalmaktadır. Bunun sebebi bizim tefrika ve fitne yüzünden bir dağınıklık göstermiş olmamızdır. Bu da bizim düşmanlarımıza cesaret vermektedir."
"Ümmet olma bilincimizi her daim diri tutmamız lazım"
Hak ve hukuk tanımayan zalimlerin, ümmeti Muhammed'in dağınıklığından cesaret bulduğunun altını çizen Erbaş, şunları kaydetti:
"Kin ve nefretten beslenen caniler, dünyanın gözü önünde Müslümanlara hayasızca saldırmaktadır. Ümmetin sessizliğinden güç alan katiller, Filistin'de, Gazze'de kadın, erkek, yaşlı, bebek ayrımı gözetmeksizin masumların üzerine zalimce bombalar yağdırmaktadır. Bununla da yetinmeyen insafsızlar, insani yardımlara dahi engel olmakta, mazlumları bir lokma ekmekten, bir yudum sudan mahrum bırakmaktadır. Sözde insan hakları savunucuları ise İslam beldelerindeki katliam ve soykırımlara göz yumarak, insani değerlerin ayaklar altına alınmasına ses çıkarmayarak, zalimlere destek olmaktadır."
Erbaş, İslam alemine şöyle seslendi:
"Her türlü ihtilafı ve farklılığı bir kenara bırakarak bütün dünya Müslümanları olarak tüm İslam alemine sesleniyorum, hepimiz aramızdaki ihtilafları, farklılıkları bir kenara bırakarak, İslam kardeşliğinde birleşmemiz lazım. Tevhit bunu gerektirmektedir, vahdet bunu gerektirmektedir. İnancımız, ibadetlerimiz, ahlakımız bütün söz ve davranışlarımızla dinimizi en güzel bir şekilde temsil edelim. Ey Müslümanlar, ümmet olma bilincimizi her daim diri tutmamız lazım. Ey Müslümanlar, imanımızdan aldığımız gücümüzü, İslam'dan aldığımız izzetimizi, kardeşliğimizden aldığımız kuvvetimizi koruyalım, muhafaza edelim. İşte o zaman ümmet coğrafyamız zalimlerin zulmünden, hainlerin ihanetinden kurtulacaktır. Garipler sevinecek, yetimlerin yüzü gülecek, çaresizler çare bulacaktır."
Erbaş, hutbeyi, ümmet olma mesuliyetini hatırlatan, "Birbirinizle üstünlük yarışı içine girmeyin. Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeşler olun." hadisi şerifi ile tamamladı.