Ordu Ticaret Borsası Başkanı, TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkan Yardımcısı Ve Ulusal Fındık Konseyi Başkan Vekili Ziver Kahraman, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki üniversitelere çağrıda bulunarak, fındıkta bilimsel çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. Kahraman, “Gelişmiş ülkeler tarımda bilimsel metotlar uygularken biz hala eski ve ilkel metotları uyguluyoruz” dedi.
Ziver Kahraman, Ordu Üniversitesi (ODÜ), Giresun Üniversitesi (GÜ), Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ve Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörlüklerine çağrıda bulundu. Kahraman, fındıkta geçmişten gelen ve günümüzde ilkellik olarak yorumlanacak uygulamalara artık son verilmesi ve yerine bilimsel metotların uygulanması gerektiğini belirterek, bölge üniversitelerine büyük görev düştüğünü belirtti.
“ZİRAİ DON’A KARŞI HALA BİLİMSEL ÖNLEM ALINAMADI”
Son 30 yıllık üretim miktarları incelendiğinde her 10 yılda fındık ürününün zirai don felaketine maruz kaldığının gözlendiğini, küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin sonucu olarak görülen iklim değişikliklerinin diğer tarımsal ürünler gibi fındık rekoltesini de olumsuz yönde etkilediğini belirten Kahraman, “Hiç şüphe yok ki, küresel ısınma, dünyanın tamamını olumsuz etkilemektedir ancak gelişmiş ülkeler modern tarım uygulamalarıyla zararı en aza indirmek için bilimsel yöntemler uygulayıp üretim planlaması yaparken, biz de ise, üretim ve ticaretinde lider olduğumuz ürünlerimizin doğal afetlerden olumsuz yönde etkilenmemesi ya da asgari düzeyde etkilenmesi adına uygulamaya girmiş, uygulaması önerilmiş bilimsel bir metot yoktur” diye konuştu.
“FINDIK BAHÇELERİ SAHİPSİZ KALDI”
Üniversitelerin tarımsal üretim alanında bilimsel esaslara dayalı, koruyucu zırhlar geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Kahraman, şu görüşlerde bulundu:
'Tarımda Transformasyon Politikaları’nın bir sonucu olarak, köylerden kentlere göç hızlanırken, yüz binlerce hektar büyüklükle ifade edilen o tarım arazileri sahipsiz kaldı, kaderine terk edildi. Tarımsal üretim faaliyeti, sadece ürün hasat zamanında canlanan bir faaliyet değildir. Yılın on iki ayı ilgi isteyen, takip isteyen bir faaliyetler dizisidir. Köylerin boşalmasıyla birlikte, kentlerde yığılan sorunlara hiç değinmiyoruz. Geride kalan tarımsal arazilerde zamanında ve usulüne uygun tarımsal faaliyet yapılmamış, bunun sonucu olarak da, verim ve kalite olumsuz etkilenmiştir. Bu gün gelinen nokta budur; tarım arazilerimiz ve ürünümüz savunmasızdır. Ya da şöyle diyelim; vatan toprağını bir nefer gibi bekleyen o fındık bahçeleri, komutansız ve taktiksizdir”
“BİLİM, FINDIK BAHÇELERİNE GİRMELİDİR”
“Bir zamanlar fındıkta ‘arz fazlası’ mevzusunu, sorunlar listesinin başına yazan Türkiye, son yıllarda ‘arz noksanlığı’nı konuşur oldu. 2023 vizyonu olarak 1 milyon ton fındık üretimi ve 350 bin ton/iç ihracat miktarı ve buna bağlı olarak da artacak bir ihracat geliri konuşuluyor. Türkiye, ürettiği fındığın tamamını iç ve dış pazarlarda kıymetlendirebilme potansiyelini fark etmiş olsa da, küresel ısınma ve kırsal ikametgahın ortadan kalmış olmasının bir sonucu olarak verimliliğinin ve kalitenin olumsuz etkilenmesi, ezber bozdu. Arz fazlası diye ezber edilen süreç bir anda, şaşılacak bir hızla, arz noksanına evrildi. Diğer tarımsal ürünlerde olduğu gibi fındıkta da bir ‘üretim planlaması’ hiçbir zaman olmadı. Arz fazlasını konuşulurken de, arz noksanını konuşulurken de; üretim planlaması, bilimsel metotlarla üretim yapmak, bilimsel metotlarla zirai mücadele yürütmek ve kırsal ikametgahı teşvik etmek gibi işin odağını oluşturan kavramlar hiç konuşulmamaktadır. Bilimsel metotların fındık bahçelerine girmesinin zamanı geldi de geçiyor bile”
“GELECEK YILIN REKOLTESİ DE TEHDİT ALTINDADIR”
“Fındığın özellikle don felaketinden dolayı olumsuz etkilendiği ve büyük oranda yandığı, akabinde de fındık bahçelerinin ciddi yaralar aldığı görülmektedir. 2014 mahsulü, 29-30-31 Mart 2014 tarihlerindeki kar yağışı ve don afeti nedeniyle, Ordu ilinde tam 9 ilçede sıfır rekolteye düştü. Ülke genelinde yüzde 70’lere varan ürün kaybı söz konusudur. Ancak, an itibariyle içinde bulunduğumuz durum, sadece ürün kaybı noktasında olmadığımızın, bahçelerimizin de büyük tehdit altında olduğunu göstermektedir. Bahçelerde meydana gelen böcek sokması nedeniyle kuruma, gelecek yılların rekoltesinin de tehdit altında olduğunun göstergesidir”
“ELOĞLU UZAYDA DOMATES YETİŞTİRİYOR, BİZ DUMANLAMA YAPIYORUZ”
“İnsanoğlunun hayal gücü ve bilim bir araya gelince, tonlarca ağırlığındaki demir-çelik ve sacdan yapılan o uçaklar, içlerinde yolcuları ve kargolarıyla havalanıyor,10 bin metre yükseklikte 800 km /saat hızla, -50 derecede uçuyorsa, uzay koşullarında domates yetiştirilebiliyorsa, fındık bahçelerini zamansız kar yağışı ve don felaketinden koruyacak yöntemi bulmak da mümkündür. Her sezon öncesi, Mart-Nisan ayında elimiz yüreğimizin üzerinde, dua etmekten ve etkinliği yüzde yüz olmayan bahçelerde ateş yakıp, dumanlama sağlamak gibi yöntem ürünü kurtarmaya çalışmak ilkeldir. Bu konuda bilimsel araştırmalar yapılmalı ve dona karşı kesin ve etkin yöntemler ortaya konulmalıdır”
“ÜNİVERSİTELER BİLİME YÖNELMELİDİR”
“Tüm bilimsel çalışmaların yapılması noktasında üniversitelerimiz başta olmak üzere, araştırma istasyonlarımıza büyük iş düşmektedir. Doğa ve insan bir arada var olduğundan beri, aralarında mücadele de başlamıştır. Bu ezeli mücadeleden nihai noktada hep insanoğlu galip çıkmıştır. Bu tarihsel gerçeklik karşısında, fındık mahsulünde yaşanan doğal afetlerle mücadelede, gerekli olduğu şekliyle, bilimsel çalışmalar yapılır ve önlemler alınırsa, insanoğlunun kazanacağından yana en küçük bir şüphemiz yoktur”