Ahmet Özyanık, "Karadeniz ormanları ve yaylaları dahil Türkiye'nin yüzde 10'u biyolojik koruma altında" dedi.
Çin ve Güney Afrika ile "sınırları içinde üç sıcak nokta barındıran" üç ülkeden biri olan Türkiye, endemik türleri ile kendi kuşağında biyolojik çeşitlilik açısından en önemli ülkelerden gösteriliyor.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Ahmet Özyanık, Türkiye'nin tarihi ve sosyal açılardan olduğu gibi biyolojik çeşitlilik açısından da bir köprü ve kavşak noktası olarak yeryüzündeki 37 ayrı bitki coğrafyası bölgesinden Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan'ın kesiştiği coğrafya olması nedeniyle zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olduğunu belirtti.
Dünyada acil koruma altına alınması gereken, biyolojik çeşitlilik açısından zengin 34 sıcak noktadan üçünün de Türkiye'de bulunduğunu ifade eden Özyanık, "Bu özelliğiyle Türkiye, Çin ve Güney Afrika ile 'sınırları içinde üç sıcak nokta barındıran' üç ülkeden biri gösteriliyor. Türkiye, endemik türleri ile kendi kuşağında biyolojik çeşitlilik açısından en önemli ülkeler arasında yer alırken Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı biyolojik çeşitlilik değerleri, farklı koruma alanı statüleri ve farklı kanunlarla koruma altında" dedi.
Koruma statülerinin bir kısmının ulusal mevzuata göre, bir kısmının da uluslararası sözleşmelere dayanarak oluşturulduğunu kaydeden Özyanık, şöyle devam etti:
"Türkiye'de 2002 yılında 964 koruma alanı bulunurken bu sayı 2012 yılında 2 bin 821'e, geçtiğimiz yıl ise 3 bin 40'a ulaştı. Ülkemizde kara üzerinde bulunan korunan alanlar ise 2002 yılında 3 milyon 385 bin 841 hektar iken 2012 yılında bu rakam 5 milyon 647 bin 568 hektara, 2013 yılında da artarak 6 milyon 315 bin 233 hektara ulaştı. Ülke genelinde karasal korunan alan büyüklüğü 6 milyon 315 bin 233 hektar olarak tespit edilirken, bu alanın ülke yüzölçümüne oranı ise yüzde 8,10. Deniz alanlarını da kattığımızda bu oran yüzde 10,11'e ulaşıyor."
Türkiye'nin korunan alanlarının, deniz ve kıyılardan Ağrı Dağı'na, deltalardan Karadeniz ormanlarına ve yaylalarına, bozkırlardan göl ve akarsu sistemlerine, derin vadiler ve kanyonlardan buzullara kadar çeşitli doğal ekosistemleri barındırdığını dile getiren Özyanık, "Korunan alanlar, nesli tehlike altında, endemik, dar yayılışlı birçok bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Ayrıca ekolojik özelliklerinin ve doğal güzelliklerin yanı sıra jeolojik, jeomorfolojik, peyzaj, tarihi, arkeolojik ve kültürel değerlere sahip alanları da koruma alanları içinde yer alıyor" diye konuştu.
Ahmet Özyanık, korunan kıyı uzunluğunun ise 2002 yılında bin 775 kilometre olduğunu, bu rakamın geçen yıl bin 855'e yükseldiğini söyledi.