Karadeniz Hızla Kirleniyor

Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Necati Samsun, sanayileşmenin ve teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak genel bir sorun olmaya başlayan çevre kirlenmesinden Karadeniz'i de etkilendiğini söyledi.Boğazların açılması ve

Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Necati Samsun, sanayileşmenin ve teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak genel bir sorun olmaya başlayan çevre kirlenmesinden Karadeniz'i de etkilendiğini söyledi.

Boğazların açılması ve Akdeniz kaynaklı tuzlu suların Karadeniz'e doğru akması sonucu, önceleri tüm derinlikleri tatlı su özelliği gösteren Karadeniz'de giderek bir tuzluluk katmanlaşması oluşmaya başladığını belirten Yrd. Doç. Dr. Necati Samsun, "Yüzey tabakasının ilk 30-40 metrelik bölümü, tipik olarak binde 18 tuzluluğa ve mevsimlere göre 5 ile 25 derece arasında değişen sıcaklığa sahiptir. Karadeniz, dünya okyanuslarındaki mevcut tuz konsantrasyonuna göre yarı yarıya daha düşüktür. Coğrafi bakımdan
bir kıta içi deniz halinde olan, ancak jeolojik özellikleri açısından bir mini okyanus niteliğindeki Karadeniz, kendisini çevreleyen ülkelerin sosyal yaşamı açısından da hayati öneme sahiptir. Karadeniz'in önemi, hem barındırdığı ekonomik materyallerden hem de ülkelerin dünya denizleri ile bağlantısını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Dip sularında anaerobik bakteriler dışında yaşam olmayan, ancak yüzey sularındaki canlı verimi dünya denizleri ortalamasının iki misli olan Karadeniz, bu bakımdan da kıyısı
olan ülkelerin ekonomisinde son derece önemli bir yere sahiptir" dedi.

"KARADENİZ, ÇOK ÖNEMLİ BİR BALIKÇILIK KAYNAĞIDIR"
İçinde bulunulan yüzyılın sonlarında sanayileşmenin ve teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak genel bir sorun olmaya başlayan çevre kirlenmesinden Karadeniz'in de etkilendiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Necati Samsun, "20. yüzyılın son çeyreğinde insan kaynaklı girdilerin ve en önemlisi kıtasal Avrupa'dan kaynaklanan besin tuzlarının artmış olması ötrofikasyona doğru bir eğilim oluşturmuş, ekosistemde ve deniz popülasyonlarında değişimlere ve bu durumdan yararlanabilen istilacı yeni türlerin
yerleşmesine yol açmıştır. 1990-2000 yılları arasında Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz'de avlanan hamsi ve istavrit miktarının yaklaşık yüzde 70'i Türkiye tarafından avlanmıştır. Karadeniz'e komşu ülkelerin (Türkiye, Ukrayna, Gürcistan, Bulgaristan, Rusya ve Romanya) son 10 yıllık av miktarları incelendiğinde ise Türkiye'nin yaklaşık yüzde 83'lük bir pay ile en başta yer almaktadır. Karadeniz, su ürünlerinin hem miktar olarak en fazla avlanması hem de bölge insanlarının büyük kısmına geçim kaynağı
sağlaması açısından çok önemli bir balıkçılık kaynağıdır. 1995-2004 yılları arasında, deniz balıkları avcılığının yaklaşık yüzde 74'ü Karadeniz'den elde edilmiştir. 1640 kilometrelik Karadeniz kıyısı boyunca büyüklü küçüklü toplam 202 yerleşimde balıkçılık yapılmaktadır" diye konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölgesel Haberleri