Karadeniz'de değişim paneli

TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Bülent Tuna, bugün önemli bir enerji koridoru olarak görülen Karadeniz Bölgesi üzerinde tasarlanan uluslararası projelerde çevre faktörünün dikkate alındığını gösteren ciddi verilere rastlanmadığını söyledi.Tuna, Hüseyin

TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Bülent Tuna, bugün önemli bir enerji koridoru olarak görülen Karadeniz Bölgesi üzerinde tasarlanan uluslararası projelerde çevre faktörünün dikkate alındığını gösteren ciddi verilere rastlanmadığını söyledi.

Tuna, Hüseyin Kazaz Kültür Merkezinde düzenlenen ''Karadeniz'de Süreklilik ve Değişim'' konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, Karadeniz'deki ve bölgedeki sorunların içlerini kararttığını ve gelecek için endişe duymalarına yol açtığını belirtti.

 Balığın azaldığının, Karadeniz'in eski bereketinin kalmadığının görüldüğünü ifade eden Tuna, ''Karadeniz'deki çevre sorunlarının artmasına sadece bölge ülkelerindeki ihmaller ve yanlışlıklar sebep olmuyor.

 Tuna üzerinden gelen kirlilik, Karadeniz'e yük getiren gemilerle birlikte başka denizlerden gelen canlıların da denizin kirlenmesinde etkisi var. Bugün önemli bir enerji koridoru olarak görülen Karadeniz bölgemiz üzerinde tasarlanan uluslararası projelerde ne yazık ki çevre faktörünün dikkate alındığını gösteren ciddi verilere rastlamıyoruz'' diye konuştu.

Tuna, sorunun uluslararası olduğu ve çözümün de uluslararası olması gerektiğinin gözden kaçırılmaması gerektiğini vurguladı. Karadeniz ve çevresinin, yöneticiler ve yöre halkının komşuları hakkında pek az şey bildiği dünyadaki sayılı yerlerden biri olduğuna dikkati çeken Tuna, meslek örgütlerinin bu bilinmezliği aşmak için çalışmalar yürütmesi gerektiğini kaydetti.

-TANRININ CÖMERT DAVRANDIĞI COĞRAFYA-

Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş de, Karadeniz'in tanrının doğal değerleri ve güzellikleri armağan ederken cömert davrandığı ender coğrafyalardan biri olduğunu söyledi.

Geçmiş kuşaklardan devralınan turizm, doğa, kültür ve mimarlık değerlerini kullanmak ve gelecek kuşaklara devretmek gerektiğini belirten Keleş, ''Bu sorumluluğun adına, uluslararası kaynaklarda sürdürülebilir kalkınma deniliyor.

Bu kavramın dayandığı felsefe, koruma ve kullanma arasındaki dengenin bozulmamasına özen göstermektir'' dedi.
Ruşen Keleş, Karadeniz'in tarihte bir çok uygarlığı besleyen zengin balık kaynağına sahip denizlerden biri olduğunu, bugün ise aşırı tüketim yüzünden 26 balık türünden 21'inin yok olduğunu kaydetti.

Hızlı nüfus artışı ve sanayileşme, tüketim biçimlerindeki değişmeler, doğal ve yapay çevresel değerler üzerinde yıkıcı etkiler yaptığına işaret eden Keleş, ''Aşırı avlanma, kimyasalların ve radyoaktif zehirli maddelerin denize dökülmesi, bir zamanların beslenme kaynağı olan Karadeniz'i zehirli ve neredeyse canlı yaşamına elverişsiz bir ortam durumuna sokmuştur. Bu tam anlamıyla ekolojik yıkım olarak adlandırılabilir'' diye konuştu.

Keleş, Karadeniz'i çevreleyen ülkelerin hepsinde benzer sorunların yaşandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''Denizin hem kendisi, hem kıyı yerleşmeleri, hem de alt bölgelerdeki yayla niteliği taşıyan mekanlar denetimsiz, plansız, yoğun bir yapılaşmayla karşı karşıya bulunuyor.

Yayla turizmi adı verilen yeni politika, alt bölgelerde de yeşil kimliğini kaybettirecek tepkiler yapmaktan geri kalmıyor. Karadeniz'in karşı karşıya kaldığı tehditlerin birden çok kaynağı var. Karadeniz'e dökülen akarsular, petrol, sentetik organik bileşikler, ağır metaller, gıda maddeleri, arıtılmamış su, Çernobil kazasından arta kalan radyoaktif parçaları taşımış ve hala daha taşımaktadır.

Bu akarsular üzerinde oluşturulmuş barajlar tarımda ve evlerde kullanılan suyun miktarındaki artış, denize taşınabilen temiz su miktarını önemli ölçüde azaltmıştır. Bu durum var olan sorunların boyutlarını da büyütmektedir. Deniz suyunun tuzluluk düzeyini yükseltmiştir. Deniz kenarındaki kentler arıtılmamış sıvı atıkların denizi kirletmesinin başka kaynağıdır. Limanlar hem petrol kirlenmesine neden olmakta, hem de zararlı atıkları denize taşımaya aracı olmaktadırlar.''

 Keleş, Karadeniz'de kirliliğin önlenmesi konusunda 1990'lı yıllara gelinceye kadar çok sınırlı önlemle yetinildiğini, ekolojik felaketin boyutlarının görmezden gelindiğini iddia etti. Keleş, 11 Karadeniz ülkesinin 1990'ların başında imzaladığı Karadeniz Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının bu doğrultuda atılan ilk adımlardan biri olduğunu anlattı.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölgesel Haberleri