Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, Karadeniz'in kirlilik bakımından son sınıra dayandığı için yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Erüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kirlilik nedeniyle Karadeniz'in geleceğinin tehlikede olduğunu belirterek, ''Karadeniz'e sınırı olan ülkeler, çevre kirliliğinden kısmen kurtulmak için denizi çöplük olarak kullanıyorlar. Karadeniz her yıl bir öncesine göre biraz daha kirleniyor, biraz daha bozuluyor ve yok oluyor. Karadeniz adeta astımlı bir hasta gibi sürekli bakım gerektiren bir denizdir'' dedi.
Karadeniz'in insanların ve yöneticilerin elinde ''öldüğünü'' öne süren Erüz, ''Karadeniz, kirlilik bakımından son sınıra dayandığı için yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Karadeniz, ekolojik bir sorumluluk gereği korunmalıdır. Bu yaklaşım pek taraftar bulamamaktadır. Karadeniz'i kullanarak korumalıyız. Denizimizi kirletmeden korursak her geçen gün azaldığından şikayet ettiğimiz balıkçılığı canlandırırız. Ayrıca turizm gelirleri de elde ederiz'' diye konuştu.
Erüz, Karadeniz'in temizliği için mutlaka merkezi kanalizasyon sistemi kurulması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Karadeniz'in kıyısında bulunan ülkelerin hepsinde bu sistem bulunmalı, atık sular temizlendikten sonra denize verilmeli. Karadeniz, dünyanın en yoğun petrol trafiğinin yükünü çekiyor. Petrolün kirlilik derecesi Karadeniz'de kabul edilebilir değerlerin üzerindedir ve toplam kirliliğin yüzde 48'ini teşkil etmektedir. Karadeniz'de petrol aramaları için kurulan petrol platformları da denizimizin temiz kalmasını olumsuz etkilemektedir.''
-''1 MİLYON TON ZEHİRLİ ÇAMUR TUNA NEHRİ İLE KARADENİZ'E GELİYOR''-
Meksika'da bir süre önce petrol platformunun sızıntısı sonucu denize yayılan petrol kirliliği yaşandığına dikkati çeken Erüz, şunları söyledi:
''Karadeniz'in kirlenmesine neden olan başka bir etmen ise Karadeniz'den transit olarak geçen tanker ve diğer gemilerin kirli balast sularını ya da sintine sularını pervasızca denize dökmeleridir. Bu da Karadeniz'deki deniz ürünlerinin, canlıların yok olmasına sebep oluyor. Tüm bunların yanında nükleer santrallerin Karadeniz'in canlı türlerinde oluşturacağı tehlikeyi de uzak tutmamak gerekir. Nükleer santrallerden denize atılacak radyoaktif maddeler, atıklar canlı kaynakları bütünüyle yok edecek böylelikle büyük bir çevre felaketine yol açacaktır.''
Erüz, Türkiye'nin Karadeniz ile ilgili çevre sorunlarının uluslararası boyutta olduğunu belirterek, ''En son yaşanan Macaristan'daki alüminyum üretim tesislerinin atık maddelerin toplanıp etkisiz hale getirildiği dev bir biriktirme göletinin iki setinin yıkılması sonucu yaklaşık 1 milyon ton zehirli çamur Tuna Nehri ile Karadeniz'e geliyor. Felaket büyük. Bunların canlı organizmalar üzerinde uzun vadeye yayılan öldürücü etkisi ortaya çıkabilir. Yaptığı kirliliğin akıbeti ortadayken ülke olarak ne gibi önlemler alındığı bilinmiyor. Karadeniz yeterli tedbir alınmadığı için her yıl yeni bir felaketle karşı karşıya kalmaktadır'' dedi.
-KARADENİZ'İN YARINLARA KALMASI İÇİN...-
Karadeniz'e kıyısı bulunan ülkelerde çevre duyarlılığı gelişmedikçe yakın gelecekte Karadeniz'in daha da kirlenip canlıların yaşayamayacağı bir çöp denizi olacağını ifade eden Erüz, şunları kaydetti:
''Yetkililerden denizden alınarak tüketilen besinlerin tüketilip tüketilmemesi konusunda gerekli bilimsel çalışmalar yapılmak suretiyle sonuçlarının halka duyurulmasını talep ediyoruz. Karadeniz'in eski sağlığına, insanların da denize kavuşabilmesi için Tuna Nehri ve diğer akarsuların getirdiği kirliliğe, boğazlardan geçen ve Karadeniz'i petrol yolu yapan tankerlere, gemi yapım ve bakım tesislerinin yarattığı kirliliğe, sanayi atıklarına, kıyı kentlerinin döktüğü çöplere, faili meçhul varillere, tarımda aşırı ilaç ve gübre kullanımına, akarsuların kirlenmesine, nükleer enerjiye, otoyolların yaptığı tahribata, doğayla barışık olmayan yatırımlara ve yerleşmelere 'dur' diyelim ki Karadeniz yarınlara ve çocuklarımıza kalsın.''