Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Harbiye'deki TRT binasına giderken darbeci askerlerin ateşiyle yaralanıp koltuk değnekleriyle yaşamını sürdüren Gümüşhaneli gazi Yaşar Parlak (52), "Onlar bize tanklarla, tüfeklerle, uçaklarla ve en ağır silahlarla geldiler. Bize darbe yapmaya çalıştılar ama asıl darbeyi biz onlara yaptık. Bedenlerimizi ortaya koyduk, kazandık" dedi.
İşi nedeniyle İstanbul'da yaşadığı dönemde, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Harbiye'deki TRT binasına giderken darbeci askerlerin açtığı ateşle yaralanan ve koltuk değnekleriyle yaşamına devam eden Gümüşhaneli gazi Yaşar Parlak, o gün yaşadıklarını anlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı sokağa davet etmesiyle kendisini dışarı attığını söyleyen Parlak, "Ben de yapı itibarıyla evde duracak bir insan değilim. Hanım geldi odadan, ne olduğunu sordu bana. Ben de 'galiba darbe oluyor' dedim. 12 Eylül darbesinde 12-13 yaşlarındaydım. Darbenin o saatlerde olacağını düşünemiyordum. Bu saatte darbe nasıl olacak diye düşündüm. Bir de memlekette darbe olacak bir durum yok. Cumhurbaşkanı'mız konuşma yaptıktan sonra evimin arka tarafında cami var. Camiden sela verilmeye başlandı. Sela okunduğunda içimden ateşler çıktı, heyecana kapıldım. Eşime 'Ben gidiyorum' dedim, bayrağımı aldım, evden çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Çağlayan Polis Karakolu'ndan sesler gelmesi üzerine o tarafa koştum. Mahallemizin insanlarının karakolun etrafında çember oluşturduğunu gördüm. Gelen tüm araçları karakolun etrafına siper olarak dizdik, herkes de aracını verdi. Buradaki insanların bir bölümü havalimanına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karşılamaya, bir bölümü köprüye gitmek, bir kısmı da karakolda kalmak istedi" diye konuştu.
'BİZİM ASKERİMİZ NİYE BÖYLE YAPACAK Kİ'
Şişli-Mecidiyeköy yol ayrımına geldiğinde TRT Radyo'da, orduevi tarafında sıkıntıların olduğunu öğrendiğini anlatan Parlak, "Biz bir anda bu tarafa döndük. Bir polis TOMA'sı önümüzü kesti. Bir polis memuru bize ilerlersek daha kötü şeylerle karşılaşabileceğimizi söyledi. 'Bizim askerimiz bize ne yapacak ki?' diye düşündük. 'Bize ateş edecek halleri yok' dedim. Karşımızdaki kişilerin benim askerim olduğunu zannediyorduk. Üzerinde üniformalar benim askerime ait olsa da içerisindeki kişiler bizim askerimiz değilmiş. Bunu çok acı bir şekilde öğrendik. Polisler bize yol vermek zorunda kaldı. Biz de devam ettik. 50 kişilik gruptuk, ben en öndeydim. Önce sol ayağıma, daha sonra sağ ayağıma 5 kurşun isabet etti. Beni, 4 metre sağ tarafıma fırlattı. Ben doğrulmaya çalışınca şarapnel parçaları her yerime isabet etti. 45 dakika orada yattım. Benim vurulduğum yerde 49 gazi, 3 şehidimiz vardı. Emniyet müdürümüz geldi, onun aracına da ateş açtılar. Gelen ambulanslara da ateş ettiler. Daha sonra bizi uyaran polis sürünerek, beni bir ara sokağa çekti. Bir minibüse yerleştirmeye çalıştılar ancak araba dolu olduğu için sığmadım. Sonra o polisin durdurduğu sivil bir araçla hastaneye götürüldüm. Acilde 18 saat ameliyat sırası bekledim ve ertesi gün ameliyat olabildim. 15 santimetre boşluk yoktu acilde, her yer yaralı, ölüydü” diye konuştu.
'BİZ KAZANDIK'
Parlak, “Benim en çok üzüldüğüm konu ise bizim elimizde bayraklar olmasına rağmen ateş açtılar. Bu insanlar size ne yaptı? Bu neyin öfkesiydi? Bayrak tutan bir ele ateş ediyorsunuz. Bizim askerimizin üniformasını giydiniz. Bu olayları niye yaptınız? Hiçbir şekilde ikaz uyarı yapmadan ateş açtılar. Bir anda, sorgusuz sualsiz üzerime ateş açtılar. Onlar bize tanklarla, tüfeklerle, uçaklarla ve en ağır silahlarla geldiler. Bize darbe yapmaya çalıştılar ama asıl darbeyi biz onlara yaptık. Bedenlerimizi ortaya koyduk. Biz karşılığımızı bedenlerimizle verdik ve elhamdülillah biz kazandık" dedi.