Kontrolsüz ilaç kullanımı uyarısı

Trabzon Fatih Devlet Hastanesi Nefroloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Dede Şit, özellikle uzun süre kontrolsüz olarak kullanılan ağrı kesicilerin kronik böbrek yetmezliğine neden olabileceğini belirterek doktor kontrolü olmadan ilaç alınmaması tavsi

Trabzon Fatih Devlet Hastanesi Nefroloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Dede Şit, özellikle uzun süre kontrolsüz olarak kullanılan ağrı kesicilerin kronik böbrek yetmezliğine neden olabileceğini belirterek doktor kontrolü olmadan ilaç alınmaması tavsiyesinde bulundu.

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kronik böbrek hastalığı ve bunun son evresi böbrek yetmezliği hastalığına yakalanan çok sayıda insan bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Dede Şit, günümüzde nüfusun yaklaşık yüzde 10'unu etkilen diyabet ile yaklaşık yüzde 25'ini etkileyen hipertansiyon hastalıklarının en önemli komplikasyonlarını böbrekler üzerinde gösterdiklerini söyledi.

Kronik böbrek hastalığı ve bu hastalığın son evresi olan böbrek yetmezliğinin önlenebilir iki nedeninin şeker hastalığı ve hipertansiyon olduğuna işaret eden Doç. Dr. Şit, “Dünyada olduğu gibi ülkemiz ve bölgemizde de hastalarımızın çok büyük bölümünü, kronik böbrek hastaları ve bu hastalığın son evresi olan böbrek yetmezliği hastaları oluşturmaktadır. Bu hastalığın en yaygın ve önlenebilir iki nedeni ise Diabeten Mellius (Şeker Hastalığı) ve hipertansiyondur. Diyabetin ilk tanısı konulduğundan itibaren düzenli olarak kontrol edilmesi ve tedavi edilmesi, ileride oluşabilecek diyabetik nefropatinin önlenmesi açısından çok önemlidir. Benzer şekilde diyabetik hastalarla birlikte veya onlardan bağımsız bir şekilde teşhis edilen hipertansiyonun kontrolü de kronik böbrek yetmezliği gelişimi süreçlerini etkileyecektir” dedi.

DOKTOR KONTROLÜ DIŞINDA BİLİNÇSİZ İLAÇ TÜKETİMİNDEN UZAK DURULMALI

Kontrolsüz olarak kullanılan ağrı kesicilerin de böbreklerde rahatsızlıklara yol açabilen önemli sebeplerden birisi olduğunu dikkat çeken Doç. Dr. Şit, doktor kontrolü olmadan ilaç alınmamasını tavsiye ederek şunları söyledi:
“Uzun dönemli ve kontrolsüz ağrı kesici kullanımı farkına varılmadan kronik böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir. Günümüzde tanı ve tedavi imkanlarının gelişmiş olması bir takım sıkıntıları beraberinde getirmiştir. Özellikle ilaçlı çekilen grafiklerde kullanılan kontrast maddeler böbrek üzerine toksit etkiye sahiptir. Doktor kontrolü olmadan antibiyotik ve diğer ilaçların kullanımı da böbrek problemlerine neden olabilir. Bu ilaçların kullanılmaması veya kullanılırken bilinçli şekilde önlem alınarak kullanılması, böbrek hastalıklarını azaltabilecektir. Ayrıca sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları, vezikoüreteral reflü, herhangi bir nedenle meydana gelen idrarda protein varlığı, polikistik böbrek hastalığı gibi hastalıklar da zamanında teşhis edilerek tedavi edildiğinde ileride oluşabilecek yaşamsal komplikasyonlar önlenebilir veya geciktirilebilir.”

Böbrek hastalığının oluşumunu etkileyecek özel bir diyet veya beslenme şeklinin olmadığını dile getiren Doç. Dr. Şit, böbreklerde bir rahatsızlığın ortaya çıkması durumunda beslenmede de bir takım düzenlemelerin yapılabileceğini söyledi.

TÜRKİYE'DE İNSANLAR ÖNERİLEN ÖLÇÜLERİN ÇOK ÜZERİNDE TUZ TÜKETİYOR

Türkiye'de tuz tüketiminin Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) önerdiği ölçülerin çok üzerinde olduğuna işaret eden Doç. Dr. Dede Şit, tüketilen tuz miktarını azaltmanın duyarlı olsun ya da olmasın böbrekler açısından birçok faydasının bulunduğunu ifade etti.

Tüketilen su miktarının da böbrek sağlığı açısından önemini vurgulayan Doç. Dr. Şit, “Su tüketimi ile böbrek hastalıklarının ilişkisi yıllardır tartışılagelen bir konudur. Bazı durumlarda belirli ölçülerde su tüketmek böbrek hastalığının oluşumunun engellenmesi açısından faydalı olabilir. Örneğin kompanze dönem kronik böbrek yetmezliği, taş hastalığı, ürik asit nefropatisi gibi durumlarda aşırıya kaçmayacak düzeyde su alımı yararlı olabilir. Buna mukabil artık hiç idrar çıkaramayan veya çok az çıkaran son dönem böbrek yetmezliği diyaliz hastaları için de belirli ölçüleri aşan su tüketiminin sakıncaları olmaktadır” diye konuştu.

Türkiye'de halen 40 bine yakın diyaliz hastasının bulunduğunu ve bunların yaklaşık yarısından fazlasını organ nakline uygun hastaların oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Şit, bu hastaların organ beklediklerini dile getirerek organ bağışı konusunda toplumun daha bilinçli hareket etmesinin önemine işaret etti.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölgesel Haberleri