Özellikle yaz dönemlerinde köylerine giden vatandaşlar buradaki tarihi evlerine giderek zaman geçiriyorlar. Zaman buldukça köylerindeki eve giderek anılarını tazelediğini belirten Cengiz Kon, “Evlerimizi zamanında dedelerimiz, babalarımız yapmışlar ve o zamanki teknolojiye göre dizayn edilmiş. Yeni beton evlerden kat kat daha konforlu ve bana göre çok rahat. Her köye geldiğimizde tarihimizi yaşıyoruz ve duygulanıyoruz. Evlerin ısıtılmasında sac sobalardan ve kuzinelerden de faydalanılıyor ise de o zamanlar her evde soba mevcut değildi. Öyle zannediyorum ki sac sobaların geçmişi de öyle pek fazla eskilere dayanmıyordu. Gaz yağının bulunmadığı yer ve zamanlarda evler ocaklarda yakılan ateş ve çıra ışıklarıyla aydınlatılmaktaydı. Bu evler hem dış görünüşleri itibariyle hem de içlerinde oturulurken insana dünyada değil de sanki tarihin tozlu yaprakları arasında yaşıyormuşluk hissini verirdi. Her evin bahçesinde bulunan serenderlerde erzaklarımızı saklıyorduk ve orada güvenli bir şekilde duruyordu” dedi.