Kurban Bayramı'na sayılı günler kala, Trabzon'a doğudan gelerek kurban satışı yapan besiciler, hayvanlarla aynı çadır içerisinde yaşamaya çalışıyor.
Trabzon Belediyesince Değirmendere Mahallesi'nde yaklaşık 300 çadırın kurulduğu kurbanlık pazarında, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Ağrı ve Kars'tan gelen çok sayıda besici, kurbanlıklarını satıyor.
Kamyonlarına yükledikleri büyük ve küçükbaş kurbanlıklarla yüzlerce kilometre kat ederek satış yapacakları kurbanlık pazarına gelen besiciler, hayvanlarının bir an önce satılması umuduyla, tahta direklerin üzerine kurulan naylon çadırlar içerisinde yaşıyorlar. Pazarda kurulan geçici çadır lokantalarda yemeklerini yiyen, kendi çadırlarında ise seyyar tüplerle çaylarını demleyen kimi besiciler, gazlı ve kömürlü sobalarla ısınmaya çalışıyor.
Erzurum'un Horasan ilçesinden gelerek çadır kuran Remzi Kılıç, zor koşullar altına çalışmalarına rağmen kurbanlık satışlarının geçen seneye oranla daha düşük olduğunu söyledi.
Kılıç, yağışın kendilerini zorladığını belirterek, ''Yaklaşık 5 gündür buradayız ve bir tane bile kurbanlık satamadık. Hayvanlarımızdan ayrılarak başka bir yere gidemiyoruz. Burada yaşamaya çalışıyoruz. Ancak yağmur yağışı bizleri zor durumda bırakıyor'' dedi.
Altı yıldır Bayburt'ta besicilik yapan 23 yaşındaki Nuri Batmaz ise kurdukları çadırda 30 adet büyükbaş hayvan ile yaşamanın sıkıntılı olduğunu söyledi.
Tahta parçalarını birleştirerek ranza şeklindeki yataklarda sağlıksız şekilde uyuduklarını ifade eden Batmaz, tek isteklerinin bayram öncesi kurbanlıklarını satarak evlerine mutlu bir şekilde dönmek olduğunu söyledi.
-''OTELE GİDİP KALACAK DURUMUMUZ YOK''-
Gümüşhane'nin Kelkit ilçesinden gelen Bedrettin Güney de, ''Havanın soğuk olması elbette bizi etkiliyor. Ancak ahırın içerisindeki sıcaklık yetiyor. Çünkü maddi olarak bir otele gidip de kalacak durumumuz yok. Zaten hayvanların da başında durmamız gerekiyor'' dedi.
Erzurum'dan getirdiği 40 adet büyükbaş hayvanı satabilmek için kurbanlık pazarına gelen Dursun Akyürek, yaşadıklarını ''ızdırap ve çile'' olarak yorumluyor.
Son 2 yıldır Trabzon'daki kurbanlık pazarında satış yaptığını anlatan Akyürek, ''Yaşadığımız çileyi bizim çektiğimiz kadar, insanlar da görüyor. Bu hayvanları satmak için getirdik ama biz ne zenginiz, ne de ağayız. Yani çile içerisinde yaşayan insanlarız'' dedi.
İnsanların kurbanlık alımında yaptıkları pazarlıktan rahatsız olduklarını vurgulayan Akyürek, şöyle devam etti:
''Vatandaş bugün kasaba giderek etin kilosunu 20 liradan alıyor. Ama buraya gelerek bizden 9 liradan almaya çalışıyor. Bu insanlık mıdır, sormak istiyorum. Geçen sene büyükbaş hayvanı bin 500 liraya veriyorduk, bu sene bin 800 liraya mal oldu. Bunun zaten 800 lira da masrafı var. Yani 2 bin 600 liraya geliyor. İnsanlara '3 bin lira' dediğimiz zaman kaçıyorlar. Bundan biz 200 ya da 400 lira ekmek yemediğimiz zaman ne kazanacağız? Bizim çektiğimiz çile çekilecek gibi değil. Sıcak evimiz dururken ben buraya neden geldim?''
Hayvanlarla birlikte aynı çadırda yaşamaya mecbur kaldıklarını ifade eden Akyürek, ''Bugün bir otele gitsek 50 lira vermek zorundayız. Zaten şu ana kadar hiçbir hayvan satamadık. Hayvancılık konusunda devlet büyüklerimizin yardımlarını bekliyoruz. Üretim konusunda destek bekliyor, ülkemize ithal hayvan sokulmasını istemiyoruz'' dedi.
-''HALK SAĞLIĞI AÇISINDAN UYGUN DEĞİL''-
Satıcıların hayvanlarla birlikte yaşamasının sağlık açısından uygun olmadığına dikkati çeken Trabzon Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Veteriner Hekim Sebahattin Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
''Esasen bunu gönül arzu etmiyor. Ancak imkansızlıklar içerisinde bu zamana kadar hoşgörüyle karşılanmış ama doğru değil. Çoğu satıcının dışardan gelmesi nedeniyle bu durum mecburiyet gibi görülüyor. Ancak halk sağlığı açısından uygun değil. Çünkü bu insanlar hayvanların çıkardığı artıklarla birlikte aynı havayı teneffüs ediyor. Dolaylı olarak hem şekil, hem de sağlık açısından hoş bir manzara değil.''