1969 yılında Gümüşhane Sanat Okulundan mezun olan ve o dönem Kelkit ilçesinde ayakkabı fabrikası açılacağına dair söylentiler üzere ailesi tarafından 1977 yılında Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Dericilik Araştırma ve Eğitim Enstitüsüne gönderilen Ahmet Saygılı, 1978 yılında eğitim enstitüsünün ‘kundura teknolojisi’ bölümünden mezun oldu. Sertifikasını aldıktan sonra Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde ayakkabı fabrikalarında çalışan Saygılı, 2005 yılında emekli olarak geldiği Kelkit ilçesinde Osman Telli’ye ait 65 yıllık ayakkabıcı dükkanını devraldı. Devraldığı dükkanın nostaljik yapısını bozmayan Ahmet Saygılı, ayakkabıcılığın mekteplisi olduğunu ve sağlığı el verdikçe sürdüreceğini söyledi.
“Makineler dışında hiçbir değişiklik yapmadık nostaljik havasını korusun diye”
Ayakkabıcılık Eğitim Enstitüsünde eğitim aldıktan sonra ayakkabı fabrikalarında çalışan Ahmet Saygılı, “1969 yılı Gümüşhane Sanat Okulu mezunuyum. İstanbul Beykoz Ayakkabı Fabrikasına teknisyen olmak için gittim. burada belirli süreçlerin ardından Ayakkabıcılık Eğitim Enstitüsü denilen okula gittim. Burada 1 buçuk yol boyunca ayakkabıcılık ve dericilik üzerine eğitim gördüm. Eğitimden sonra aldığım sertifikayla Beykoz Ayakkabı Fabrikasına tekrar döndüm. Eğitimlerden sonra Tercan Ayakkabı Fabrikasında görevlendirildi. Ben ayakkabıcılığın okulunu okudum. Benim okuduğum okulun güçlü bir eğitici kadrosu vardı. Dericilik ve ayakkabı imalatı üzerine güçlü bir eğitim aldık. Ayakkabı fabrikalarındaki çalışmaların ardından emekli oldum ve Kelkit’e döndüm ve ayakkabı dükkanı açtım. Bu dükkan 65 yıllık, burada ayakkabıcılık yapan Osman Telli isimli bir amcanın yeri. O belirli süre çalıştırdı burayı 2005 yılında ben devraldım. Buradaki makinelerin hepsini ben aldım. Makineler dışında hiçbir değişiklik yapmadık nostaljik havasını korusun diye” dedi.
“Ben ayakkabıcılığın okulunu okudum, mektepliyim”
Ayakkabıcılığın eskisi gibi revaçta olmadığını anlatan Ahmet Saygılı, “Ayakkabıcılık eskisi gibi revaçta bir meslek değil. Sadece geçinmek üzerine yapılan bir meslek. Uzun yıllardır buradayım kimse çocuğunu getirip de çırak yetiştir demedi. Bizim zamanımızda bu işin okulu vardı. Ben okuldan mezun oldum. Şimdi okul yok çırak yetişmiyor. Çıraklar olmaza bu işi bizden sonra kim yapacak. Ben ömrümün yettiği kadar, gücümün yettiği kadar mesleğimi sürdürmeyi düşünüyorum. Ailem beni o dönem Kelkit’te ayakkabı fabrikası açılacak söylentisi üzerine ayakkabıcılık okuluna gönderdi. Ayakkabıcılık mesleği bir hastalık, o işe girdin mi çıkamıyorsun. Adamın eski bir ayakkabısını kullanılır hale getirince o size bir zevk veriyor, haz duyuyorsunuz. Ben ayakkabıcılığın okulunu okudum, mektepliyim. Sertifikamı da İngiliz bir profesörden aldım” diye konuştu.