Son yıllarda diyalize giren hastaların hızla arttığı Ordu’da, beyin ölümü gerçekleşen hastaların ancak üçte birinin organlarının bağışlandığı ortaya çıktı.
Ordu Sağlık Müdürlüğünden edinilen istatistiki bilgilere göre, Ordu’da 2011 yılında 11 beyin ölümü gerçekleşirken sadece 1 hastanın organlarının bağışlanırken günümüze kadar değişen bir durum gözlenmedi. 2017 yılında 28 beyin ölümü gerçekleşirken 8 hastanın organları bağışlanırken 2018 yılı Ocak-Nisan döneminde ise 8 beyin ölümüne karşılık 4 hastanın organları bağışlandı. Bu durumda 2017 ve 2018 yılı arasındaki 16 ayda 36 beyin ölümü gerçekleşirken sadece 12’sinin organları bağışlandı.
Organı bağışlanan hastadan alınan organlar ortalama 4-6 arasında kişiye yeni bir hayat sağlıyor. Beyin ölümü gerçekleşip organları bağışlanan hastalardan böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, ince bağırsak ve kornea alınıyor. Organ bağışı yapılan hastalardan daha çok böbrek ve karaciğer alınırken, organ alınan merkez nakil merkezine yakın ise diğer organlarda alınabiliyor.
Ordu’daki sonuçlara bakıldığında 16 ayda 12 organ bağışından ortalama 36 kişi hayata yeniden tutunurken, tüm beyin ölümü gerçekleşen hastaların organları bağışlansaydı bu sayı 144 ile 180 arasında gerçekleşecekti.
“Dinimiz organ nakline izin vermektedir”
Dr. Mithat Yağlı, beyin ölümü gerçekleşen hastaya rağmen ailesinin organ bağışına sıcak bakmamasının sebeplerinin iki şekilde değerlendirilebileceğini söyledi. Dr. Mithat Yağlı, “Birinci sebep dini konudadır. Beyin ölümü gerçekleşen hastanın ailesi daha çok dini sebeplerden dolayı organ bağışına sıcak bakmıyor. Halbuki dinimiz, ‘Bir organı kurtarmak, hayatı kurtarmak gibi zaruridir’ buyurur. Dolayısıyla organ bağışının dini yönden sakıncası yoktur. Büyük dinlerin çoğu organ bağışını onaylamakta ve desteklemektedir. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 3.3.1980 tarih ve 396/13 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Yine Kuran-ı Kerim'de Maide Süresi 32. Ayetinde ‘Kim bir insana hayat verirse onun tüm insanlara hayat vermişçesine sevap kazanacağı’ buyurulmaktadır” dedi.
“Organ Nakli Koordinatörlüğü ‘angarya’ değildir”
Diğer bir başka sebebin ise hastanelerdeki ‘Organ ve Doku Nakli Koordinatörlüğü’nün ‘angarya’ olarak görülmesinden kaynaklandığını dile getiren Dr. Mithat Yağlı şöyle konuştu: “Beyin ölümü tespiti çok önemlidir. Hastanelerde beyin ölümü gerçekleşip sonra vefat edenler var. Organ ve Doku Nakli Koordinatörleri burada devreye girmelidir. Ancak bakıldığında hastanelerde Organ ve Doku Nakli Koordinatörlüğü ‘angarya’ olarak görülmekte, ‘ek görev’ olarak tanımlanmaktadır. Oysa Organ ve Doku Nakli Koordinatörü olan arkadaşlar ikinci bir görevle görevlendirilmemeli, görevi tamamen beyin ölümü tespiti ve ailelerle görüşüp bağışa yönlendirmek olmalı, organ bağışı konularında basın, yayın, reklam, toplantı, seminer gibi yoğun bir tempo göstermelidir. Bakıldığında ‘olsa da olur olmasa da’ görüşü hakim. Çünkü ‘beyin ölümünü niye tespit edemedin’ diye sorgulama mekanizması yok.”