Ordu’nun en yaşlı kadını olan 115 yaşındaki Zekiye Çakır, 200 torunu ile torunun torununu gördüğünü söyledi.
Ordu’nun Çaybaşı ilçesi Köklük köyünde yaşayan 115 yaşındaki Zekiye Çakır, bir asrı tamamlayıp ikinci asırdan 15 yılı da geride bıraktı. Hicri takvime göre 1329 doğumlu olan Zekiye Çakır’ın nüfus cüzdanına göre yaşı 100 olarak yazılmış olsa da oğulları nüfusa 15 yaşında yazıldığını ve annelerinin şu anda 115 yaşında olduğunu belirtti. Hayatta kalan 4 çocuğundan 100 torun, 100’de torundan torun sahibi olan Zekiye nine, bütün ihtiyaçlarını ilerleyen yaşına rağmen kendisi görmesine ve çalışarak ailesine destek olmasına rağmen son 7 aydır rahatsızlığı nedeniyle yatağa düştü.
Zekiye ninenin oğlu Selahattin Çakır, “Devletten Allah razı olsun, hasta maaşı verdiler. Bu zamana kadar böyle baktım, böyle getirdik, bakıyoruz. 7 ay öncesine kadar annemin sağlığı iyiydi. Yaylacılıkla geçen uzun yılları vardı, 28 yıl öncesine kadar yaylalarda geçti hayatı. Babamla annemin arası çok iyiydi, koyun güderler, birlikte bahçeye, yaylaya giderlerdi. Babamın 1985 yılında vefatından sonra yanımızda kalmaya başladı. Yoğurt, kaymak gibi doğal köy ürünlerini yiyerek bugüne kadar yaşadığını düşünüyoruz. Hasta olmadan önce her şeyi yer, kendine bakardı. O zamanlar çarşıdan ekmek alma yoktu, buğday ekmeği, mısır çorbası, o zaman devir öyleydi, her şey hormonsuzdu” dedi.
Zekiye Çakır’ın gelini Hatun Çakır ise, “Şimdi her şey hazır geliyor, eskiden biz dokurduk giysilerimizi derdi. Şimdi kadınlara ne var derdi, çamaşırı makine yıkıyor, ayranı elektrikli yayık yayıyor. Sizin gördüğünüz kadınlığı ben hiç beğenmiyorum derdi. Hem çocuklarını büyüttü, hem hayvanları bakıp besledi, hem tarlasını ekti. Böyle geçti ömrü annemin. 13 evladı ölmüş, çocukları doğduğunda hep bir yaşında iken ölürmüş. Sırtlarına bağlamaya kefen bulamazdım, çemberlere, yastık yüzlerine doladım gönderdim mezara yavrularımı, şimdi yaşama devirleri geldi ama bizim ömrümüz bitti derdi” diye konuştu.
Annesinin çalışmayı seven bir kadın olduğu için yıllardır hep çalışarak ayakta durduğunu söyleyen Hatun Çakır, “Gezmeyi sevmezdi, devamlı çalışırdı. Bu şekil ömrü geçmiş. Yaşlılık bindirdi yatağa düşürdü. Mide ve baş ağrısı oluyordu, doktora götürdük yapacakları bir şey olmadığını söylediler. Kayınvalidem 7 aya kadar kendi ihtiyaçlarını kendi görüyordu, 7 aydır hasta, yatağa bağlı yatıyor. Şimdi kendim yediriyor, bakıyorum” şeklinde konuştu.
Anne ve babasının yokluk, sıkıntı çektiğini, ormanları açarak bağ bahçe sahibi olduklarını, hayvan yaparak geçimlerini sağladıklarını ve bugünlere geldiklerini söyleyen 80 yaşındaki oğlu Ahmet Çakır da, “Annem 10 sene önceye kadar tarlalarda pancar v.s dikiyor, mısır kazıyor, fasulye topluyordu. 105 yaşında bu işleri yapabiliyordu, sağlığı çok iyiydi. Yaşı artık çok ilerledi, son zamanlarda çalışmayı bıraktı. Yaklaşık 3 aydır gözü görmüyor, kulağı zor işitiyor, ama sesli bağırarak söylediğinde yine de tanıyor. 115 yaşındaki insanda akıl kalır mı. Ben bile 80 yaşıma girdim, bazı şeyleri unutuyorum. Annem o kadar yaşadıklarını anlatırdı. Babamın bir koyundan çobancılık yaparak bugün ev olduklarını söylerdi” dedi.
5 kardeş olduklarını söyleyen Ahmet Çakır, bir kardeşinin vefat ettiğini, 4 kardeşin hayatta olduklarını belirtti.