Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi 11 Aralık 2018 tarihinde makamında şehit eden polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun yargılanmasına bugün başlandı.
Rize Ağır Ceza Mahkemesinde Ağır Ceza Başkanı Adem Amaç başkanlığındaki ilk duruşma sanık İsmail Hakkı Sarıcaoğlu ve avukatı Mehmet Şentürk, olayda yaralanan polis memuru Yiğitcan Köksal, Şehit Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin kardeşi Ertunç Verdi, avukatlar, tanıklar ve yakınları katıldı.
Mahkemede yeniden ifadesi alınan zanlı İsmail Sarıcaoğlu görev yaptığı Derepazarı ilçesinde bunaldığını ve il merkezindeki Bölge Trafik Şube Müdürlüğü emrinde çalışmak için uğraş verdiğini ancak bir türlü başarılı olamadığını anlattı. Sarıcaoğlu, "İlçedeki trafik olayları beni bunalttı ve uzun zaman sonra kendime Derepazarı’ndan gitme kararı aldım. Başka polis memurlarının yer değişikliği konularından haberim vardı. Başbakanlık'ta çalışan arkadaşımdan Bölge Trafiğe gitmek için yardım istedim, gerekli dilekçeleri verdim. Başkasının tayini çıkıyor bana olumsuz cevap geliyordu. Talepte bulunduğum yere 12 yeni kişinin alınacağını öğrendim. Ercan müdüre dilekçe vererek kendisi ile görüştüm siyasilerden yardım istedim. Bir gün büroda otururken ilden gelen bir yazıya arkadaşım kahkaha atarak güldü ve 'senin işin yine olmadı' dedi. Evraklara ve sisteme baktım bana olumsuz cevap gelmişti. Bu olanlar sonrasında dava açmaya karar verdim. Hukukçu tanıdıklarım ile görüştüm. Bana konuşarak belki işi çözebileceğimi söylediler. Ercan müdürün yanına gittim. Müdür beyin yanına gitmeden yine birisinin tayininin çıktığını öğrendim. Sinirlerim yine bozuldu. Bana 'sen zaten merkezde sayılırsın' dedi. Personel görüş gününü öğrenerek form doldurdum. Başka kişilerin tayinlerinin olduğunu bu süreçte öğrendim. Benim sürem 5 yıl, ben ise bulunduğum yerde 6,5 yıl çalıştım. Bir zaman sonra odaklanma sorunları yaşadım. Tüm diyaloglarım tekrar tekrar gözümün önüne geliyor hep aynı şeyleri düşünüyordum" dedi.
"Polis olarak kendi haklarımı savunamayacaksam başkasının haklarını nasıl savunacağım"
Olayın yaşandığı görüşme günü Rize İl Emniyet Müdürlüğü'ne gittiğini belirten Sarıcaoğlu "Girerken Emniyet Müdürü'nü sorup 'görüşmem var' diye ekledim. Beklediğim sırada içeride ne desem diye düşündüm. Herkes mutlu ben mutsuzmuşum gibi hissediyordum. Ercan müdür merdivenlerden bana doğru ‘Bekle seni görüştüreceğim’ dedi. Sonra beni korumaların olduğu bölüme çağırdı ve orada oturdum. Bana seslendiler. Özel kalem masasına gittim ve silahımı teslim ettim. Makamdan içeri girdiğimde müdür misafir koltuğunda oturuyordu. Ercan müdür de tam karşısında oturuyordu. Benimle hesap sorar gibi konuştu. 'Dilekçede belirttiğim gibi tayin istiyorum' dedim. 'Bana Oflu’sun ne güzel, Derepazarı’nda çalışıyorsun' dedi. 'Ben bu görevi yapabilirim bana şans verin' dedim. Ercan müdür 'Bu arkadaşa iyilik yapalım' dedi. 'Polis Okulu'ndan gelecekleri gündüze, bunu ise geceye verelim' dediler. Bir an ayağa kalktılar, bende kendimi ayağa kalkma zorunda hissettim. 'Seni İkizdere’ye verdim, çık dışarı' dedi. Kendi masasına gitti ve ben çıkmadım göz göze gedik. Diğer tayin olaylarını kendisine söyledim. Altuğ müdür Ercan müdüre sert bir şekilde baktı. 'Gündüz okula giden gece ne yapar' dedi. Ben de 'Ne yapar yani yatar mı?' dedim ve 'yine çık dışarı' dedi. Bana kapıya yaklaştığım sırada 'Sabahtan beri sizin hakkınızı savunuyorum' diye bağırdı. Bir anda döndüm onlara doğru gittim ve bağırmaya başladım. 'Ne hakkı?' diye sordum, tekrar 'dışarı çık' dedi. Kapıya yaklaştım. Yine arkamı dönerek Ercan müdüre ‘Polis olarak kendi haklarımı savunamayacaksam başkasının haklarımı nasıl savunacağım’ dedim” ifadelerini kullandı.
"Nasıl ateş ettiğimi hatırlamıyorum"
Daha sonra İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’yi nasıl şehit ettiğini hatırlamadığını ve bir anda elinde silah olduğunu fark ettiğini sözlerine ekleyen Sarıcaoğlu “O an bir boşluğa düştüm. Dışarı çıkışımı hatırlamıyorum. Makamdan çıkmak üzere olduğumu anladım, silahımı aldığımı hatırlamıyorum. Tekrar makama girdim sadece kısa bir an hatırlıyorum. 'Oğlum yapma, çoluk çocuklarımız var,' dediklerini duydum. Ben o ara uyanıyormuş gibi oldum. Elimde silahım olduğunu ve silah seslerini duydum. Ateş ettiğimi hatırlıyorum, 'Teslim ol' diyorlardı bana. Kimse ateş etmesin' diye bağırdım. Yiğit’i yerde gördüm, makamdan dışarı çıktığımı ve ellerim kelepçeli bir şekilde yerde yattığımı hatırlıyorum. 'Vurulmuş' diye bağırıyordu bir bayan. Ambulansla hastaneye gittiğimi hatırlıyorum” şekline konuştu.
"Mermimin bittiğini fark edince şarjör değiştirdim"
Hakimin kendisine "Psikolojik bir sorunun var mıydı?" sorusunu yanıtlayan Sarıcaoğlu “Olaydan önce psikolojik sorun yaşamadım, olaydan 4 gün önce dikkat dağınıklığı ve odaklanma sorunu yaşadım” dedi. Hakimin "Neden çift şarjör taşıyordun?" sorusuna ise Sarıcaoğlu “Kanun gereği her polis yedek şarjör taşır. Benim de yanımda vardı. Silah eğitimi aldığımız için. Mermimin bittiğini fark edince şarjör değiştirdim” şeklinde cevap verdi.
Kendi kendine SMS atatarak not aldığı tespit edilen zanlı Sarıcaoğlu’nun ‘Adaleti hükmetmenin cezası nedir’ şeklinde arama motorundan araştırma yaptığı da kayıtlara geçti. Hakimin bu konu ile ilgili zanlıya sorduğu soruda Sarıcaoğlu “Ercan müdür muhafazakar bir insandı, beraber namaz kılmışlığımız var. Tayinimi yapmazlarsa araştırmamın sonucunu ona söyleyip yüzüne vurmak istiyordum” ifadelerini kullandı. Ayrıca Sarıcaoğlu’nun telefonlarındaki notları arasında "Oyunu açık oynamaya ve sonuna kadar gitmeyi teyit ediyorum" cümlesinin de bulunduğu öğrenildi.
İki kulvarda mücadeleye çıktığını notları arasına ekleyen zanlı bu konuya karşılık ise “Hukuk ve zorbalıktan kastım gerekirse araya adamlar sokup onlarla tayin işimi çözeceğimi düşündüm. Zorbalıkta kimleri cezalandıracağını yaptığım görüşmeler sonrasında karar verecektim” dedi.
Zanlının zorbalık açıklaması üzerine Verdi'nin avukatı Sedat Özyurt, “Cezalandırmadan kastın ne?’ diye sordu. Zanlı ise bu soruya “Ercan müdür ile ilgili olumsuz bir düşüncem vardı. Emniyet müdürü ile bir olumsuz görüşmem daha önce olmamıştı” şeklinde cevap verdi.
Zanlının avukatı Mehmet Şentürk ise duruşmada “Makamdan çıktığında robot gibi olduğu kamera kayıtlarında görünüyor, hatta silahını ve telefonunu unuttun diye ona uyarıda bulunuyorlar. Kopmuş bir kişiye cımbızla sorulan sorular sağlıklı değildir. Bu kişinin uzmanlar tarafından bakılması gerekir. Psikolojik kopmalar yaşanmıştır. Soruşturma sağlıksız yürütülmüştür” görüşünü savundu.
Emniyet müdürünün koruma polisine "Canlı yayın yapıyorum beni vurma" demiş
Yaralanan polis memuru Yiğitcan Köksal ise ifadesinde Şehit İl Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin o gün şoförlüğünü yaptığını ifade ederek “Bizdeki programda görüşle ilgili bir bilgi yoktu. Koruma odasında oturduğum sırada içeride yere düşen bir şey gibi ses duydum. Ses makam odasından geldiği için içeriye doğru koştum ve özel kalem odasına girdim. Birisi 'vuruldu' diye bağırdı. Silahımı çektiğim anda özel kalem müdürü bana ‘Müdürü vurdu vur şunu’ dedi. Makam kapısına yöneldim, sanık beni eliyle makama doğru itti. Silahını bana doğru doğrulttu. O an vurulduğumu anladım. Sonra ben de ona ateş ettim. İlk kimin ateş ettiğini hatırlamıyorum. Sekreter odasında yerde bağırarak yardım istedim. Şahıs o sırada dışarıya çıktı, elinde silah vardı. Tekrar bir el daha ateş ettim ona. Bana ‘Canlı yayın yapıyorum beni vurma’ diye seslendi. O sırada silahı bırakarak kapıdan çıktı. Ben de yardım için koridorda sürünmeye başladım” dedi.
Şehit Emniyet Müdürü Altuğ Verdi’nin kardeşi Ertunç Verdi ise “Ben olayı görmedim sadece işittim. Cezalandırılmasını işitiyorum” şeklinde görüş belirtti.