TÜRK Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Bilal Eser, Türkiye'de misyonerlik faaliyeti yürütenlerin sayısının onbinleri geçtiğini ileri sürerek, Trabzon'un hedef seçildiğini söyledi.
Eser, Çünkü Kardeniz'e bugüne kadar hiçbir bölücü unsur giremedi. Din adı altında misyonerlik faaliyetleri için gemilerle Trabzon'a geldiler. Ama Trabzon'un yiğit insanları o gemiyi limana sokmadı ve geldikleri gibi gittiler dedi.
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Bilal Eser, Türkiye de misyonerlik faaliyetlerinin hızla arttığını belirterek, "ABD ve AB nin ülkemize gönderdiği misyoner sayısı 10 binlerle ifade edilebiliyor. Peygamberler şehri Şanlıurfa ya bile girdiler" dedi.
Diyanet Vakıf-Sen Ordu Şubesi 2. Olağan Genel Kurulu na katılarak bir konuşma yapan Bilal Eser, dış güçlerin Türkiye üzerindeki emellerinin bitmediğini, aksine arttığına işaret etti. Bu emelleri gerçekleştirmek için dış güçlerin misyonerlik faaliyetlerine hız verdiğini kaydeden Eser, "Bütün bu çalışmalar din eğitimi altında yapılıyor. Yıllardır bu ülke üzerinde oynanan oyunlar halen devam ediyor. Avrupa Birliği ne girme sevdası yüzünden yine ülkemizi içinden kemiren misyonerlik faaliyetleri özellikle son
3 yılda hız kazandı. ABD ve AB nin ülkemize gönderdiği misyoner sayısını on birlerle ifade etmeye başladık" diye konuştu.
Eser, misyonerlerin öncelikli hedeflerinin gençler olduğuna da işaret ederek, "Geçlerimiz bu konuda savunmasız. Gençlerimize İncil içinde dolar dağıtıyorlar. Peygamberler kenti dediğimiz Şanlıurfa ya bile girdiler. Ülkemizde yabancı dil eğitimi altında misyonerlik ocakları, apartman altı kiliseler var" şeklinde konuştu.
"KARADENİZ E DİKKAT"
Karadeniz Bölgesi ndeki misyonerlik faaliyetlerine de dikkat çeken Eser, şöyle konuştu:
"Bu tür oyunlar ve entrikalar Karadeniz Bölgesi üzerinde yoğunlaştı; hedef olarak ilk önce Trabzon seçildi. Çünkü Karadeniz e hiçbir bölücü unsur giremedi. Din adı altında misyonerlik faaliyetleri yapmaya başladılar. Milletin dini duygu duygularıyla oynamak üzere en tehlikeli yolu seçtiler. Trabzon un yiğit insanları, yiğit gençleri o gemiyi limana sokmadı ve geldikleri gibi gittiler. Papaz Santoro olayından sonra yüz binlerce insan Biz Hıristiyan ız deme cesaretini gösterdi. Yine Hrant Dink olayından sonra 150 bin kişi Ermeni yiz diyebilmiştir. İki haftada 30 a yakın şehit verdik. Ocaklar yandı, peki biz Hıristiyan ız, Ermeni yiz diyen sözde Müslümanların hiç vicdanı sızlamadı mı? Biz halen bu durumda o şehitlerimizin hatıra onlardan Türk üz demelerini bekliyoruz."
Misyonerlik faaliyetlerinin hızla arttığı bir ortamda ruhban okullarının açılmasına karar verildiğini hatırlatan Eser, imam-hatip okullarının ise kapatıldığını belirtti. Eser, "2 bin Rum vatandaşı için ruhban okulu açılması için gayret ve özentiler var. Bir yanda ise imam-hatip liseleri kapatılıyor. Son yıllarda kapatılan imam-hatip liselerin sayısı 50 yi geçti. Milli ve manevi konularda kimse bizim sesimizi kısmaya kalkmasın. 2 bin Rum vatandaşı için ruhban okulu açarsan, o zaman 80 bin ermeni vatandaşı da üniversite açma hakkına sahip olur" dedi.
Eser, son dönemde din ve ahlak kültürü derslerinin seçmeli ders olarak okutulması isteğine de karşı çıkarak, "Burası yüzde 99 u Müslüman olan bir ülkedir. Burada din dersi seçmeli olamaz" ifadelerini kullandı.