Trabzon Vali yardımcısı Vural Demirtaş'ın derlediği 'Hayatın İçinden 303 Fıkra' adlı kitapta öğretmenlerle ilgili 'Biz adamı böyle yaparız' başlıklı fıkra, öğretmenlerin tepkisini çekti.
Vali Vekili Demirtaş, bunun üzerine bir açıklama yaptı.
Trabzon kamuoyu bu müstehcen fıkradan dolayı bir özür beklerken, Demirtaş, bırakın özrü, daha da ileri giderek, 2 yıl önce yazdığım fıkra neden gündeme geliyor, gazetecileri kastederek, Şimdi mi uyandılar. Bu fıkradır, müstehcenlik aramamak lazım. Bu fıkrayı beğenen beğenir, herkes beğenmek zorunda değildir dedi.
Demirtaş'ın özrü kabahatinden beter derler ya, aynen öyle. Sayın Demirtaş'a bu açıklamasını kesinlikle yakıştıramadık. Ortada bir müstehcen fıkra var ve bu fıkra Trabzon insanına mal edilmiştir. Bu fıkrayı da derleyen bu şehrin en tepe noktasında Vali yardımcısı Demirtaş kaleme almıştır.
Bu müstehcen fıkraya tepki gösterilmemesi hayretle karşılandı. Trabzon insanı nereye yetişsin ki, Rusya konsolosu Trabzon insanını tacizci ilan etti. Bunu fırsat bilen Ulusal gazetelerde hemen bu haberi manşetlerine taşıdı. Hele bu taciz, fuhuş olayı tartışılırken, Vali Vekili Demirtaş'ın fıkrası ise şimdi de bunun sırası mı. Trabzon insanına bu kadar haksızlık yapılmaz ki, Trabzon insanının vizyonunu dışarda daha iyi temsil etmesi gereken makama bunu hiç ama hiç yakıştıramadık.
Eğitim-Sen Trabzon Şube Başkanı Recep Gülay, öğretmenlik mesleğinin bu fıkra ile aşağılandığını belirterek olayı yargıya taşıyacaklarını söyledi.
Burada Gülay'ı açık yüreklilikle, bu müstehcen fıkraya tepki gösterdiği için tebrik ediyoruz. Trabzon sahipsiz değildir. Bu karalamaları, bu çirkin yakıştırmaları hiç hak etmiyor. Hele bu fıkrayı derleyen valilik vekili makamında oturan kişiye ise hiç yakıştıramadık. Trabzon böyle nahoş olaylarla gündeme gelmemeli. Bu tür çirkin yakıştırmalar insanımızı ve şehrimizi yaralar.Trabzon insanı sizlerden bir özür bekliyor. Umarım en kısa zamanda bu yanlıştan dönülür.
Demirtaş'ın, istemeyerekte olsa müstehcen fıkrasını tekrar yayınlamak zorunda kalıyoruz.
İşte o müstehcen fıkra:
Öğretmen köye tayin olmuş..Köyün yolunu tutmuş
Kravatı, kostümü, fötr şapkası, her şey tamam..Ama, ne ki,bekar..Gel zaman, git zaman
Bakmış olacak gibi değil..Bekarlık canına tak etmeye başlamış.Yavaş yavaş aranmağa koyulmuş. Sağa-sola, sonra öğrencilere, Sonunda sınıfta, genç birisi bir kızı gözüne kestirmiş. Bir gün ders bitiminde, allem etmiş, kalem etmiş, kızı sınıfta bıraktırmış.Ve ne yapıp,edip kürsünün oraya..Ama fötr var, pantolan var, kravat var..Kızı yere yatırmasıyla, fötrü kürsünün üstüne. Pantolonu da fora aşağıya..Öğretmenin gözü dönmüş vaziyette. Ama tam o sırada kızın babası gelmiş. Bakmış ki, ders-mers hak getire..Kürsünün ardında kızı yerde, üstünde ceket gömlek kravat altı ise çırılçıplak bir hoca,öğretmen hemen doğrulmuş..Başına fötrü geçirmiş ve bağırmaya başlamış Sabah erken gel dedim,gelmedi. Yerleri süpür dedim, süpürmedi.. Dersini çalış dedim-çalışmadı. Biz adamı böyle yaparız, Mehmet ağa..