Trabzon'da bankacılık toplantısı

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, finansal kiralama (leasing) sektöründe KDV'nin yüzde 18'e çıkartılmasının çok sürpriz bir gelişme olduğunu belirterek, bu durumun leasing sektörünü olumsuz yönde etkileyeceğ

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, finansal kiralama (leasing) sektöründe KDV'nin yüzde 18'e çıkartılmasının çok sürpriz bir gelişme olduğunu belirterek, bu durumun leasing sektörünü olumsuz yönde etkileyeceğini söyledi.

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) ile Türkiye İş Bankası A.Ş. tarafından düzenlenen ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince'nin konuşmacı olarak katıldığı 'Türk Bankacılığının Dünü, Bugünü, Yarını ve Banka-Özel Sektör İlişkileri' başlıklı konferans, TTSO Toplantı Salonu'nda yapıldı. Özince, salonunu dolduran çok sayıda dinleyiciye Türk bankacılık sektörü, yabancı sermaye ve ülke ekonomisiyle ilgili bilgiler verdi, kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı.

Konuşmasının başında Türk bankacılık sektörü ve İş Bankası'nın tarihsel gelişimini anlatan Özince, daha sonra Türkiye finans piyasasının dünyadaki yeri hakkında mali tablolar eşliğinde kıyaslamalı olarak bilgiler verdi. Bankaların da dahil olduğu ekonomideki bütün sektörlerin birbiriyle yakından ilişkili olduğunu dile getiren Özince, bir veya birkaç sektörde yaşanan olumlu ya da olumsuz gelişmelerin diğer sektörleri de etkilediğini kaydetti. 2001 yılında yaşanan ekonomik krizin bankalardan kaynaklandığı
düşüncesinin tam olarak doğru olmadığını vurgulayan Özince, "Türkiye'de ekonomik kriz, hükümetinin uyguladığı ekonomik programın çökmesinden kaynaklandı. Çöken de devlet maliyesinden kur rejimine kadar sürdürülen IMF destekli ekonomi programıydı.

 Bu program çökünce, bankacılık sistemindeki bütün çürük çarıklar da onunla beraber çöktü. Bu krizler 50 milyar dolara mal oldu. Eğer cumhuriyetin ilk yıllarında köklü bankacılık müesseseleri kurabilseydik bu krizleri yaşamazdık. Türkiye'nin finans krizleri yaşamasıkader değildir. Bunun için de para işiyle uğraşanların ve işlerinin şeffaf olması lazım. Şeffaf olmayan finansal ilişkilerden uzak durmamız gerekir. Kayıt dışı finansal ilişkilerden uzak duralım. Kayıt dışılığın maalesef ülkenin finans sektöründe hala ciddi bir yeri var. Bankacılık ciddi iş. Devletin verdiği lisansla, okul, hastane gibi yapılan bir iş. Herkes tarafından yapılmamalı" diye konuştu.

Türk bankacılık sektörünün ekonominin mevcut büyüklüğü ve yapısına göre küçük olduğunu ve bu yüzden yabancı yatırımcıyı cezbettiğini belirten Özince, Türk bankacılık sektörünün büyüklüğünün yıl sonu itibarıyla 390 milyar dolar olduğunu ifade etti. Bu rakamın GSMH'nin yüzde 85-90'ı oranında bulunduğuna işaret eden Ersin Özince, dünyanın birçok ülkesinde bankacılık aktiflerinin ülke GSMH'nin birkaç katı seviyesinde olduğuna dikkat çekti. Türkiye'de ekonominin durumuna göre bankacılık sektörünün küçük
olmasının yabancı yatırımcıyı çektiğini kaydeden Özince, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de bankacılığın büyüme gücü ve potansiyeli var. Yabancı banka gelmiş. Hoş gelmiş, sefa gelmiş. Hele sermaye getirerek gelmişse kimsenin itirazı olmamalı. Ama mutlaka politikalarını Türk ekonomisinin beklentileri ve yararı doğrultusunda ortaya koyması lazım. Bunu belirleyecek olan da biziz. İğneyi başkalarına batırırken çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Yabancı bankalardan şikayet ediyoruz ama varlıklı kişilerimiz mevduatının bir bölümünü yurtdışında tutmayı, daha avantajlı diye yurtdışından
kredi kullanmayı tercih edebiliyor. Bunu şikayet diye söylemiyorum ama finans sektörü global şekil aldı ve bundan Türkiye'nin kendisini esirgemesine imkan yok."

"YABANCI SERMAYEYE KARŞI DEĞİLİM AMA GÖNLÜM ULUSAL SERMAYEDEN YANA"

Türkiye bankacılık sektörüne tahminlerin ötesinde, ciddi manada yabancı sermaye girişinin olduğunu ve ülkede istikrarın devam etmesi durumunda bunun daha da artacağını dile getiren Özince, "Ülkemizde işler yolunda giderse bu yabancı sermayedarların baskın olacağını düşünüyorum. Finans gücü çok fazla yabancıları ve bu güçlerini artıracaklardır. Finans çok çabuk entegre olma özelliğine sahip.

 Türkiye'de önümüzdeki dönemde yabancı banka sermayesi ve hakimiyetinin işler yolunda giderse artacağını düşünüyorum. Bunda da herhangi bir olumsuzluk görmek istemiyorum. Çünkü anahtarı bizdedir. İstediğimiz gibi yabancı sermayeye yön verebiliriz. Olumsuz yönde iş yapacaklar, kaçıp gidecekler diye bir kural yok. Bu devlet izniyle yapılacak bir şeydir. Maksat ticarettir. Ama gönlümüz ulusal sermayeden yana. Yabancı sermayeye karşı değiliz ama gönlümüz yerliden yana. İkisi de bir arada olabilir. Ülkemize yararlı oldukça yabancı sermayeyi de kullanmanın yararlı olacağını düşünüyoruz" ifadelerini
kullandı.

Türk bankacılık sisteminin kredi-mevduat dengesiyle ilgili bilgi veren Özince, "Bankalar 2000 yılında topladığı mevduatın yüzde 50'si kadar kredi verirken, 2002 yılında bu oran yüzde 38'e düştü. Bugün ise en büyük değere ulaştı ve bankalar topladığı mevduatın yüzde 75'ini kredi olarak veriyor. Mevduatın krediye dönüşme oranı arttı. Bu istikrardan kaynaklandı. Bu iyi bir şey. Devletin borçlanma stoku azaldıkça kredi piyasası gelişiyor. Devlet bu anlamda nefes aldıkça kredi sektörü de büyüyor. Kamudaki
mali disiplin, gelir-gider dengesinin kurulması açısından çok önemli. Kredi stokunun gelişmesi için devletin iki yakasını bir arada tutması şarttır" diye konuştu.

Devletin bankacılık yapmasının sakıncalarına da değinen Özince, "Bankacılığın özel ve profesyonel bir şekilde yapılması lazım. Kamu bankalarında mevzuattan kaynaklanan bazı sıkıntılar var. Ancak bunların işlerliğinin artırılmaları iedrımcıyı cezbetçin de illa özelleştirilmeleri gerekmez. Özel banka mantığıyla çalışmaları yeterlidir. Son birkaç yıldır bu yönde gelişmeler vardır. Kamu bankalarının yönetimlerini bu anlamda özerk bırakmak, yöneticilerin sanatlarını icra etmelerine imkan tanımak lazım" diye
konuştu.

Son günlerde iş dünyasında tartışmalara konu olan leasing sistemindeki KDV oranının artırılmasını da yorumlayan Özince, şunları kaydetti:"Leasing faizlerinin artırılması büyük sürpriz oldu. Bu durumdan leasing piyasası ve şirketleri çok olumsuz etkilenecek. Serbest piyasa ekonomisini iyi uygulayan ülkelerde sürprizlere yer yoktur. Sürpriz yapılmazsa daha iyi olur. Yetkililer elbette ki gereğini bizden iyi biliyorlar. Ama nereden bakarsanız bakın, bu çok sürpriz bir gelişmelidir ve leasing sektörünü çok olumsuz etkileyecektir. Bizim bankamızın leasing şirketi değerinin 3'te birini kaybetti."

"LÜZUMSUZ REJİM TARTIŞMALARINDAN UZAK DURALIM, İSTİKRARI KORUYALIM"

Konuşmasının sonunda ülkedeki istikrar ortamının korunmasına ve istikrarı bozacak gereksiz tartışma ve çekişmelere girilmemesi yönünde uyarılarda bulunan Özince, "Türkiye'de ikide bir rejim kaygısı yaratırsak, ikide bir sosyal huzursuzlukları yaratırsak piyasa kolay düzene girmez. Ne Türk lirasına ne dövize bu kadar risk primi ödememeliyiz.

 Faiz ve kur açısından Türkiye'nin buralarda olmaması lazım. Bunun da çaresi siyasi ve mali istikrardır. Kriz döneminden iyi olmamız yetmez, daha iyi olmamız gerekir.Önümüzdeki dönemde lüzumsuz rejim tartışmaları yapmazsak, daha genç olan cumhuriyetin geleceğine dört elle sarılırsak, faizin çok rahatlıkla düşeceği kanaatindeyiz. Biz faizi sevmeyiz. Faiz ne kadar düşük olursa ticaretimiz o kadar gelişmiştir. Faiz düşsün diye tavır koyan müesseselerden olacağımızı da herkes bilsin" şeklinde konuştu.

Konferansın sonunda dinleyicilerin sorularını cevaplandıran Özince'ye TTSO Meclis Başkanı Ali Osman Ulusoy ve TTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Eren tarafından plaket verildi.Öte yandan, Türkiye İş Bankası ile TTSO arasında kredi kullandırmaya ilişkin protokol, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince ile TTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Eren arasında imzalandı.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölgesel Haberleri