Trabzon Özel Yıldızlıgüven Hastanesi'nde görevli Uzman Psikolog Nesrin Naimi, ergenlik konusunda ailelere uyarılarda bulunarak, "Ergenlik yaşam boyu sürecek kavrayışların, inançların, değerlerin ve alışkanlıkların gelişimi için kritik bir dönemdir" dedi.
Ergenlerin depresyona girmesine sebep olan olayların başında kız-erkek arkadaşı tarafından reddedilmek, aile içerisinde yaşanan ciddi bir çatışma durumu, öğretmenine olumsuz tutumu ya da sınıf içinde aşağılanma, akran grubu dışında tutulma ve yalnızlık gibi nedenler olabileceğine dikkat çeken Naimi, "Ergenlik yaşam boyu sürecek kavrayışların, inançların, değerlerin ve alışkanlıkların gelişimi için kritik bir dönemdir. Ergen ise bir kimlik bunalımının değişen fizyolojik ve psikolojik özelliklerine uyum sağlamanın, sağlıklı bir yaşam tarzı için çeşitli beceriler kazanmanın, aileden ayrılmanın ahlaki kurallar ve değerler oluşturmanın, topluma katkıda bulunan bir birey olmanın ve bir meslek seçiminin gelişimsel sorumlulukları ile mücadele eden bir bireydir. Biyolojik, psikolojik ve sosyal değişimin hızlandığı ve birbirleri ile yoğun etkileşim içerisine girdiği bir yaşam devresidir. Bu dönemde, ergen hem sosyal dönemde kendine yer edinmeye çalışmakta hem de kendisi ile ilgili kişisel plan ve hedeflerini oluşturmaya ve gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Çocukluğa kıyasla uyum sağlaması gereken değişim alanları ve hızı artınca ergenlikte ruh sağlığı sorunları -özellikle depresif eğilimler içeren- olan kişi sayısı da artmaktadır. Ergenlerin depresyona girmesine sebep olan olayların başında kız-erkek arkadaşı tarafından reddedilmek, aile içerisinde yaşanan ciddi bir çatışma durumu, öğretmenine olumsuz tutumu ya da sınıf içinde aşağılanma, akran grubu dışında tutulma ve yalnızlık olabilmektedir. Bazen de somut bir neden olmaksızın 'beni kimse sevmiyor, hiçbir zaman başarılı olamayacağım, çok çirkinim' gibi düşünceler ergenin depresyona girebilmesi için yeterli sebep olabilmektedir" şeklinde konuştu.
Ergenin yeni yaşantısının ebeveyni korkuttuğunu kaydeden Naimi, "Ergenlik döneminde ergenin tamamlaması gereken gelişimsel görevlerden birisi de aileden psikolojik bağımsızlaşma sürecidir. Bu süreç ergenin aileden ayrılmasını değil ailesi ile bağlarını sürdürürken kendisine ait duygu ve düşünceleri ayrıştırabilmesi; kendi değer yargılarını, yaşam görüşünü, beğenilerini oluşturabilmesi sürecidir. Ergenin yeni yaşantısı ebeveyni korkutur. Bir anda değişen çocukları karşısında ebeveyn ne yapacağı konusunda tereddüt yaşar. Artık karşısında daha çok ses çıkartan, dediklerinin doğruluğunu savunan ve savunuşu daha çok eylem planında gösteren, sesi yükselen, kapıları çarpan birisi vardır. Bununla birlikte ergen arkadaşlarına daha düşkün hale gelir. İlk dönemlerde hemcins arkadaş seçilir. Yavaş yavaş ergenin ebeveyninden sakladığı sırları olmaya başlar. Ebeveyn bu dönemde kendisine meydan okuyan, kendisinden uzaklaşan ve bir şeyler saklandığını hisseden çocuğuna ulaşamadığını hissetmeye başlar ve bu da ebeveynin kaygısını artırır. Bu kaygı ile ebeveyn farkında olmadan çocuğuna daha çok bağlanmaya ve daha çok mücadele etmeye başlar, bu da ergenin ebeveyniyle arasındaki mesafeyi daha da artırır. Ebeveynin ergene bu süreçlerde yardımcı olması çok önemlidir. Ne çok yakın ne çok uzak, ne çok anlayışlı ne de çok katı olmalıdır. Ebeveynin tutarlı davranışlarının ergenin erişkin olma sürecine katkısı büyüktür. Bu dönemlerde ebeveynin tutarlı olması da kolay gerçekleşemez. Bu tutarlılığa engel olan önemli konular arasında ebeveynin kendisinden uzaklaşma çapası olan çocuğunu kaybetme korkuları ve daha kontrolcü olabilme ihtiyacı ile isyan bayrakları açan ergenin tavırları karşısında otoritesinin alaşağı olduğunu hissetmesidir. Bu süreçler hakkında bilgisi olan ebeveynin 'ergen' yaklaşımı daha yapıcı olur" ifadelerini kullandı.