Fransa'da yaşayan ailesi ile birlikte 1 Temmuz 2004'de Sürmene ilçesine bağlı Çifteköprü köyüne tatile gelen ve anneannesi Fatma Kırali'nin evinin önünde oynarken 2.5 yaşındayken kaybolan Mustafa Demir, tüm aramalara rağmen bulunamamıştı.
Emine ve Hikmet Demir'in 4 çocuğundan biri olan ve 3 Ocak'ta 9 yaşına giren Mehmet Demir'in ailesi, 6.5 yılı aşkın süredir umutla bekleyişlerini sürdürüyor.
Ailesi Fransa'da bulunan Mehmet Demir'in Sürmene'de yaşayan dayısı Ahmet Kırali, yaptığı açıklamada, yaklaşık 7 yıldır umutla müjdeli bir haber beklediklerini söyledi.
Kayseri'de kaybolan çocuklar için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün çağrısıyla polis tarafından özel ekipler oluşturulduğunu anımsatan Kırali, ''Kayseri'de kaybolan ve Türkiye'nin yüreğini yakan çocukların olayı maalefes bu şekilde de olsa aydınlatıldı ve zanlı yakalandı. Yetkililerden bizim gibi çocukları kaybolanlar için de özel ekipler oluşturulmasını istiyoruz'' dedi.
Kırali, aile olarak Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Mehmet'in bulunması amacıyla mektup yazdıklarını ifade ederek, ''Anne ve babası Başbakanımızın Fransa ziyaretinde kendisine ulaşarak Mehmet'in bulunması için yardım istediler. Başbakanımız konuyla ilgileneceğini belirtti. Yıllardır aile olarak inanılmaz acılar içerisinde bir umutla Mehmet'e kavuşmayı bekliyoruz'' diye konuştu.
BUGÜN KAYBOLUŞUNUN 2. YILI
Trabzon'un Of ilçesinde 2 yıl önce 10 yaşındayken kaybolan Yusuf Kazdal'ın anne ve babası, çöp dökmek için evden çıkan ve bir daha haber alınamayan çocuklarını hala umutla bekliyor.
İrfanlı Mahallesi'nde yaşayan, 29 Mart 2009'da evden çöp dökmeye gönderilmesinin ardından bir daha geri dönmeyen ilköğretim 3. sınıf öğrencisi Yusuf'un babası Tahir Kazdal, çocuklarının bulunması için her yere başvurduklarını ancak şu ana kadar bir sonuç alamadıklarını söyledi.
İnternetteki birçok paylaşım sitesinde çocuklarının bulunması için duyurularda bulunduklarını ifade eden Kazdal, ''Ancak sanki yer yarıldı içine girdi. 2 yıldır çalmadığımız kapı, aşındırmadığımız makam kalmadı. Sayın Başbakanımıza bile ulaştık ama Yusuf'umuzdan haber alamadık'' dedi.
İlçeye bağlı Sugeldi köyündeki evlerinin önünde bir süre önce Yusuf için mezar yaptırdıklarını anlatan Kazdal, şöyle devam etti:
''Yaptırdığımız mezarın taşına oğlumun ismini, doğum tarihi bölümüne 23 Haziran 2000, ölüm tarihi yerine ise 'kayıp' yazdırdım. Yusuf'un bulunması için her cuma boş mezarın başında dua ediyoruz. Bugün Yusuf kaybolalı tam iki yıl oldu, aramadık yer bırakmadık. Oğlumun adının yaşaması için en azından boş da olsa bir mezarı olsun istedim. Tüm aramalara rağmen bugüne kadar oğlumla ilgili hiçbir ize rastlayamadık.''
Oğlunun ölü olduğunu bilseler bile acılarının hafifleyeceğini ifade eden Kazdal, ''Kayseri'deki ekibi bana göndersinler, evimi onlara vereyim. Ben dışarıda bile yatarım yeter ki ölü veya diri bana sonuç versinler'' diye konuştu.
YILLARDIR KIZI İÇİN GÖZYAŞI DÖKÜYOR
Bayburt'ta yaşayan ve yeğeninin 31 Temmuz 2003'de düğün töreni için merkeze bağlı Örence köyüne çocuklarıyla birlikte giden anne Zeynep Karaman, köy meydanında çocuklarla birlikte oynarken kaybolan 3 yaşındaki kızı Emine'yi 7.5 yıldır arıyor.
Anne Zeynep Karaman, ''Yaklaşık 8 yıldır ne gecem var ne de gündüzüm. Her kapı çaldığında 'ya kızım geldi' diye yerimden fırlıyorum ya da 'ondan bir haber geldi' diye kapıya koşuyorum. Ama nafile'' dedi.
Emine'nin 5 çocuğundan en küçüğü olduğunu ifade eden Karaman, ''Emine'm kaybolduktan sonra hayatım zindan oldu. 8 yıldır yaşamıyorum, yaşayamıyorum. Çünkü her yemek pişirirken, yerken aklımda Emine'm geliyor. Acaba o yemek yedi mi, karnı aç mı, tok mu bilmiyorum. Onun için her şey boğazımda düğümleniyor, yiyemiyorum'' diye konuştu.
Karaman, diğer çocuklarına bir şey yapacak olsa hemen gözümün önüne Emine'nin geldiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Onlara da bir şey yapamıyorum. Yıllardır çocuklarımın başını okşayamıyorum, Emine'me haksızlık olur diye. Ama bilmiyorum ki Emine'm yaşıyor mu, yaşamıyor mu? Bir bilen ya da bir yetkili çıksın öldüyse öldüğünü, yaşıyorsa yaşadığını söylesin. Ben bir anneyim dayanamıyorum, yalvarıyorum ne olur Cumhurbaşkanım, Başbakanım sizlerde evlat sahibisiniz, beni sizler anlarsınız. Artık dindirin bu acıyı, bu göz yaşlarını. Her şey kader, öldüyse mezarına gider bir anne olarak ona dua ederim. Ama eğer yaşıyorsa onu kollarımla sarayım artık.''
Emine'nin kaybolmadan önce oynadığı bebeğe 'kızım' diyerek sarıldığını anlatan Karaman, 'Emine'min kokusu bunun üzerinde. Emine'min kokusu içimi yakıyor. Önceki gün televizyonda Kayseri'de kaybolan çocukların annelerini dinledim. Annelerden biri 'kızım hemen şuracıktaymış, o benim sesimi duydu da ben onun sesini duymadım' deyince, acaba benim kızımın başına da aynı şeyler mi geldi diye çıldıracak oldum'' dedi.
Torna ustası olan eşi Hayrettin Karaman'ı kızının kaybolmasından 2 yıl önce Bayburt'un düşman işgalinden kurtuluş töreninde patlatılan topun geri tepip parçalanması sonucu kaybettiğini anlatan Zeynep Karaman, kızının bulunması için yetkililerden yardım beklediklerini kaydetti.