Türkiye genelinde olduğu gibi Trabzon'da da sivil toplum örgütleri "Türkiye için sağduyu" çağrısı yaptı.
İşte o açıklama:
"Bizler memur, işçi, işveren, çiftçi, esnaf, tüccar ve sanayicilerin temsilcisi olan, TOBB, TÜRK-İŞ, TESK, HAK-İŞ, TZOB, TİSK ve Türkiye KAMU-SEN, şu anda genel başkanlarımız İstanbul'da ve tüm 81 ilimizde her ildeki teşkilatlarımızın yöneticileri olarak bir araya geldik. Biraz sonra okuyacağımız basın açıklamasını tüm Türkiye'de kamuoyunun dikkatlerine arz ediyoruz.
Türkiye bugünlerde zor bir demokrasi ve hukuk sınavından geçmektedir. Ülkemizin bu kritik dönemden hiçbir yara almadan çıkması hepimizin ortak dileğidir.
Uluslararası finansal krizin dalgalarını hissetmeye başladığımız bugünlerde, iktisadi tedbir arayacağımıza hala sağduyu arıyor olmamız bir talihsizliktir. Türkiye'nin, bir an önce uzun dönemli ve tempolu büyümesini sağlayacak ve işsizlik başta olmak üzere tüm iktisadi ve sosyal sorunlara odaklanması gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa'nın başlangıç ilkelerine dayalı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Vazgeçilmez olan bu ilkeler bütünü bizi bir arada tutmaktadır. Bu ilkelerin varlığı dışında her mesele siyasetin konusu olabilir ve özgürce tartışılabilir.
Geçen yıldan beri devam eden kısır politik süreç, ne yazık ki genel seçimlerden sonra da devam etmekte, toplumda umutsuzluğu ve karamsarlığı artırmakta, siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarı tehlikeye atmakta ve toplumun enerjisini boş yere tüketmektedir.
Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partilerin kolaylıkla kapatılabilmesi, aynı kolaycı yaklaşımla kurum ve bireylerin özgürlüklerinin kısıtlanması, demokratik süreç ve kurumların güçlenmesine hizmet etmek yerine zarar vermektedir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi demokrasimizin işleyişi için son derece önemlidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin kuvvetler arasında uyumu sağlaması, çatışmaya neden olmaması, toplumda yaratılmak istenen kamplaşmayı beslememesi ve kuvvetlerin bağımsızlığını temin etmesi de esastır.
Ülkemiz yaklaşık bir yıldır anayasayı ve siyasi partiler kanununu ilgilendiren çeşitli sorunlar etrafında gergin ve çözüm üretmeyen bir süreç içerisindedir. Halbuki, yapmamız gereken ekonomik, siyasi ve sosyal standartlarımızı gelişmiş ülkelere ulaştırmak ve AB sürecini hızlandırmak olmalıdır.
Türkiye'nin gelişen dünya şartlarına uygun, toplumun beklentilerini karşılayan, her ferdini kucaklayan evrensel değerler ile kendi değerlerimizi bütünleştirecek bir anayasaya ve siyasi partiler kanununa ve hukukun üstünlüğü ilkesini güçlendirmeye ihtiyacı vardır. Türkiye, kendi meselelerini sindire sindire tartışarak, katılımlı bir süreç içinde tüm kesimlerin mutabakatıyla hazırlanacak bir anayasayı hak etmektedir"