Trabzon'da karaciğer nakli gereken 8 aylık oğlu Buğra Yiğit için bağışçı olan ancak kilosu nedeniyle bu isteğini gerçekleştiremeyen Huri Yiğit, doktor kontrolünde diyet ve spor yaparak zayıflamaya çalışıyor. 95 kilodan 91 kiloya düşen annenin, bağış için kısa sürede 20-25 kilo daha veremesi gerekiyor.
Araklı ilçesine bağlı Yolgören Mahallesi'nde yaşayan Huri Yiğit (31), yaptığı açıklamada, hamileliğinin beşinci ayında yapılan doktor kontrolünde, bebeğin safrakesesi yolunun gelişmediğinin tespit edildiğini belirterek, "Doktorlar, amniyosentezle bebeğin sorununun kesin tespit edilebileceğini ancak bunun da düşük ya da erken doğum riskini artırdığını belirttiler. Hastalığın tedavisine ilişkin gebelik süresince yapılabilecek bir şey olmadığı için bu işlemi yaptırmadım. Zaten hastalık detaylı olarak tespit edilseydi de bebeği aldırmayı düşünmezdim" dedi.
Bebeğinin 25 Şubat'ta dünyaya geldiğini ve "Buğra" adını verdiklerini ifade eden Yiğit, "Bebeğim 20 günlükken hastalığına kesin tanı kondu ve 23 gün hastanede yattı. 47 günlükken Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesinde ameliyat edilerek, karaciğeri vücudun ürettiği pisliği atabilmesi için bağırsaklara bağlandı, safrayolu yapıldı. Bebeğim yaklaşık 2.5 ay hastanede kaldı. Ameliyata rağmen yaşanan sorun nedeniyle karaciğer iflas etti" diye konuştu.
"Berat" adında dört yaşında bir oğlu daha olan Yiğit, küçük oğlunun sağlığına kavuşması için karaciğer nakli yapılması gerektiğini ve ailede kendisi hariç kimsenin kan grubunun Buğra'ya uymadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Doktorlar benim dokumun yüzde 80 oranında uyuşabileceğini ancak kilolu olduğum için bağışçı olamayacağımı söylediler. Çevremizde yaptığımız araştırmada da bağışçı bulamadık. Çare olarak zayıflamaya çalışıyorum. Yaklaşık bir aydır doktor kontrolünde diyet ve spor yapıyorum. 95 kilodan, 91 kiloya düştüm. Bağışçı olabilmem için 20-25 kilo vermem lazım ancak oğlumun bu kadar zamanı yok. Ne yapacağımı şaşırdım. Elimden geldiğince bir şeyler yapmaya gayret ediyorum ama ne yapabileceğimi de bilmiyorum."
Oğlunun benzinin günden güne sarardığını, iyileşebilmesi için karaciğer naklinin şart olduğunu anlatan Yiğit, "Oğlum son olarak bir ay hastanede kaldı. O süre zarfında kilo vermeye uğraştığım için hastaneye bile gidemedim. Oğlumun teninin rengi ve gözünün beyaz kısımları tamamen sarardı. Doktor zaman geçirmemek gerektiğini, zaman geçtikçe nakil yapılsa bile karaciğerin dokuyu kabul etmeyebileceğini söyledi. Oğlum, hastalığın son aşamasında" dedi.
-"Hayırseverlerden doğu bağışı bekliyorum"
Yiğit, ekonomik durumlarının iyi olmadığını, eşinin bir firmada aşçı olarak çalıştığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Kimseden maddi anlamda bir şey istemiyorum. Sadece çocuğumun kurtulmasını, sağlığına kavuşmasını istiyorum. Doktorlar, en kısa zamanda nakil yapılırsa oğlumun yüzde 90 iyileşeceğini söylüyor. Ben hayırseverlerden oğluma doku bağışında bulunmalarını istiyorum. Elimden gelen bir şey yok, oğlumu kurtarmak için kilo vermeye çalışıyorum. Kilo veremez ve kısa zamanda bağışçı bulamazsam oğlumu kaybedeceğim."
"Organ nakli çok korktuğum bir şeydi" diyen Yiğit, "Yaşadıklarımızdan sonra organ naklinin ne kadar önemli olduğunu gördüm. Organlarımı bağışlamayı düşünüyorum. Oğlumun iyileşmesi için her şeyi yaparım" diye konuştu.
Buğra Yiğit'in babaannesi Fatma Yaylı, torununun bir an önce sağlığına kavuşmasını istediklerini belirterek, "Organ bağışı çok önemli. Allah rızası için hayırseverler doku bağışında bulunsun. Torunumun gözümün önünde erimesini, ölmesini istemiyorum" dedi.