Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Seyhan, Karadeniz'in su sıcaklığında son 50 yılda 1 derecelik artış yaşandığına dikkat çekerek, bu trendin devam etmesi durumunda balıkların kuzeye, daha soğuk sulara doğru göç edeceğini söyledi.
1 Eylül'de başlayan balık avlanma sezonunda 10 gün geride kalırken balıkçılar satış yapamamaktan, tüketiciler ise bol ve ucuz balık olmamasından şikayet ediyor. Uzmanlar ise hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinin avlanma miktarını etkilediğini ve fiyatın da bu nedenle pahalı olduğunu dile getiriyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kadir Seyhan, 1 Eylül'de başlayan av sezonunda 10 günün geride kaldığını belirterek, sezon hakkında değerlendirme yapmak için henüz çok erken olduğunu söyledi. Şu anda yoğun olarak istavrit avlandığını, bunun yanında ise palamut avının da başladığını kaydeden Prof. Seyhan, "Zamanla daha yoğun bir avlanma olacaktır. Hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi yoğun avlanmayı geciktirdi.
Ramazan olması sebebiyle de vatandaşların ucuz protein kaynağı balıktan istifade etmesini sınırlandırdı. Bir kilogram istavrit 7,5 liraya satılıyor ve vatandaş bu ucuz protein kaynağından arzu edilen seviyede faydalanamıyor. Parayı da avlayan balıkçı değil, aracının kazandığını biliyoruz. Ama ilerleyen günlerde durum normalleşecektir" dedi.
"TÜRK BALIKÇISI DÜNYA KOŞULLARINDA DONANIM VE BİLGİ DÜZEYİ AÇISINDAN ÜST DÜZEYDE"
Türkiye'de yaklaşık 200 bin kişinin doğrudan ve dolaylı olarak geçimini sağladığı Türk balıkçılık sektörünü değerlendiren Prof. Seyhan, Türk balıkçılarının dünya koşullarında kullanımda olan her türlü sofistike alet ve edevatı kullanabilme imkanına sahip ve teknik donanım açısından üst düzeyde bulunduğunu vurguladı.
Türkiye'de yetiştiricilik potansiyeli yüksek olmasına rağmen balıkçılığın genelde avlanmaya yönelik olduğuna dikkat çeken Prof. Seyhan, "Türk balıkçılığında avcılık ön plandadır. Bu avcılığın da yüzde 75-80'i Karadeniz'de yapılmaktadır. Farklı balık türleri de diğer ülkelerden soframıza gelir. Bizim insanımız taze balık tüketmeye alışkındır.
Bu sebeple çeşitlilik henüz Avrupa düzeyinde değildir. Çünkü Türk insanının damak zevki ve tüketim alışkanlıkları batıdan farklıdır. Bu farkı ortadan kaldırmanın yolu da müteşebbislerin batıda olduğu gibi değişik türdeki balıkları yetiştirerek tüketiciye arz etmesine bağlıdır. Ama bu zaman alacaktır" diye konuştu.
Türk balıkçısına yönelik 'bilinçsiz avlanma' suçlamasının gerçeği tam olarak yansıtmadığını dile getiren Prof. Dr. Seyhan, "Bilinçsiz avcılığın ne demek olduğunu balıkçımız iyi biliyor. Ama otokontrol sistemini yıllarca yerleştiremedik. Bunun değişik sebepleri var. Bunlardan en önemlisi balıkçılığın tek elden yönetilmiyor olmasıdır.
Balıkçılıkla ilgilenen çok fazla kuruluş var. Tarım Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Denizcilik Müsteşarlığı gibi. Bu durum çok başlılığı ortaya çıkartıyor. Tek bir kurum tarafından bu işin yönetilmesi lazım ki amacımıza hizmet eden bir yapı ortaya çıksın. Bu yönde son yıllarda önemli gelişmeler var" şeklinde konuştu.
"KARADENİZ'DEKİ BALIK STOKUNDAKİ AZALMANIN TEK SEBEBİ BİLİNÇSİZ AVLANMA DEĞİLDİR"
Karadeniz'deki balık stokunun azalmasının da sadece bilinçsiz avcılığa bağlanamayacağını, bunun değişik sebepleri bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Seyhan Şöyle konuştu:
"Karadeniz'deki balık stokundaki gerilemenin sebebi sadece aşırı ve bilinçsiz avlanma değildir. Değişik faktörler vardır. 80'li yılların sonunda yaşanan ekolojik sorun var. Ayrıca petrol fiyatlarında o dönemde yaşanan artışın balıkçıya yansıması var. Son yıllarda ise küresel ısınma sorunu var. Biz bu anlamda küresel ısınmanın Karadeniz balıkçılığına olan etkisini araştırdık.
Önümüzdeki ay bu araştırmayla ilgili Bulgaristan'da bir sempozyumda bildiri sunacağız. Son 50 yıldır Karadeniz'in su sıcaklığında 1 dereceye yakın bir artış var. Genel anlamda değil ama özellikle kış aylarında, hamsinin avlandığı aylarda 1 dereceye yakın bir sıcaklık artışı vardır. Bu önemli bir miktardır. Gerçi deniz suyu sıcaklığında her 15-20 yılda bir dalgalanma yaşanır.
Bunun da böyle olduğunu ümit ediyoruz. Eğer bu trend yıllar boyunca böyle devam ederse buradaki mevcut balıklar da kuzeye doğru, daha soğuk sulara doğru göç edecekler. Bugün soframıza gelen birçok balığı o zaman bulamayacağız. Bu sebeple Karadeniz'deki balık stokunun azalmasının tek sebebi aşırı avlanma değildir. Kirliliğin de bunda çok önemli etkisi vardır.
Ekosistemde istilacıların gelmesine bağlı olarak mevcut pastayı paylaşanların artması ile bir azalma da söz konusudur. Geçmişteki deniz anası gibi. Ve nihayetinde global ısınmayla birlikte, uzun vadede ortaya çıkabilecek sorunlara da şimdiden dikkat çekmek lazım."
Karadeniz'deki balık türlerinde de eskiye oranla önemli bir azalma olduğunu belirten Prof. Seyhan, eskiden 25'e yakın ekonomik değeri haiz balık türünün bulunduğu Karadeniz'de bugün için başta hamsi olmak üzere istavrit, palamut ve mezgit gibi 3-5 balık türünün kaldığını söyledi.
Prof. Seyhan, balık türlerinin kendi yaşamlarını idame ettirecek ve uzun yaşayacak uygun koşulları bulamayınca başka yerlere gittiğini, buna fazla avlanmanın da eklenmesiyle türlerde ve miktar alışkındır. Bu sebepleda bir azalmanın yaşandığını kaydetti.
"ÜÇ TARAFI DENİZLERLE ÇEVRİLİ TÜRKİYE BALIK STOKU AÇISINDAN ZENGİN DEĞİL"
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin balık stoku bakımından iddia edildiği kadar zengin olmadığına işaret eden Prof. Seyhan, Türkiye'de kişi başına balık tüketim miktarının 8-10 kilo civarında olduğunun altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Karadeniz'e, Akdeniz'e, Ege'ye, Marmara'ya bakıldığında balık stok yoğunlumuz çok fazla değildir. Tür bakımından en zengin Akdeniz'dir ama o türlerin oluşturduğu stok yoğunluğu fazla değildir. Karadeniz'de ekonomik değeri haiz olan balık türü sayısı azdır ama stok yoğunluğu diğer denizlere göre fazladır. İstatistiksel olarak söylenen Türkiye'de yılda 400 bin ton civarında bir balık avlandığıdır.
Böyle söylenir ama ben bu rakama inanmıyorum. Çünkü Türkiye'de balıkçılıkla ilgili istatistiklerin güvenilirliği konusunda ciddi şüphelerimiz var. Bizim geçmişte yaptığımız bir çalışma, istatistiğe yansıyan rakamın 2,4 katı kadar bir avlanmanın olduğu yönündedir. Bunun üzerinden yaklaşık 7-8 sene geçti bugün de aynı olup olmadığını bilmiyoruz."
Avlanma miktarının sağlıklı bir şekilde kayıt altına alınamamasının en önemli sebebinin balıkçı teknelerinin karaya çıktığı noktalardaki kayıt defterlerinin birileri tarafından usulüne uygun bir şekilde değerlendirilememesinden kaynaklandığına dikkat çeken Prof. Seyhan, "Bu açıdan olayı değerlendirdiğimizde yılda avlanan 350-400 bin ton balık ki bunun yüzde 70-80'i hamsidir, öyle çok büyük bir rakam değildir.
Bugün dünyanın muhtelif ülkelerine bakarsanız 10-11 milyon ton avlanma görürsünüz. Kişi başına balık tüketimimiz yılda ortalama 8-10 kilogramdır ve bu miktar Afrika'nın bir çok ülkesinden daha düşüktür. Japonya'da bu miktar 70-80 kilogramdır" dedi.
"ÜÇ TARAFI DENİZLE ÇEVRİLİ TÜRKİYE'DE KİŞİ BAŞI BALIK TÜKETİM MİKTARI 8-10 KİLO CİVARINDADIR"
Türk insanının taze balık tüketmeye eğilimli, ayrıca iç bölgelerde de kırmızı et tüketiminin yaygın olduğunu dile getiren Prof. Seyhan, "Türkiye geniş bir coğrafyadır ve insanlar balığı taze olarak tüketmeye eğilimlidir. İç bölgelerde ise balıktın ziyade kırmızı et tüketme alışkanlığı vardır.
Bir deniz ülkesi olmamıza rağmen bu deniz ürünlerinden istifade etmemiz noktasında iyi bir yerde olduğumuzu söyleyemeyiz. Kişi başı 8 kilogram balık azdır ve gülünecek bir rakamdır" ifadelerini kullandı. Prof. Seyhan, Türkiye'de son yıllarda önemli gelişmeler yaşanmasına rağmen balıkçılığın öneminin yeterince kavranamadığını vurguladı.
"DENİZ SUYUNDAKİ SICAKLIK SEBEBİYLE AVLANMA MİKTARI AZALDI"
Yaklaşık 10 günlük avlanma sezonunun değerlendiren Doğu Karadeniz Balıkçı Kooperatifleri Birliği Başkanı Ahmet Mutlu ise balık miktarındaki artışı deniz suyu sıcaklığının fazla olmasına bağladı. Denizde balık bulunduğunu ancak sıcaklık sebebiyle avlanmanın olmadığını belirten Mutlu, "Görünen ibareye göre beklenen balık yok.
Ama iklim şartları çok önemli. Şu anda deniz suyu sıcaklığı bugün itibariy alışkındır. Bu sebeplele 28 derece. Bu sıcaklık bize göre biraz fazla. Denizdeki balık sıcaktan korunmak için limanın açığındaki gemilerin altına giriyor. Serin yere kaçıyor. Ama bu durum geçicidir ve mevsimseldir. İnşallah ilerleyen günlerde balık fazla olur ve vatandaş istifade eder" dedi.
Fiyatta yaşanan artışın balık miktarının az olmasından kaynaklandığını belirten Ahmet Mutlu, "Sezon başında 4-5 gün boyunca günlük 50 kasadan 300 kasaya kadar tekneler istavrit avladı. Bizim için en önemli olan bu balığın para etmesidir. Tüketici açısından pek iç açıcı olmasa da ilk günler balık iyi para etti. Fiyattaki artışın sebebi balığın az olmasıdır" diye konuştu.
Trabzon ve çevresindeki balık teknelerinin 2 gündür Sinop açıklarında palamut avında olduğunu ve istavrit avlayan tekne sayısının iyice azaldığını dile getiren Mutlu, "Sinop ve yöresinde bir iki teknemiz bin kasaya yakın bir palamut avladığı için bu gözümüze fazla geldi. Bütün tekneler hemen Sinop'a yöneldi. Onun için bölgede istavrit ve diğer balıklara karşı avcılık azaldı. Bu yüzden istavrit piyasada 7,5 liraya kadar çıktı ama bu geçicidir" şeklinde konuştu.
"KOTA UYGULAMASI TÜRK BALIKÇILĞINDA BİR DEVRİM NİTELİĞİNDEDİR"
Avlanmaya getirilen kotayı değerlendiren Mutlu, bunun balıkçı açısından bir devrim olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
"Biz buna kota yerine planlı avcılık diyoruz. Balıkçılarımız buna seve seve uymaya hazırlar. Bizim için bu bir devrim niteliğindedir. Yani balıkçının kendinden avlanmama talebinin gelmesi çok önemli bir gelişmedir.
Hamsi üzerindeki baskıyı azaltmak için gündüz avlanmayalım hamsi de sularımızda fazla kalsın demek güzel bir gelişmedir. Bunu şimdi istavrit üzerinde denemeye başlıyoruz. Balıkçımız bu açıdan artık çok duyarlı bir noktaya gelmiştir."
Öte yandan Trabzon Balık Hali'nde birkaç gün önce 2,5 YTL'den satılan istavritin kilogram fiyatı 7,5 YTL'ye kadar çıkarken, balıkçılar satış yapamamaktan şikayet ediyor. Balıkçı Kemal Gürsoy, balığın az olması sebebiyle fiyatların yüksek olduğunu belirterek, havaların soğumasıyla avlanma miktarının artacağını ve vatandaşın da daha ucuz balık yeme imkanına kavuşacağını söyledi.