Trabzon'un en büyük sorunu!

Haber61.Net - Haber Servisi - Düzköy Çevre ve Yaşam Platformu Dönem Sözcüsü Yakup Civelek ile Düzköy’de inşa edilmek istenen HES projeleriyle ilgili konuştuk.  Soru: Öncelikle süreç başladı ve devam etti özetler misiniz?  Cevap: Şirket yaklaşık iki sene ö

Haber61.Net - Haber Servisi - Düzköy Çevre ve Yaşam Platformu Dönem Sözcüsü Yakup Civelek ile Düzköy’de inşa edilmek istenen HES projeleriyle ilgili konuştuk. 
 
Soru: Öncelikle süreç başladı ve devam etti özetler misiniz? 
 
Cevap: Şirket yaklaşık iki sene önce projesini yaptı ve Çevre Bakanlığına sundu. Bakanlık bu projeye ruhsat verdi. İki sene önce başlayacak olan bu proje, verimliliği az olduğu için şimdi başka bir proje yapıldı. Bu sefer proje derenin diğer yamacına alındı. 6.3 Megawatt faaliyet gücü olan yeni proje de Bakanlık tarafından onaylanıyor.  Bilgi Edinme Kanununa dayanarak Bakanlığa yazı yazdık. ÇED Raporu sürecinin devam ettiğini bildirdiler. CD ile bize proje hakkında bilgi verdiler. Şu anda proje uygulamaya geçmedi. Fakat her an başlayabilir. Geçen hafta Düzköy Belediyesine bir yazı geldi. Belediye anons yaptı. Bakanlık ÇED Raporuna gerek olmadığına karar vermiş. Faaliyet gücü 10 Megawatt’tan az olan santraller ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında değerlendiriliyor. Şirket ÇED Raporu sürecinin bitmesini bekliyordu. Ramazan Bayramından sonra büyük bir ihtimal projeyi uygulamaya başlayacaklardır. Bu hukuksuz uygulamayı mahkemeye taşımaya çalışacağız.  
 
Soru: Düzköy halkının konuya yaklaşımı nasıl?
 
Cevap: Düzköy’de konuyla ilgili bir duyarlılık var. HES’in yapılacağı mahallelerde şirketin yer sahiplerinin bazılarının paralarını ödediğini duyduk. Para almayı kabul edenler haliyle direnmiyor. Bazıları ise parayı kabul etmedi ve onların yerleri şu an beklemede. Açıkçası kimlerin para aldığını ya da almadığını bilmiyoruz. Kimse renk vermiyor. HES’in yapılmak istendiği mahallerde yurttaşların bilinçlendirilmesi gerekiyor. Broşür ve bildiri basıyoruz, halka dağıtıyoruz. HES’lerden sadece Düzköy değil, vadi halkının tamamı etkilenecek. Şu an 5-6 tane HES planlanıyor. Fakat aşama aşama tüm vadiye yayacaklar. Bizim bulunduğumuz Galanima Vadisi nüfusun yoğun olduğu bir vadidir. Sadece Düzköy’de 10 mahalle var. Akçaabat’a bağlı olanlarla birlikte 50’nin üzerinde mahalle var.
  
Biraz önce söylediğim gibi faaliyet gücü 10 Megawatt’tan az olan santraller ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında değerlendiriliyor. Fakat halkın karşı çıktığı, direndiği yerlerde ÇED Yönetmeliğini değerlendirmek zorunda kalıyorlar. Örneğin, Tonya’da, Fol Deresinde yapılmak istenen HES projeleri vardı. Tonya Çevre Platformu ÇED toplantısını bile yaptırtmadı. Tonya’dan çekilmek zorunda kaldılar. Şirketler Tonya’ya, Fındıklı’ya, Hopa’ya giremediler. Çaykara Karaçamlılar kışın ortasında mücadeleye başladılar. Ocak ayının ortasında, akşamleyin kadınlar bir tarafta, askerler bir tarafta. Kadınlar “Bu çocuklar bizim askerimizdir” dedi. Yemek pişirdi, ateş yaktı, askerini ısıttı. Sabahleyin jandarma üzerlerine saldırınca kadınlar anladı ki bu jandarma sermayedarların askeri olmuş. Bu sefer kadınlar tepkilerini daha çok göstermeye başladılar.          
 
 
Soru: HES projelerinin Türkiye’nin elektrik ihtiyacını karşılayacağı iddia ediliyor. Size göre HES’lerin halkımıza, doğaya getirileri ve götürüleri neler?  
 
Cevap: Bakanlık ve şirket meseleyi oldu bittiye getirmek istiyor. Hükümet elektriğe ihtiyacımız var, açığımız var politikası güdüyor. Sanki süratle gelişmekte olan bir sanayimiz varmış gibi. Vatandaş da lambalarımız yanmasın mı diye düşünmeye başladı. Ben 20 yıldır aynı kilowatt saat tüketiyorum. Türkiye şu an Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan ve Suriye’ye elektrik ihraç ediyor. İhtiyacı olan bir ülkeysek bu kadar ülkeye elektrik ihraç etmememiz lazım. Türkiye’de tüm HES projelerinin tamamlandığını varsayalım. Ulusal enerji üretimine katkısı %3 ile %5 arasında olacaktır. Bana göre amaç elektrik üretimini artırmak değil. Amaç suyun ticarileştirilmesi. Sermayedarlar asırlardır halkın olan suya sahip olmak istiyor. Suyun en büyük değer olduğunun farkındalar. Böyle giderse suyu şirketlerden satın almak zorunda kalacağız. Haliyle fiyatını da onlar belirleyecekler. Ahırımızdaki buzağımız bile suyu parayla içecek. Ayrıca doğal denge de fazlasıyla bozulacak. İklim değişecek, yağışlar azalacak ve dengesizleşecek. Bütün canlıların düzeni bozulacak. Tarımsal üretim çökecek ve göçler başlayacak. Devasa tüketim kentlerinde taşeron işçi yani köle olacağız. Kapitalizmin amacı budur. Biz olaya sınıfsal bakıyoruz. Benim için çevre mücadelesi bir sınıf mücadelesidir.   
Soru: Peki çevreci bir enerji üretimi için nasıl bir seçenek düşünülebilir?
 
Cevap: Yenilenebilir enerji kaynaklarımız var. Almanya gibi bir ülke ulusal enerjisinin %24’ünü rüzgârdan ve güneşten elde ediyor. Türkiye rüzgâr ve güneş gibi enerji kaynakları açısından çok zengin. İnsan, doğa ve toplum arasındaki bütünlüğü gözeten, bilinçli bir şekilde planlanmış kamucu projelere ihtiyacımız var. Yenilenebilir enerji alanlarında yatırım yapılması zorunludur. HES’lerin yapıldığı yerde orman falan hiçbir şey kalmıyor. Yol yapacağız diyecekler, ağaçları kesecekler. Tünel yapacaklar, yer altı sularını toplamaya çalışacaklar. Tüneller yapıldığı zaman, patlatmalardan dolayı içme sularımızın yatağı değişecek, kaybolacak. Bolivya’da bunun örnekleri görüldü, biliyoruz. Sağcı hükümetler talana izin vermişlerdi. Su ile ilgili hukuki süreci şirketler kazanmıştı. İnsanlar damlarının altına leğen koyamadılar. Şirketler vatandaşlara “Sen bu suyu kullanmazsan benim dereme inecek” demişti. Bolivya’da bu meseleden dolayı sistem değişikliği, devrim oldu.
 
Soru: Platformun çalışmaları nasıl gidiyor?
 
Cevap: Düzköy Çevre ve Yaşam Platformu’nu oluşturalı 3 ay oldu. Bir hafta önce bir imza kampanyası başlattık. Düzköy merkezde, Çayırbağı, Çalköy, ve Gürgendağ mahallelerinde kampanya şu an iyi gidiyor. HES’in yapılacağı yerlerde, Çiğdemli, Gökçeler ve Taşocağı mahallelerinde yurttaşlarımızın daha duyarlı olmasını istiyoruz. Yarın şirketin iş makinaları oralara girdiği zaman vatandaş bunun zararını görecek. Ama iş işten geçmiş olacak. O mahallelerde yaşayan vatandaşlarımıza meseleyi daha derinlemesine anlatmamız gerekiyor. İmkânımız olsa da onları HES’in yapıldığı başka yerlere götürebilsek. O zaman kesinlikle HES’e karşı çıkarlar. Düzköy Belediyesinin de HES sürecine müdahil olmasını istiyoruz. Çevreye daha önce duyarlı olan belediyemizden şimdi de duyarlı olmasını istiyoruz. 
 
Soru: Son olarak neler söylemek istersiniz Yakup Bey?
 
Cevap: Sadece HES’lerin yapılacağı yerlere değil, tüm yaşam alanlarımıza saldırıyorlar. Ormanlarımız talan ediliyor. Taş ocaklarıyla hem ormanlar katlediliyor hem de orada yaşayan halk göçe zorlanıyor. Su yaşamdır. Su halkındır, satılamaz. Doğa tüm canlılarındır. Bize dedelerimizden kalan yaşam alanlarımızı sonuna kadar savunacağız. Mücadele edeceğiz. Bütün derelerdeki mücadelelerin birlikte yürütülmesi zorunludur. Sermayedarlara, HES’lere karşı halkın, emekçilerin safında birleşik bir direniş inşa etmeliyiz. Birlikte mücadele verirsek, kararlı olursak kazanacağımıza inanıyorum.
 
Haber61 Kampus / Doğanay Hızal
 
 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Bölgesel Haberleri