Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya'ya yönelik uluslararası müdahalenin komutasını devralan NATO'ya "Afganistan gibi olmasın." uyarısında bulundu. Londra'da konuşan Erdoğan, Libya'ya müdahaledeki temennilerinin Libya halkının talepleri doğrultusunda bir netice alınması olduğunu belirterek, "Bir an önce barışı demokratik hak ve özgürlükleri temin edelim ve NATO çok önemli bir sınavı Libya'da gerçekleştirsin. Yani Libya'daki NATO müdahalesi bana göre bir Afganistan gibi olmasın." dedi. Libya'da çok daha farklı bir profil ortaya koymak suretiyle bu çalışmanın içinde Arap Birliği, Afrika Birliği ve İslam Konferansı Teşkilatı'nın olmasının olumlu etkisi olacağını belirten Erdoğan, "Bugünden tezi yok elimizi çabuk tutacağız ve oradaki zulmü durdurmamız lazım oradaki akan kanın durması lazım ölümler artık durması lazım diye düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve İngiltere Başbakanı David Cameron, gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Cameron'un ardından konuşan Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği'ne üyelik süreci, Libya ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler hakkında konuştu.
Konuşmasının başında İngiltere'yi "dost ve müttefik ülke" diye niteleyen Erdoğan, Cameron ile görüşmekten duyduğu memnuniyeti aktardı. Erdoğan, "Geçen yıl ağustos ayında Cameron'un Türkiye ziyaretiyle önemli bazı adımları attık ve bu adımlarla birlikte Türkiye ile İngiltere arasındaki ikili ilişkileri ele alarak geleceği nasıl inşa edeceğiz, gelecekte neleri birlikte çok daha farklı bir şekilde yapabiliriz bunları görüşme imkanımız olmuştu. İngiltere ile ikili ilişkilerimiz mükemmel bir düzeyde seyrediyor ve özellikle de ülkelerimiz arasındaki işbirliğini gerek siyasi alanda gerek askeri alanda gerek ekonomik alanda çok çok önemli adımlar atmış bulunuyoruz." dedi.
İNGİLTERE AB KONUSUNDA HEP YANIMIZDA OLDU
Siyasi alanda özellikle vurgulamak istediği konunun ise AB üyeliği süreci olduğunu belirten Erdoğan, "AB üyeliği sürecinde gerçekten şu ana kadar İngiltere her zaman yanımızda oldu ve bu sürece vermiş oldukları desteğin bundan sonra da artarak devamı gerçekten benim bir dost olarak kendilerinden temennimdir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Zira şu an da AB müktesebatının içinde olmadığı halde birçok uygulamaların AB liderleri arasında yapılıyor olması bizleri üzmektedir. En önemlisi bunlardan bütün fasıllarla alakalı olarak, örneğin genel olarak 8 faslı askıya almak blok etmek, 6 faslı Güney Kıbrıs yönetiminin bloke etmesi, 5 tanesini Fransa'nın bloke etmesi gibi yanlış yaklaşımlar. Bunlar AB müktesebatı içerisinde olan şeyler değil, bunlar yanlış şeyler. 1959'dan bu yana AB'ye müracaat etmiş bir Türkiye'ye bu tür uygulamalar şık değil. ve her zaman da bunu söylüyorum Avrupa Birliği bakınız şurada 14 Aralık 2004'e kadar müzakereleri başladığı ana kadar bizler oradaki toplantılara hep katıldık, liderler olarak katıldık. Ondan sonra ne oldu anlamadık. Bir de baktık ki müzakereci olan bizleri toplantılara davet etmemeye başladılar. Halbuki biz müzakereci bir ülkeydik. O ana kadar müzakereci olmadığımız halde davet ediliyorduk. Fakat orada davet edilmemeye başladık, bunlar tabi izi üzüyor."
Türkiye'nin AB üyeliği konusunda hangi ülkelerin nasıl bir konum içerisinde olduğunu bildiklerini kaydeden Erdoğan, "Bunu David de biliyor. Ama burada en azından bir Fransa'nın ve bir Almanya'nın gösterdiği olumsuz tavrı ben değerli dostumdan ve Türkiye dostlarından da bekliyorum. Yani bu adımı eğer siz de atarsanız inanıyorum ki çok daha farklı bir şekilde Türkiye AB'ye güç katacaktır. Tabii ki AB'den de Türkiye güç alacaktır. Bunu bu şekilde sürdürmekte fayda var diye düşünüyorum." dedi.
ANNAN'IN RAPORU HALA BM'DE DURUYOR, SÜMENALTI EDİLİYOR
Ardından Kıbrıs'ta 2004 yılındaki referandum sürecine değinen Erdoğan, "Tabi aynı şekilde Kıbrıs meselesinde söylediklerini iki kurucu devletli adil ve kapsamlı bir sürecin başlatılması başından beri bizim de hedefimiz. ve buna da yönelik olarak şu ana kadar Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ne yazık ki hiçbir zaman olumlu yaklaşmadı. Çok daha önemlisi Kofi Annan döneminde atılan adımlar. Kofi Annan'ın özellikle hazırlamış olduğu rapor Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde hala gündeme getirilmiyor, sümen altında bekletiliyor. Bunun aşılması lazım, acaba bu raporda neler var. Bunun ortaya koyulması lazım." şeklinde konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Ve bizler yapılan referandumla o zaman tâ İsviçre'de bir söz verdik. Dedik ki bu referandumda kuzeyde Türkler evet derse güneyde Rumlar hayır derse ne olacak? Bize o zaman AB şunu söyledi: 'Hiç endişe etmeyin' Ama netice ne oldu. Kuzeyde Türkler yüzde 65'le evet derken güneyde Rumlar yüzde 75'le hayır dedi. Hayır demesine rağmen ödüllendirildiler ve AB'ye alındılar. Bunları tabi anlamak bunları anlatmak mümkün değil ama o dönemin liderlerinden bazıları çok açık net ortaya koydular ve bunun ne denli bir haksızlık olduğunu da yazdıkları eserlerinde ifade ettiler."
Ardından Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkilere değine Erdoğan, "Burada başka konuya vurgu yapmakta fayda var. Çünkü biz artık İngiltere ile stratejik ortaklık belgesini özellikle bir genel çerçeveyi ortaya koyalım diye çizdik ve önemli adımlar attık. G20'de beraberiz. Bu suretle özellikle dünyanın sadece ekonomik alanda değil birçok alandaki sıkıntılarını beraber paylaşıyoruz. Aramızda görüşüyor konuşuyoruz. Bundan sonra ortak birçok gayretli görüşmelerimiz konuşmalarımız olacak." dedi.
LİBYA'DAKİ ZULMÜ DURDURMAMIZ LAZIM
Ardından Libya'daki gelişmelere değinen Erdoğan, dün Londra'da yapılan Libya konferansını hatırlattı. Erdoğan, şöyle ekledi: "Bu zirvede de bizler İngiltere ile birlikte bir siyasi değerlendirmeyi bundan sonraki süreçte de arkadaşlarımız görevlendirmek suretiyle birlikte sürdüreceğiz. Bir an önce temennimiz odur ki Libya halkının talepleri doğrultusunda bir netice alalım. Bir an önce barışı demokratik hak ve özgürlükleri temin edelim ve NATO çok önemli bir sınavı Libya'da gerçekleştirsin. Yani Libya'daki NATO müdahalesi bana göre bir Afganistan gibi olmasın. Libya'da çok daha farklı bir profil ortaya koymak suretiyle bu çalışmanın içinde Arap Birliği, Afrika Birliği ve İslam Konferansı Teşkilatı'nın olması inanıyorum ki Libya halkının da yaklaşımını çok çok olumlu istikamette etkileyecektir. Burada Türkiye ve İngiltere olarak geleceğe yönelik atacağımız adımlar, önemli bir değerlendirmeyle ortaya koyacağımız perspektif, süreci çok olumlu istikamette değiştirecektir diye düşünüyorum. Bugünden tezi yok elimizi çabuk tutacağız ve oradaki zulmü durdurmamız lazım oradaki akan kanın durması lazım ölümler artık durması lazım diye düşünüyoruz."
Son olarak İngiltere ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilere değinen Erdoğan, iki ülkenin ekonomik işbirliğinde de önemli bir noktaya geldiğini kaydetti. Erdoğan, "Bir krizden çıkmamıza rağmen krizden sonra Türkiye ile İngiltere arasındaki rakamlar gerçekten çok çok önemli bir konuma gelmiş vaziyette. 12 milyar dolar seviyesine 2010 itibariyle çıkmış vaziyeteyiz. Bu çok önemli bir rakam. İnanıyorum ki bundan sonraki süreçte bu aratarak daha da devam edecek." diye konuştu.
Erdoğan, bugün Londra'da yapılmakta olan Türkiye ile İngiltere büyüme konferansının iki ülkeden hükümet ve özel sektör temsilcilerini buluşturacağını kaydederek "Biraz sonra David'le bu toplantıya katılacağız. Burada bütün iş adamları ve CEO'larla bir arada olacağız. Onların coşkusunu artırmak suretiyle aramızdaki ekonomik ilişkileri artırmanın gayreti içinde olacağız." dedi.