Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı kanun taslağında ''affın'' 2005'ten başlamasının öngörüldüğünün ancak TBMM'de bu kapsamın genişletildiğinin anımsatılarak değerlendirmesinin sorulması üzerine Çelik, ''Ben tek başıma belirleyici değilim.
Ben bakan olarak bir teklif götürürüm. Hükümetin iradesine, TBMM'nin iradesine ben ipotek koyamam. Sonuçta orada son sözü söyleyecek TBMM'dir. Orada bir konsensüs oluştu, dört siyasi parti grubu tarafından verilen önergeler vardı. Neticede ortaya bir formül çıktı. Hayırlı olsun'' diye konuştu.
Çelik, ''affın'' kapsamının genişletilmesi nedeniyle üniversitelere çok fazla sayıda öğrenci gelmesi halinde üniversitelerin sıkıntı yaşayıp yaşamayacağı sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Zaten çok fazla öğrenci beklenmiyor. 1980'den bu yana olan öğrenci mevcudu 600 bin küsurdur. 2000 yılında çıkan af zaten 12 Eylül 1980'den 2000'e kadar olan zamanı kapsıyordu. Bugün bazı gazetelerde farklı yorumlar yapılıyor ama onlar da bence çok anlamsız yorumlardır.
Bugüne kadar, 1980'den bu yana 7 sefer af çıkmış. Dolayısıyla bizim dün yaptığımız çalışmada kimse farklı bir şey aramasın. Netice itibariyle Meclis böyle bir karar vermiş. 200 bin örgün öğretim öğrencisinden 50-60 bin kişinin bunun için müracaat edeceğini düşünüyorum.''
-''YÖK'TEN GÖRÜŞ ALDIK''-
Bazı rektörlerin ''aftan yararlanacak öğrenciler nedeniyle derslik sorunu yaşanacağı'' yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine de Çelik, ''öğrenci affı''na ilişkin tasarıyı hazırlarken YÖK'ün görüşünü aldıklarını kaydetti.
YÖK'ün de görüşünü oluştururken üniversitelerle irtibat kurduğunu ifade eden Çelik, ''Biz YÖK'ün görüşünü aldık. YÖK, bu işe olumlu görüş verdi. YÖK üniversitelerden de görüş almıştır ama bireysel olarak farklı görüşler olabilir. Ona da saygı duyuyorum'' dedi.