Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Cezmi Eraslan, ''Eğer gücümüz, birliğimiz ve dirliğimizi bilmez, bu gücü kaybettiğimizde neler yaşadığımızı hatırımızda tutmazsak, 'İnşallah tarih tekerrür etmez' demek durumunda kalırız'' dedi.
Cezmi Eraslan, Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğü'nce Trabzon Lisesi'nde düzenlenen ''Doğu Karadeniz Bölgesindeki Türk Tarihi'' konulu panelde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin değerinin bilinmesi ve bu değerin takdir edilebilmesi için hangi koşullarda, ne tür mücadeleyle elde edildiğinin anlaşılması, diğer kesimlere de layıkıyla anlatılması gerektiğini söyledi.
Tarihin, ''zahmetle elde edilmeyen nimetin kadrinin bilinmediğini ve muhafazası için de gerekli hassasiyetin gösterilmediğini'' türlü vesilelerle ortaya koyduğunu anlatan Eraslan, ''Atalarımızın hangi yokluk, imkansızlık ve sıkıntılara rağmen İstiklal Harbi'ni vererek Türkiye Cumhuriyeti devletini kurduğunu iyi analiz etmeliyiz'' diye konuştu.
Türkiye'nin üzerinde bulunduğu coğrafyanın jeopolitik konumunun önemli ve hassas olduğuna dikkati çeken Eraslan, şöyle devam etti:
''Türkiye'nin, kıtalararası geçiş yollarının üzerinde yer alması, yeraltı zenginlikleri, tarihin özellikle son asırlarında belli kesimlerin dikkatini çekmiştir. Birlik ve dirliğimizi muhafaza ederek çağdaş uygarlık seviyesine, daha da üstüne ulaşmanın yolunu aramalıyız. Cumhuriyet, ihsan olunan, bir gecede ortaya çıkıveren birşey değil. Her türlü yokluğa rağmen, canla başla sarılarak, çalışılarak kazanıldığını bütün fertlerinin zihinlere nakşetmeliyiz ki cumhuriyetin ve bağımsızlığımızın herhangi şekilde vazgeçilebilir olduğu zihinlerde yer etmesin.
Türkiye'nin içinde bulunduğu süreci çağdaş uygarlık düzeyine ve üzerine çıkarma mücadelesini mümkün olan her fırsatta ve kısa sürede başaracağına inanıyorum. Eğer gücümüz, birliğimiz ve dirliğimizi bilmez, bu gücü kaybettiğimizde neler yaşadığımızı hatırımızda tutmazsak 'İnşallah tarih tekerrür etmez' demek durumunda kalırız.''
-''BÜTÜN FAALİYETLER 1974'TEN SONRA HORTLADI''-
İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce de geçmişte yaşanan birtakım olayların günümüzde de yaşatılmaya çalışıldığını savundu.
Anadolu'da Türk varlığını yoketmeye yönelik 1910, 1911, 1912, 1915, 1920 ve 1922'de yapamadıklarını bugün gerçekleştirmek üzere ne kadar şer odağı varsa harekete geçtiğini belirten Cöhce, şöyle konuştu:
''Bu şer odaklarına karşı biz ne yapıyoruz, tarihteki hataları aydınlarımız, yöneticilerimiz ve toplumumuzla sürdürüyoruz. Tarih tekerrür etmiyor, yapılan hatalar tekrarlanıyor. Türkiye'de Ermenicilik, Kürtçülük ve Pontusçuluk gibi akla gelecek bütün faaliyetler, 1974'den sonra hortlatıldı, canlandırıldı.''
Karadeniz yöresinde kimi ülkelerin, kan tahlilleri yaparak gen haritası oluşturmaya çalıştıklarını, kafatası ölçümleri yaptıklarını belirten Cöhce, ''Bu tür faaliyetlere karşı toplum olarak duyarlı olmalıyız. Bunlar yapılırken seyretmemeli, yetkililerce gerekli tedbirler alınmalı, halk bilinçlendirilmeli'' diye konuştu.
-''TÜRK KÜLTÜRÜ HER YÖNÜYLE ÖNE ÇIKARILMALI''-
Türkiye'de, müzik başta olmak üzere kültür unsurlarının tamamına değer verilip sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Cöhce, şunları kaydetti:
''Türk kültürü her yönüyle öne çıkarılmalı. Burası ebediyete kadar Türk yurdu olacaktır. Bundan şüphemiz yok ama bu yurdun bir bedeli vardır. Bu bedeli ödeyen istediği zaman alabilir, alırsa da bence de anasının ak sütü gibi helal olur. Bu yurdun bedeli kandır. En son Çanakkale'de biz 250 bin insan kaybettik. Bugün nüfusa oranla hesapladığımızda kaybettiğimiz sayı 13-14 milyona çıkıyor. 13-14 milyon insanın kanını bu ülke için akıtabilecek varsa alsın, helal olsun. Bu kanın bedelini ödeyebilecek varsa alabilir. Yoksa bunu kimse başaramaz. Biz de bir söz vardır, 'Adı eşek ama canı arpa samanı ister' diye. Bazı milletler böyledir. Adlarına bakmazlar, arpa samanı yemeye kalkarlar. Bunlara da biz çanak tutmamalı, fırsat vermemeliyiz. Bunun için her türlü tedbiri almalıyız.''
-''TRABZON'DAKİ FAALİYETLER TESADÜF DEĞİL''-
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selma Yel ise Trabzon'da yürütülen faaliyetlerin tesadüf olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
''1980'li yıllarda çevre etkinliği adı altında Samsun ve Trabzon'a gelen grubun kente girmesi, Trabzon halkı duyarlılık göstererek izin vermedi. Bu etkinliğin ana amacı bölgede bir Bizans devletini hayata geçirmek, kamuoyunu buna alıştırmaktı. Daha sonra Rahip Santoro cinayeti, Hrant Dink'in katilinin bu şehirden çıkması tesadüfi olaylar değil. Trabzon insanı saf gibi görünür, ancak aslında çok zekidir. Sezgileri güçlü, vatanseverlik olgusu yüksektir ve vatan için herşeyi göze alabilir. Ancak bazı duyguları istismar edilebilecek kişiler kullanılarak gerçekleştirdikleri eylemler ülkeye ve Trabzon'a zarar veriyor olabilir. Bu konularda toplum duyarlı olmalı.''
Panelde Doğu Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Cicioğlu, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Başkanı Hasan Kanbolat ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Çelik de sunum yaptı.
Panel, Trabzon Valisi Nuri Okutan'ın konuşmacılara plaket vermesiyle sona erdi.