Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sertifikasyon sistemleri, lisansüstü eğitimler, mesleki eğitim kursları gibi ülke ölçeğinde 4 yıl içinde bütün yabancı dil öğretmenlerinin belirli bir niteliksel standarda gelmesi konusunda projelerinin bulunduğunu bildirdi.
Ziya Selçuk, eğitim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Bakan Selçuk, Liselere Giriş Sistemi (LGS) kapsamında adrese dayalı yerleştirmelerle ilgili değerlendirme yapmasının istenmesi üzerine, bu yılki yerleştirmelerde oluşan problemlere değindi.
Adrese dayalı yerleştirmenin parametrelerin haziran ayında oluşturulan LGS kılavuzunda yer aldığına ve işlemleri de buna göre yapma zorunluluğunun bulunduğuna işaret eden Selçuk, "Bizim bu parametreleri değiştirmek gibi bir seçeneğimiz yoktu ama önümüzdeki yıl, çok rahatlıkla, içtenlikle söyleyebilirim ki bu tür sorunların tamamına tamamına yakınının çözüleceğini görecekler." dedi.
Okula başlama yaşına ilişkin bir soru üzerine Selçuk, bu konunun çocuğa göre değişebildiğini, genelleme yapmamak gerektiğini belirtti.
Bazı çocukların 5 yaşında okula hazır olduğunu ancak bazı çocukların ise 6 yaşında hazır olamadıklarını anlatan Selçuk, hazır olmayan bir çocuğun okula başlamaya zorlanmaması gerektiğini ifade etti.
Akademik gelişimin yanında çocuğun duygusal, sosyal gelişiminin de bulunduğunu vurgulayan Selçuk, "Ama bir genel geçer tablo da var. O tablo da şu, çocuk 6 yaşını doldurmadan da okula başlamasın. Genel ortalamaya çan eğrisine baktığımızda merkezdeki büyük çoğunluk için bir kural koyduğumuzda istisnalar var tabii ama genel ortalama çocuklarımız için bunun 6 yaşında olması gerekiyor." diye konuştu.
Yabancı dil öğretmenlerine yeni proje
Yabancı dil eğitimine ilişkin bir soru üzerine Bakan Selçuk, bu konuda 2-3 yıl içinde varmak istedikleri bir yer olduğunu kaydetti.
Yabancı dilin bir iletişim aracı olduğunu aktaran Selçuk, sistem üzerinde yeni bir yapı kurmayı hedeflediklerini bildirdi.
Yabancı dil eğitimini yaş grubuna, okul türüne göre yapılandıracaklarını ifade eden Selçuk, "Yabancı dil öğretmenleri için sertifikasyon sistemleri, lisansüstü eğitimler, birtakım mesleki eğitim kursları gibi ülke ölçeğinde 4 yıl içinde bütün yabancı dil öğretmenlerinin belirli bir niteliksel standarda gelmesi konusunda proje var. Bunun bütçesi de var." bilgisini verdi.
Üç sömestirlik bir okul da olabilir
Bakan Selçuk, Türkiye'deki tatillerin diğer ülkelere göre uzun olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine, Türkiye'de tatilin uzun olduğunu belirtti.
Avrupa'daki okul günü ortalamasının 220 gün olduğunu bildiren Selçuk, "Türkiye'de ise bu süre 180 iş günü." dedi.
"Tatil günlerinin ne olması gerektiği"ne yönelik bir soruya da Bakan Selçuk, şu yanıtı verdi:
"Bizim şöyle bir geleneğimiz var. Türkiye'nin yüzde 90'ına yakını tarım toplumu iken yazın üç aylık bir boşluk bırakmışlar. Çünkü tarım yapılıyor. Fakat iş tersine dönmüş, yüzde 80'i bir şeklide şehirleşmiş ve bu takvim yine aynı kalmış Türkiye'de. Temel çıkmaz bu. Bir alışkanlık bir gelenek oluşmuş. Değişebilir. Sadece bir tane yarıyıl olması gerekmiyor, bölgenin ihtiyaçlarına göre üç sömestirlik bir okul da olabilir. Ama şu anda 180 iş gününü hemen artırmak gibi bir derdimiz yok, önce yapısal olarak bir iyileştirmeye gidelim ondan sonra orta vadede 180 iş günü Avrupa'daki gibi 220 iş günü de olabilir."
"Durulan yer, Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği çerçevedir"
Bakan Selçuk, Danıştay'ın "Öğrenci Andı" kararına ilişkin bir soru üzerine, "Bu karar, 5 yıldır beklemede ama bu hafta çıkıyor. Nisan 2018'de karar verilmiş ama kaç ay geçmiş aradan, Vizyon'un olduğu hafta karar tebliğ ediliyor. Şu an gelecekle ilgili bir şey kurgulamaya çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, aslında o kadar net çizdi ki durumu ve 'Yerindelikle ilgili burada bir sorun var.' dedi. 'Bu kadar yıl bekletilip de neden şimdi çıkıyor' dedi haklı olarak. Milli Eğitim Bakanlığı, kabinenin doğal bir üyesi olarak elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği çerçeve doğrultusunda meseleye bakıyor. Bir başka iktidar gelir, bir başka siyasi erk gelir, bu meseleye başka türlü bakabilir ama şu anda bakılan ya da durulan yer, Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği çerçevedir. Biz de Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu anlamda bakıyoruz meseleye çok net olarak." değerlendirmesinde bulundu.
Kararın gerekçesinde konunun bilimselliği ile ilgili bir eleştirinin bulunduğunu aktaran Selçuk, "Aslında bir akademi dünyasının bir üniversitenin vermesi gereken bir cevap var orada. Bu mesele bilimsel bir mesele değil, bu siyasi bir mesele. O sebeple eğitim bilimi ile uğraşan bir bilim insanı olarak bununla ilgili başka bir şey söylediğimde bir başkası başka bir şey söyleyebilir. Dolayısıyla bu bilimseldir ya da değildir demek çok da doğru değil kanaatindeyim." diye konuştu.