Altın, bozuk para, pasaport, nüfus cüzdanı gibi kıymetli evrakların basıldığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğüne bağlı iş yerlerinde greve çıkıldı.
Derphane'de ilk grev 25 yıl önce yapılmış, anılan greve dönemin Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da destek vermişti.
Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Yakup Akkaya, yaptığı basın açıklamasında, 1 Ocak 2013'te yürürlük süresi dolan Darphane ve Damga Matbaası Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde 7 aydır sürdürülen müzakerelerden bir sonuç alamadıkları için bugün grev kararı uygulamasına başladıklarını bildirdi. TİS'in masa başında bitmesi için ellerinden geleni yaptıklarını ve gelinen noktadan istenen sonuçlara ulaşamadıklarını belirten Akkaya, "46 maddelik, 3 geçici maddesi olan toplu sözleşme görüşmelerinde, ancak 7 madde geçirebildik" dedi. Akkaya, kendilerine işaret edilen kamu protokolüne itiraz ettiklerini ifade ederek, her işyerinin kendine özgü koşulları bulunduğunu, bu nedenle her işyerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
'PARA BASIYOR, KARTLA GEÇİNİYORLAR'
200 bin kamu işçisiyle toplu sözleşme görüşmelerinin devam ettiğini hatırlatan Akkaya, "Yarın açıklanacak rakamlar, hayatın gerçeklerine uymuyor. Haziran ayında yoksulluk sınırının 3 bin 327 lira olduğunu günümüzde, Darphane işçisinin net ücreti bin 564 lira. Burada çalışanların yüzde 99'u evli, en az iki çocuklu, yüzde 65'ine yakını kirada ya da anne-babasıyla oturuyor ve bu ücretler yetmediği için geçimini kredi kartlarıyla idare etmek zorunda kalıyor" diye konuştu.
Akkaya, 2012 net karı 68 milyon lira olan Darphane'de geçen yıl 36 ton altın üretildiğini kaydederek, "Bu yıl Temmuz'a kadar olan sürede üretilen altın miktarı 60 ton. 2012'de 68 milyon lira kar ederken, 32 ton altın üretmişlerdi. Bugün 7. ayda 60 ton altın ürettiler ve olabilecek karı düşünün. İşçiye, karın üçte birini bile reva görmeyen bir anlayış var burada. Biz bu anlayışı kabul etmiyoruz, reddediyoruz" ifadelerini kullandı. Darphane'de pasaport, nüfus cüzdanı, ehliyet, vize pulları gibi kıymetli evrakların basıldığına değinen Akkaya, fiyatı 101 lira olarak belirlenen ve daha sonra 15 liraya indirilen ehliyetin Darphane'den 5 veya 6 liraya alındığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Kar eden bir kuruluşta çalışan arkadaşlarımızın aldıkları ücret kabul edilebilir bir ücret değildir. Bizim taleplerimiz karşılanamaz talepler değil, makul taleplerdir. Taleplerimiz ücretle sınırlı değildir. Ücretten daha önemli taleplerimiz de vardır. 2012'de, burada meslek hastalıklarının en yoğun olduğu dönemi gördük. İşçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili yeterli önlemlerin alınmadığı açıktır. Bizim buna da itirazımız var. Belki ücreti 1-2 puan eksik alabiliriz, bunu da bir sonraki toplu iş sözleşmesinde telafi edebiliriz ama sağlıkla ilgili eksikliklerin telafisi yoktur."
Akkaya, hiçbir zaman grevi bir amaç olarak ortaya koymadıklarını belirterek, "Bizim topumuz, tüfeğimiz, copumuz, biber gazımız yok. Bizim üretimden gelen gücümüz var. Biz de haklı ve meşru olarak nitelendirdiğimiz ve inandığımız talepleri, arkadaşlarımızla birlikte, ancak üretimden gelen gücümüzü kullanarak alabileceğimizi düşündük ve onun için bugün greve çıktık ve grev pankartını da astık" diye konuştu.
İLK GREV 25 YIL ÖNCE YAPILMIŞTI
25 yıl önce 1988 yılında yaptıkları grevin anı defterine, o dönem Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yazdıklarını okuyan Akkaya, yarın akşam sahuru, Darphane işçileriyle birlikte yapacaklarını duyurarak, "Sayın Başbakanı, bundan 25 yıl önce ziyaret ettiği gibi bu mübarek günlerde, grev çadırında bizleri ziyaret etmeye, haklı ve meşru davamızda bizi desteklemeye davet ediyoruz" dedi. Akkaya,25 yıl önce de yaptıkları, "Madeni paralar kumbaraya" kampanyası yine başlattıklarını, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının da kendilerine destek vereceğini açıkladı.
Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak da Türk-İş olarak, sonuç alınıncaya kadar Darphane işçilerinin yanında olacaklarını belirtti. DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ise DİSK'in Darphane işçilerinin grevini selamladığını ve sonuna kadar işçilerin yanında olacağını söyledi. Yol-İş, Haber-İş, Birleşik Metal İş, Belediye-İş, TEKSİF yöneticilerinin de katılarak destek verdiği eylemde, "Yaşasın sınıf dayanışması", "İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız", "Direne direne kazanacağız", "Sadaka değil, toplu sözleşme" şeklinde sloganlar atıldı. İşçiler, pankartın asılmasının ve basın açıklamasının ardından halay çekti.