Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Doç. Dr. Gökhan Günaydın, sosyal ve iktisadi açıdan çok önemli bir ürün olan fındığı geliştirmek yerine kaosa sürüklemek için Türkiye’de elbirliği ile çalışıldığını söyledi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi ile Trabzon İli Fındık Üreticileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nda bugün “Fındığın Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Doç. Dr. Gökhan Günaydın, fındığın son derece önemli bir konu olduğunu belirterek “Yaklaşık 350 bin üretici bir ürünün tarımını yapıyor. Bu öyle bir ürün ki Türkiye de yabancı hiçbir girdiye ihtiyaç duyulmuyor. Bu ürün tarımsal ihracatın tek başına 4’te 1’ini karşılıyor. Bazı sapmalar var. İklimin değişik etkileri ile ihracata katkısı 600 milyon ile 2 milyar dolar arasında değişiyor. 250 bin ton iç fındık ihraç ediyoruz. Yörede insanı tutan bu bitki böylesine sosyal ve iktisadi açıdan önem taşırken, biz bu ürünü geliştirmek yerine kaosa nasıl sürekleriz diye el birliği ile uğraşıyoruz. Fındık üretiminin planlanması ve ekim alanlarının daraltılması ile ilgili yasalar yayımlandı. Fiskobirlik üzerine nasıl baskılar yapıldığını hepimiz biliyoruz. 2.5 milyar TL’den fazla zarar ile sektörden nasıl uzaklaştırıldığını biliyoruz. Geçen yıl bu zamanlarda yeni fındık stratejileri açıklandı. O stratejide ne dediler. ‘Ne Fiskobirlik ne de TMO’yu piyasaya sokuyoruz. Piyasa egemen olacak’ dediler. İkinci olarak ise 450 bin hektarlık ruhsatlı fındık alanı belirlediler. Biz yeni strateji ile bir fındık yılını geride bıraktık” dedi.
"YILLARDIR AÇIKLANAN HER FINDIK FİYATI TARTIŞILDI"
Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav ise fındığın bugüne kadar hep siyasilerin elinde değerlendirildiğini kaydererek “Açıklanan her fiyat ya az yada çok bulundu ve tenkit edildi. Mesele 1975 yılında 300 bin ton fındık oldu. 1980 yılında 250 bin ton oldu, 1987 yılında 300 bin ton, 1990 yılında 450 bin ton olmuş, 1995 yılında 500 bin ton olmuş ve hep tenkit edilmiş. Fakat buna rağmen bakıldığı zaman rekolteye 900 bin tonun geçildiği görülüyor. Aslında fındık alanlarında 250 yada 150 ton verimi olursa 1 milyon ton rekolte olacak. Allah’tan bu olmuyor. Dikim alanları hep artmış. Samsun bölgesinde 80 yıllında sadece eylül ayında fındık işi yapılırdı. Sonraki aylarda yoktu. Şimdi samsun fındık rekoltesi 100 bin ton oluyor. Burada ki bu artış sıkıntı oluşturuyor. Genelikle Karadeniz Bölgesi’nin doğusunda kalan fındık üreticilerine zararı oluyor. Batıya doğru gidildiğinde verim daha fazla, satışlar da doğuya göre daha avantajlı” diye konuştu.
2004 yılına gelinceye kadar fındığın ortalama fiyatı 2 dolarlar seviyesinde olduğunu hatırlatan Cirav “2002 yılında ise 1 ile 1.5 dolar arasında fiyat gördü. 2003 yılında ise 3 ile 4 dolar arasında oldu. Üretici bu fiyatı gördükten sonra aşağı bir fiyat kabul etmek istememiştir. Bu yürütebilir bir durum değildir. Siyasilerin vermiş olduğu kararların fındığa çok fayda sağladığını düşünmüyorum. Mutlaka fındıkta üreticinin temsilcileri olması şarttır. Bunların başında Fiskobirlik gelmektedir. Ancak Fiskobirlik piyasa yapıcı görevini soyunursa bu ne kadar yürütülebilir. Fiskobirlik üyelerine kar dağıtan müessese olmalıdır ve iyi bir yapılanma ile hayat bulmalıdır. Kooperatif gibi yürümelidir. Bu olduğu zaman bundan fındıkla ilgilenen herkes olumlu etkilenecektir” şeklinde konuştu.
"HERKES ÜRÜNÜNE SAHİP ÇIKMALI"
“Fındığı toplayan insan hemen pazara getirip birine emanet ediyor. Bunu yapmak sıkıntının en büyüğüdür” diyen Cirav “O sıkıntı Avrupa’ya kadar ilerliyor. Eğer fındıkta istikrar isteniyorsa bu yapılmalı. Herkes kendi ürününe sahip çıkmalı. Herkes fındığını satmalı ancak azar azar satmalı, yavaş yavaş satmalıdır. Piyasa fındık üreticilerinin elindedir. Fındık ihracatlarının etkisi de var ancak asıl etki üreticidedir. Üretici bilinçli hareket etmelidir. Topladığı zaman hemen satış düşüncesinden sıyrılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı ise basında yer alan “Badem fındığı tehdit ediyor” başlıklarına atıfta bulunarak “Bununla ilgili bir araştırma yaptım. 2010’a a kadar her yıl bu laf söylenmiş. İnsanlar bizi aptal mı zannediyor ? ‘Badem fındığı tehdit ediyor’ diyerek milleti paniğe sevk ediyorlar. Ne oldu, çikolatacılar bademe dönmedi. Türkiye fındıkta büyük ülke ve daha da büyük olmalı. Geçen yıl fındık üretimi ile ilgili bakan açıklama yaptı. Buna karşıyım. Türkiye’de 4 bin hektarda fındık üretildiği zaman fındık 10 bin lira olur. Türkiye’de eylül ve ekim ayını kontrol edemezseniz, bu problemi çözülmez. Giresun’da bu 11 dekar. Biz 10 dönüm arazide tarımsa üretim yapıyoruz. Herkes problemli. ‘Tarımsal örgütler kurun’ diyorlar. Adam kardeşiyle bir araya gelmiyor ki. İnsanların tarımsal meselelere el atması azım. Eylül ve Ekimi çözemezsek alanları nereye indirirsek indirelim bu sorunu çözemeyiz. Sadece Fındık A.Ş diye bir şirket kurarsak istediğimiz payı alırız. Dünyada çikolata üretiliyor. Türkiye son 10 yıldır ülkemiz bunu tüketim olarak kullanmaya başladı. Her yerde çikolata var. Çikolataya büyük bir rağbet var. Fakat bizim söylediğimiz gibi bizim bir takım meseleleri içimizde halletmemiz lazım. Fındığı çiftçi kontrol etmeli. Dünyada 6 milyon ton çikolata üretiliyor ve dünyada insanlar buna 80 milyar dolar para veriyor. Bu rakamları düşünebiliyormusunuz ve çikolatanın yüzde 11’i fındık. Üretici fındığa fiyat isteyemiyor. Fındık Allah’ın bir lütfudur herkes bundan fayda sağlıyor. Çikolata herkesi mutlu ediyor. Fındığa 6 TL istiyorum, aşağısına da satmıyorum” dedi.