Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarındaki sadeleştirme adımlarını destekleyici olarak yeni düzenlemeler yaptı.
TCMB'den bankalara gönderilen talimatta, yabancı para zorunlu karşılıklara komisyon uygulaması ve kur korumasız Türk lirası (TL) vadeli mevduat hesaplarına geçişin teşvik edilmesine yönelik değişiklikler yer aldı.
Komisyon uygulaması değişikliği
TL payına göre farklılaştırılmak üzere yüzde 8 olarak belirlenen yapancı para zorunlu karşılıklara uygulanan komisyon oranındaki yüzde 60 oranı, yüzde 57'ye indirildi.
Yapılan değişiklikle TL payı yüzde 57 ve üzerinde olan bankalar için yüzde sıfır ve yüzde 50-57 arasında olan bankalar için yüzde 3 komisyon uygulanacağı belirtildi.
Ayrıca, TL payı yüzde 57'nin altına düşecek bankalara hedefe tekrar ulaşabilmeleri için ilave 4 hafta süre sağlandı.
Türk lirası pay ve dönüşüm oranı hesaplama değişikliği
Yabancı para mevduat hesaplarından veya kur korumalı hesaplardan kur korumasız en az 3 ay vadeli TL mevduat hesabına geçen tutarların, zorunlu karşılık ve menkul kıymet tesisi ile komisyon oranlarının belirlenmesinde esas alınan TL payı hesaplamasında ve menkul kıymet tesisi uygulamasında yer alan dönüşüm oranının hesaplamasında dikkate alınmasına karar verildi.
Sadeleşme süreci devam ediyor
Para Politikası Kurulu'nun 22 Haziran 2023 tarihli kararında mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçevenin, etki analizlerine dayanarak ve kademeli bir anlayışla sadeleştirileceği ifade edilmiş ve bu kapsamda ilk adım 25 Haziran'da atılarak kamuoyuna duyurulmuştu.
25 Haziran'da menkul kıymet tesis yükümlülüğü için yüzde 60'tan yüzde 57'ye indirilen TL ağırlığı, 8 Temmuz'da ilave 5 puan yabancı para zorunlu karşılık oranının belirlenmesinde de aynı seviyeye çekilmişti.
Ayrıca, hedefin altına düşen bankalara tekrar hedefe ulaşabilmeleri için ilave süre verilmişti.
Merkez Bankası'nın komisyon uygulamasında ve kur korumasız Türk lirası vadeli mevduat hesaplarına geçişin teşvik edilmesi amacıyla attığı adımlar, sadeleştirmede 25 Haziran ve 8 Temmuz'daki adımların tamamlayıcısı niteliğinde değerlendiriliyor.