''Trabzon Büyükşehir olmalı''

Mahalli idarecilik konusunda ülkemizdeki birkaç isim arasında gösterilen Doğu Karadeniz Belediyeler Birliği Eski Genel Sekreteri ve İçişleri Bakanlığı Başkontrolörü Halil Memiş ile bölgemizde görev yaptığı süre içerisindeki izlenimlerini, bölgemiz hakkınd

Mahalli idarecilik konusunda ülkemizdeki birkaç isim arasında gösterilen Doğu Karadeniz Belediyeler Birliği Eski Genel Sekreteri ve İçişleri Bakanlığı Başkontrolörü Halil Memiş ile bölgemizde görev yaptığı süre içerisindeki izlenimlerini, bölgemiz hakkındaki değerlendirmelerini ve kendisini konuştuk.

Sayın Memiş aynı zamanda ülkemizdeki tüm mahalli idarelere yönelik faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu olan Mahalli İdareler Araştırma ve Geliştirme Merkezinin de Başkanlığını yürütüyor.

 

Doğu Karadeniz Belediyeler Birliğinde görev almanızın ve sürpriz şekilde İçişleri Bakanlığına dönmenin özel nedenleri olup olmadığını merak ettik. Bizi aydınlatır mısınız?

Ben Trabzon’un çocuğuyum. Lise öğrenimim bitinceye kadar, Akçaköy kasabasında okudum. Şehir yaşamını hiç bilmeden de Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Kamu Yönetimi bölümündeki öğrenimime başladım.

Bu manada, bu bölgenin en kötü şartlarını bizzat yaşamış birisi olarak, bölge insanının diğer bölgelere göre ne kadar zor şartlarda yaşamını sürdürdüğünü de İçişleri Bakanlığındaki denetim elemanlığı görevim nedeniyle ülkenin her yerini gezerken anladım.

Bu zor şartlarda görev yapıp, hala Devletine yüksek bir bağlılık duygusuyla sadık olan bölge insanına ve bölgeye hizmet etmenin, bölgede yetişen biri olarak borcum olduğunu düşündüm.

Bu mikro düzeyde hedefimdi. Bunun yanında makro düzeyde başka bir hedefim daha vardı.

Meslek hayatım boyunca birlikteki görevime başlamadan önce 14 yıl boyunca, mahalli idareler üzerinde teftiş, denetim, inceleme, araştırma ve soruşturma görevlerinde Sayın İçişleri Bakanlarımızın adına görev yapar pozisyonda bulunmuştum. Burada elde ettiğimiz tecrübeleri, bölgemizin bir kuruluşu olan Beleyeler Birliğinde uygulama şansını yakalamak suretiyle, burada yürüteceğimiz faaliyetlerle hem bölgemiz belediyeciliğine hem de ülkemiz belediyeciliğine hizmet etmeyi düşündüm.

Geldiğimiz noktada bunu gerçekleştirmiş olmanın huzurunu yaşadığımı ifade etmeliyim.

Neden ayrıldığıma gelince, sanırım her bürokrat benim Birlikteki görevden ayrıldığım gibi görevinden ayrılmayı arzu eder. Tamamen kendi isteğim ve ileriye dönük kişisel bazı planlarım nedeniyle, bunun yanında bir duruşu sergilemek istemem nedeniyle ayrıldım. Bu duruşta, zamanı geldiğinde koltukta oturanların arkadan gelenlere yer açmak amacıyla kalkmalarını bilmeleri gerektiği mesajının verilmesinden ibaretti.

 

Peki ayrılmanızda gözlediğimiz iyi intibalar bıraktığınız. Bunun sebebini öğrenebilir miyiz?

Tabi bunun cevabını ben veremem. Ama demek ki bu intibayı bırakabilmişiz. Ben de çok iyi intibalarla ayrıldım. İyi ki bölgemde bulunmuşum dedim kendi kendime. Ama sanırım biz, borç içinde bulduğumuz, binası, teşkilatı olmayan idari ve mali yapı olarak yok durumda olan bir kurumu, kendine yeten, sadece bölgedeki değil ülkemizdeki tüm belediyelere hizmet eden bir konuma getirdik. Ülkemizde, tanınırlılığı en yüksek olan bölgesel nitelikteki birliklerden biri oldu Doğu Karadeniz Belediyeler Birliği.

Bunun yanında, biz hizmet ürettiğimiz süre içerisinde hiçbir siyasi saikle hareket etmeden, herkese görev ve hizmet noktasında yaklaştık. Sorun üreten değil, sorun çözen konumunda olduk.

 

Halil Memiş, bundan sonra ne yapacak? Fiili olarak buradan ayrılmanız, bölgeyle ilişkilerinizi nasıl etkileyecektir? Yukarıda kişisel bazı planlarım var dediniz. Bundan ne anlamalıyız?

Bürokratlık hayatımızın tamamı mahalli idarelerle ilgili geçti. Ya merkezden denetleyen takip eden konumda, ya da bizzat içinde görev yaparak. Dolayısıyla, bundan böyle de aynı şekilde devam edeceğiz. Devlete ve Milletimize hizmete hangi şartta olursa olsun devam edeceğiz. Memuriyet hayatımız şimdilik devam ediyor. Gelecekte, hangi konumda olursa olsun, temel önceliğimiz bu Devletin bize verdiğinin karşılığını milletimize hizmet ederek ödeyeceğiz.

Fiili olarak bölgeden ayrılmamız, bölgeye hizmet etmeyeceğimiz anlamına gelmemelidir. Biz bölgemizde görev yaparken sadece bölgemize değil, ülkemizdeki tüm belediyelere katkı verdik. Uzakta da olsak hizmete devam edeceğiz. Özel planlar derken kastımız kendimizi yetiştirmek amacıyla farklı açılımlara girmek diyelim şimdilik.

Ayrıca, mahalli idarelere yönelik faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşunun da başkanıyım. Bu kuruluşumuz ülkemizdeki tüm mahalli idarelere yönelik üst düzey hizmetler üretiyor. O çerçevede de bölgemize katkımız olacaktır.

 

Bölgemizdeki belediyeciliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Belediyelerimizi başarılı buluyor musunuz?

Bölgemizde belediyelerimiz zor şartlarda hizmet vermeye çalışıyorlar. Mali durumları ne yazık ki iyi değildir. Coğrafya ve iklim şartları, arazi yapısı hizmet yapmayı olumsuz etkilemektedir.

Daha önce, Belediyeler Birliğinde görev yaptığım dönemde bir araştırma yapmıştık. O araştırmanın sonuçlarını da kamu oyu ile paylaşmıştık. O raporda, bölgemizin dezavantajlı durumunu ortaya koymuştuk.

Tüm bu veriler ışığında değerlendirildiğinde, belediyecilik uygulamaları konusunda bölgemizin zor şatlara rağmen iyi durumda olduğunu söylememiz, belediyelerimiz adna bir hakkın teslimi olacaktır.

Trabzon Büyükşehir olmalı mı?

Bu konuda vereceğim cevap hiç tartışmasız evettir. Konu ile ilgili görüşlerimi daha önce kamu oyu ile paylaşmıştım.

Büyükşehir belediyesi olmak bölgeyi ve ili nasıl etkiler?

Büyükşehir belediyesi olmak tek başına hiç birşey ifade etmeyecektir. Bu oluşumu destekleyecek makro planlamalar ve düzenlemeler yapılmalıdır. Ancak her halükarda Trabzon Belediyesinin Büyükşehir belediyesi statüsüne kavuşması, Trabzon’u çekim merkezi haline getirecektir. Trabzon’un en büyük sorunlarından biri olan nüfus göçünün altında yatan sebeplerin ortadan kaldırılmasına vesile olacaktır.

 

Sizce bölgenin temel sorunu veya çözüm bekleyen öncelikli sorunları nelerdir?

Bölgenin görünen temel sorunu nüfus göçüdür. Diğer bir ifade ile nüfus kaçışıdır.

Bölgemizde milli hasılaya katkı yapacak dişe dokunur hiçbir üretim yoktur. Sanayi yok denecek düzeydedir. Bölgedeki organize sanayi bölgeleri boştur. Bölge ekonomisini ayakta tutan sadece hizmet sektöründeki para trafiğidir.

Nüfus göçünün altında yatan sebepler, aslında bölgenin sorunlarının da sonucudur. Bölgede iş imkanı yoktur. Gençlerin ve işsiz nüfusun istihdam alanı oldukça sınırlıdır.

Bölgede, potansiyel olarak yayla turizmi geliştirilememiştir. Bunun yanında bölgede, genel tarım politikaları nedeniyle tarım ve hayvancılık git gide yok denecek seviyeye kadar azalmıştır.

Bölge, jeopolitik konumundan yararlanamamaktadır. Konum itibariyle dünyadaki sayılı limanlar arasında bulunan Trabzon Limanı ne yazık ki fonksiyonel kullanılmamaktadır. Ekonomiye ve bölgeye artı katkı oluşturacak şekilde makro düzeyde politikalar üretilemediğinden, Trabzon Limanı bitme noktasına gelmiştir. Liman, bölgenin doğuya, İran’a, Gürcüstan’a ve Türki Cumhuriyetlere batının açılış kapısı haline getirilebilir. Bu ise, hem Trabzon hem de bölgenin çok avantajlı duruma gelmesine ve gelişmesine imkan sağlar.

Sürekli gündemde tutulan demiryolu bağlantıları, güney çevre yolu ve deniz ulaşımı makro politikalarla desteklenerek faaliyete geçirilmelidir. Bu hem Doğu Karadeniz bölgesine bir katkı sağlayacak, hem de Doğu Anadolu bağlantılarıyla bu bölgelere de katkı sağlayacaktır.

Bu durum, Trabzon’un göç veren durumdan çıkmasına aksine hem bölgeden hem de Doğu Anadolu’dan göç almasına imkan sağlayacaktır.

Yukarıda da belirttiğim gibi, bunların hepsi Büyükşehir yapılanması dahil makro bir planlama ile ele alınıp, hükümet politikası haline getirilmelidir.

 

İşin uzmanını bulunca genel olarak bazı sorular da sormak isteriz. Sizce yerel yönetimler yeterince proje üretebiliyor mu?

Bu soruyu ve bunun cevabını fazlasıyla önemsiyorum. Aslında, yerel yönetimlerin proje üretip üretmemesi hususunu, sadece yerel yönetimleri ele alarak irdelemek bizi tam cevaba götürmez. Genel olarak ülkemizdeki sıkıntı, projeye dayalı yaşayamamak sıkıntısıdır.

Son yıllarda mevzuat gereği zorunlu hale getirilen stratejik plan hazırlama zorunluluğu, bir nevi belediyelere uzun bir geleceği olmasa bile ileriye yönelik belli bir vizyon çizme imkanı getirmiştir. Ancak, baktığımızda, hukuken bu zorunluluk sadece 200 – 250 civarındaki bir belediye için söz konusudur. Bu sayı ise, mevcut belediyelerin yüzde onu bile değildir. Stratejik planı hazırlamak zorunda olan belediyelerin bir kısmı da, bu planları birilerine ihale ederek kağıt üzerinde hazırlatmışlardır. Ancak, yeni yeni oluşan proje üretme çabalarını önemsemek gerekmektedir.

Bunun yanında, belediyelerin mali açıdan zor durumda olmaları, harcamalarının büyük kısımlarının cari giderlere gidiyor olması, proje üretmelerinin önündeki en büyük engel olarak görülmektedir.

Sonuç olarak şu denebilir ki, yerel yönetimlerimiz özel idareleri de dikkate aldığımızda ülkemizde yaşayan nüfusun tamamına hizmet götüren kuruluşlar olarak, kendilerinden beklendiği ölçüde proje üretip faaliyete geçirememektedirler.

 

Sonuç olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Esasında burada dile getirdiğimiz hususları sadece, mikro düzeyde bölgemiz veya Trabzon ölçekli düşünmemek gerekmektedir. Trabzon veya bölgenin kalkınması makro düzeydeki politikalarla olacaktır. Trabzon’u İstanbul’dan, İzmir’den, Ankara’dan, Erzurum’dan ….velhasıl genel olarak tüm Türkiye’den ayrı düşünmek mümkün değildir.

Makro ekonomik politikalar, tüm ülkeyi ilgilendiren politikalar ve planlamalar tüm ülkeyi ve ülke halkını olumlu veya olumsuz etkilediği gibi Trabzon’u ve bölgeyi, dolayısıyla bölge halkını da olumlu veya olumsuz etkilemektedir.

Bize düşen ise, yüce Türk Milletine yakışır bir şekilde çalışmak, Devletimizin birliği, beraberliği ve bekası için üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirmektir.

Maneviyat erozyonuna uğradığımız bu günlerde, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşını düşünmemiz yeterlidir. Ekonomik olarak o zamankinden daha ileri olduğumuz bu günlerde, maneviyat olarak ta o günleri iyi tahlil edip, o günlerden, o günler üzerimizde oynanmaya çalışılan oyunlardan ders alarak gereğini yapmalıyız. Maneviyatımızı, milli hassasiyetimizi o günlerin seviyesine çıkarıp, milletimiz üzerinde oynanmaya çalışılan küresel oyunların farkında olup, gerek ülke içinde ve gerekse dışında gerekli adımları attığımız takdirde 2023 Atalarımızın bizimle gurur duyduğu bir yıl olacaktır.

Size bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim. Sizi keyifle takip ediyorum. Böyle bir imkanı sizin aracılığınızla bulmakta beni ziyadesiyle memnun etmiştir. Bu vesile ile sizlere ve ekibinize teşekkür ediyor başarılar diliyorum.

 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri