Türk fındığı neden diyemedi

Dünyaca ünlü Türk doktoru Mehmet Öz'ün, ABD televizyonundaki Larry King Şov'da fındık yemeyi tavsiye edip Türk fındığı dememesinin nedenini babası Prof. Dr. Mustafa Öz açıkladı:"Diyemez, çünkü hedefinde New York veya New Jersey'i yönetmek var. Bu eyaletle

Dünyaca ünlü Türk doktoru Mehmet Öz'ün, ABD televizyonundaki Larry King Şov'da fındık yemeyi tavsiye edip Türk fındığı dememesinin nedenini babası Prof. Dr. Mustafa Öz açıkladı:

"Diyemez, çünkü hedefinde New York veya New Jersey'i yönetmek var. Bu eyaletlerdeki Ermeni ve Yunanlı seçmenleri kızdırmak istemez."

KOÇ Holding Kurumsal İletişim Koordinatörü Oya Ünlü'den alıntılarla yazdığım, "Mehmet Öz, Larry King Şov'da neden Türk fındığı demedi" yazıma ilk katkı Genel Yayın Müdürümüz Ertuğrul Özkök'ten geldi:

"Mehmet Öz'ün 'fındık yiyin' demesi yeter. Çünkü, dünya fındık pazarının lideriyiz. Tüketimin artması, doğrudan Türk fındığına yarar."

Ardından konuya bilimsel açıdan bakan, kendisi de ABD'de bulunan Dr. Tan Attila'dan mesaj aldım. Dr. Attila, "Türkiye'den farklı olarak, ABD'deki bilim adamları görüşlerini bildirirken bilimsel bir temele dayandırırlar" diye söze girmiş, önce Türkiye'deki doktorlara taşını atmış.

Dr. Tan Attila, bilimsel açıdan Türk fındığının diğer fındıklardan farklı yararları olup olmadığına odaklanmış: "Eğer böyle bir kanıt varsa, mutlaka 'Türk fındığı' diye vurgulamak gerekir."

Ya "Türk fındığı daha yararlıdır" gibi bir bilimsel ayrım yoksa?

Bu durumda Dr. Attila'nın itirazı var: "Eğer elde kanıt yoksa 'Türk fındığı' diye ayrım yapmak, objektiflikten uzak yoruma girer."

Dr. Tan Attila, bilimsel açıdan yaklaşımını şöyle tamamlamış: "Ortada bir belge yoksa, milyonlarca kimseyi sağlık konusunda etnik geçmişinize bağlı olarak yanlış yönlendirmiş olursunuz."

Derken Türkiye'nin ABD'deki gururu, dünyaca ünlü doktorumuz Mehmet Öz'ün babası Prof. Dr. Mustafa Öz aradı. Prof. Mustafa Öz, İstanbul'da Florence Nightingale Hastanesi'nin Cerrahi Bölüm Başkanı...

Geçen pazar günkü yazımda Oya Ünlü'nün, "Larry King Şov'da Mehmet Öz'ü izledim. Sağlık açısından fındığın yararlarından söz etti. Ağzından bir türlü 'Türk fındığı' çıkmadı, yadırgadım" sözlerini okuyunca, oğlu Mehmet Öz'ü arayıp konuşmuş.

Meğer dünyanın çeşitli noktalarında farklı tanıtım çalışmaları yürüten Fındık Tanıtım Grubu, Mehmet Öz'ü ziyaret edip, "Türk fındığı için bize destek olun" önerisinde bulunmuş.

Mehmet Öz, Fındık Tanıtım Grubu'yla konuşuncaya kadar Türk fındığının dünya pazarının lideri olduğunu bilmiyormuş. Onlara yanıtı, "Fındığın iyi bir gıda olduğunu söyleyebilirim. Zaten öyle. Ancak 'Türk fındığı' diye tanıtım yapmamı beklemeyin" olmuş.

Baba Prof. Mustafa Öz, oğlu Mehmet Öz'le ilgili bir gelecek planı da verdi. Mehmet Öz'ün hedefinde New York veya New Jersey'e yerel yönetici olmak varmış. Bu yüzden her iki bölgede yaşayanları, "Türk fındığı" uğruna küstürmek istemiyormuş: "Larry King Şov gibi ABD'de en çok izlenen programda 'Türk fındığı' reklamı yapmaya kalksam, New Jersey'de, New York'ta yaşayan Ermenileri, Yunanlıları kaybedebilirim."

Baba Mustafa Öz'den gelen mesaja bakılırsa, Mehmet Öz'ün "fındık yiyin" tavsiyesiyle yetinmek gerekecek.

Mehmet Öz, New Jersey ya da New York'u yönetme hedefine ulaşırsa, Türkiye'nin yeni bir "övünme kaynağı" ortaya çıkacak.

Umarım Mehmet Öz hedefine ulaşır...

'Okulu yerel imkánlarla ısıtın' ne anlama geliyor

GEÇENLERDE gazetemizin manşetine oturan, "Yakıt parası vermedi diye küpesini aldılar" haberiyle ilgili bir ilköğretim okulu müdüründen mektup aldım. Mektupta o habere okul yönetimi ve öğretmenlerin gözüyle de bakılması gerektiği görüşü dile getirilmiş.

Habere göre, Konya'nın Selçuklu ilçesinde bir ilköğretim okulu sınıf öğretmeni 20 YTL'lik yakıt parasını ödemediği için Necla T. adlı öğrenciye, "Altın küpelerine el koyuyorum. Yakıt parasını ödeyince veririm" demişti. Hurda kağıt toplayarak ailesini geçindiren baba Hasan B. ise, "20 YTL'yi veremedik, küpeleri geri alamadık" diye yakınmıştı.

Mektup gönderen ilköğretim okulu müdürü, her yıl valiliklerden kendilerine ulaşan "emir"den örnek bölüm aktarmış: "... yılı ödeneği yetersiz olduğundan okullarınızın yakacak, elektrik, su giderlerinin yerel imkánlarla karşılanması... Uygulanmayanlar hakkında yasal işlem yapılacağı..."

İlköğretim okulu müdürü, "Valilik emirlerindeki 'yerel imkanlar' ne demektir?" diye sormuş, yanıtını vermiş: "Yerel imkánlar 'velinin katkısı' demektir."

Mektubu gönderen müdür, sözünü şöyle bağlamış: "Bizi öğrenci velilerimize el açmak zorunda bırakan Milli Eğitim Bakanlığı'nı eleştirin."

Müdür Bey haklı ama "yerel imkánlar"a öğrencinin küpesi de girer mi?

Önce kayıtdışı şarabı çözmemiz gerekiyor

GEÇEN cuma akşamı Rona Yırcalı'nın İcra Başkanlığını yürüttüğü Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türk-Kuveyt İş Konseyi'nin "iş yemeği" vardı.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Kuveyt Sanayi ve Ticaret Bakanı Falah Fahad Mohammad Al-Hajiri'ye beni tanıtırken, "Sık sık alkollü içkiler üzerindeki vergilerle ilgili yazı yazar, beni eleştirir" dedi.

Unakıtan, "Güler Sabancı yatırıma çağırdı, dünya şarap devi Rothschild bile yüksek vergilerden korktu" yazıma da atıfta bulundu. Hemen sordum: "Şarap üzerindeki üç kata varan vergide indirim olacak mı?"

Unakıtan, pek niyetli gibi görünmedi: "Yeni bandrol sistemini devreye soktuk. Hele kayıtdışı şarap işini bir çözelim."

Şarapta kayıtdışılık konusunda haklıydı. Çünkü, Türkiye'deki yıllık 90 milyon litrelik şarap üretiminin yarısından fazlası kayıtdışı pazarlanıyor.

Yine de şarap üreticilerinin yüksek vergiden bunaldığını yineledim. Rona Yırcalı da destekledi: "Çok ciddi kuruluşlar da şaraptaki yüksek vergiden bunalmış durumda."

Unakıtan, "Farkındayım, kayıtdışı olayında ne yapabileceğiz onu görmeliyiz" yanıtıyla yetindi...

Şarap üreticilerine duyurulur...

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Ekonomi Haberleri