Karayolu taşımacılığı ile servet yapan işadamı Yılmaz Ulusoy, iş hayatında bugüne kadarki en büyük pişmanlığını itiraf etti. Yeni bir 'sevda'ya tutulan Ulusoy'un pişmanlığı neydi?
İşadamı Yılmaz Ulusoy, iş hayatında bugüne kadar neden pişman olduğunu anlatırken, Kilometrelerce yollar yaptık. Üzerinde yolcu ve yük taşıdık. Keşke demiryollarıyla bütün yurdu döşeseydik. Ben artık demiryolu sevdalısıyım dedi.
Karadenizli işadamları arasında, renkli kişiliğiyle öne çıkan Yılmaz Ulusoy, uzun iş hayatında birçok alanda yatırım yaptığını, ancak bugün geldiği noktadan geçmişe baktığında en çok üzüldüğü konunun demiryollarına yeterince ağırlık verilmediği olduğunu söyledi. Ulusoy, Birçok karayolunun yapılmasına imza attım. Üzerinde yolcu ve yük taşıdık. Bugünse bir demiryolu sevdalısı oldum. Keşke, yurdun dört bir yanını demiryoluyla döşeseydik. Bunu çok ihmal ettik. Yeniden treni ve demiryolunu baştacı yapmalıyız dedi. Ulusoy'un bu itirafı çok önemli çünkü, bir aile şirketi olan Ulusoy Holding, kurucusu baba Hacı Mehmet Bahattin Ulusoy'dan itibaren sermaye birikimini, ağırlıklı olarak da her türlü taşımacılıktan, uluslararası nakliyattan, karayolu inşaatı ve müteahhitlikten, otobüs üretiminden ve turizmden sağlayarak büyüyen bir firma oldu.
ABD'NİN DURUMU VE PETROL ENDİŞESİ
Ulaşım sorunu nedeniyle sadece karayoluna yüklenmenin bugün ülke genelinde sıkıntısının çekildiğini belirten Ulusoy, itiraflarına şöyle devam etti: Batılılar, demiryollarına da karayolu kadar önem verdiler. Bugün gittiğim birçok ülkede yeraltı ve yerüstü seyahatlerin trenlerle yapıldığını görmek, ülkem adına beni üzüyor. Demiryolu, trafik kazalarını da azaltıyor. Zararın neresinden dönülse kârdır. Atatürk'ün başlattığı demiryolu seferberliğini bizler de yapmalı, her tarafı raylarla döşemeliyiz. Hayatını anlattığı Yılmayan Bir Adamın Öyküsü kitabında da demiryolu sevdasını dile getiren Ulusoy'la güncel konuları da konuştuk. Ulusoy, Türk ekonomisinin içeriden çok dışarıdan etkileneceği endişesini taşıyor. Bunun nedenini ise şöyle açıklıyor: ABD'de işler iyi gitmiyor. Bunun da dünyaya yansımaları olumsuz oluyor. Açıkçası, dalgalanmanın Türkiye'yi etkilemesinden de endişe ediyorum. Çünkü, ABD hapşırırsa, bizler nezle hatta zatüree oluruz. Petrolün 100 dolarlara çıkması da çok endişe verici. Türk ekonomisini olumsuz etkileyebilir. Ulusoy, görüşmemizde kendi ailesinde öne çıkan huzursuzluklar, ağabeyi Saffet Ulusoy ile UN Ro- Ro şirketinin ABD'li yatırım fonu KKR'ye satışının perde arkasında yaşanan anlaşmazlıklarla ilgili konuşmak istemediğini belirtirken, Türkiye'nin iki önemli sektörü turizm ve tekstilde ise yanlışlıklar yapıldığını anlattı.
TÜRKİYE'Yİ UCUZA SATMAYALIM
Ulusoy, turizmde etkili bir oyuncu olarak Türk turizminin yeni vizyon ve yapılacak orta ve uzun vadeli master plana göre hareket etmesi gerektiğini düşünürken, görüşlerini şöyle açıkladı: Başta Antalya olmak üzere turizm merkezlerinde 5 ve üstü yıldızlı otel yapmaktan vazgeçmemiz lazım. Aşırı yatak sayısı nedeniyle paralı turist yerine ucuz turiste kucak açıyoruz. Butik oteller ve 5 yıldız altı otellerin sayısını artırmalı, kaliteli turiste hizmet etmeliyiz. Bunun yanında 5 bin kişilik, 10 bin kişilik salonlara sahip kongre merkezleri yaparak, bu sektörde önemli oyuncu olmalıyız. Tatil merkezlerinin çarpık yapılaşmasına izin vermemeliyiz. Aksi takdirde şu andaki uygulamalarla devam edersek, Türk turizmi diye bir şey ortada kalmaz.
DENİZE VE ORMANA SAHİP ÇIKALIM
Ulusoy, son zamanlarda vaktinin çoğunu, çevre, eğitim, kültür ve sanat konularına ayırdığını, bu konulara her kesimin de eğilmesi gerektiğini söylerken, Denizcilikte fena gitmiyoruz. Hem gemi sayılarımız artıyor hem de yat ve gemi yapımcılığında ilerliyoruz deyip, denizlerimizin ise giderek kirlendiğini belirtiyor. Denizlerimizi çok temiz tutmalıyız. Gelecek nesillerin iyi yaşaması için buna önem vermeliyiz diyen Ulusoy, bu konuda hem sanayicilere hem de vatandaşlara çağrıda bulunuyor. Ulusoy, ormanlarımızın ve doğal varlıklarımızın da hızla tükendiğini düşünüyor. Hala ormanların yüzde 99'unun devlete, yüzde 1'inin de özel sektöre ait olduğunu belirten Ulusoy, Devletin kendisi de ne kadar ormana sahip olduğunu bilmiyor. Hani, ormanlar özelleştirilerek korunacaktı? Oysa, devletin elindeki ormanlara kimse sahip çıkmıyor ve sürekli talan ediliyor diyor.
İŞSİZLİĞİN ÇÖZÜMÜ MESLEK LİSELERİ
Ülkenin en önemli sorunlarının başında işsizliğin geldiğini vurgulayan Ulusoy, bu sorunun sadece yatırımla ilgili olmadığını, hem üniversite kapısındaki yığılmaların hem de meslek liselerine yeterince önem verilmemesinin 'mesleksiz insanlar' yaratılmasına neden olduğunu anlattı ve şöyle konuştu: Biz işadamları olarak her fırsatta meslek liselerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini söylüyoruz. Eleman alırken, meslek lisesi ve yüksek okulu mezunları bizim için ilk sırada geliyor. Fakat, gençler olayın farkında değil. Meslek liselerinin cazibe merkezi olması gerekiyor. Buna önem vererek, memleketim Trabzon başta olmak üzere birçok bölgede her alanda meslek liseleri yaptırıyoruz.