İtalya'da yayınlanan yüksek tirajli spor gazetesi La Gazzetta dello Sport'a özel demeç veren Trabzonspor'un efsane ismi, Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, Şampiyonlar Ligi'nden Türkiye Ligleri'ne dair konuşurken Trabzon ve Trabzonspor'dan da bahsetti. Güneş ayrıca, Akyazı Stadı'na isminin verilmesiyle ilgili ilginç bir hikaye anlattı. İşte Güneş'in röportajından kesitler;
-Kore ve Japonya'da düzenlenen Dünya Kupası'nın ardından bir kez daha tarih yazmaya hazırlanıyorsunuz, bir benzerlik görüyor musunuz?rnrnOrtak benzerlik benim felfesemdir. En üst düzeyde mücadele etmek, neşeli futbol oynamak, güzellik aramak, oyuncularımın yaratıcılığını sergilemelerini sağlamak için onları özgür bırakmaku2026 O Türkiye ile herkesi hayret içinde bıraktığımızı düşünüyorum. Kimse bizi tanımıyordu. Buna karşılık Şampiyonlar Ligi'nde herkes herkesi çok iyi tanıyor. Yaratıcı ve yenilikçi olmak gerekiyor.
-Avrupa'da yenilikçiler kimlerdir?rnBugüne kadar hiç bahsetmedim. Barcelona'nın okulu benim için en büyük ilham kaynağı olmuştur. Cruyff'tan, Guardiola'ya kadar yeni bir model yarattılar. Oyuncuların topla rakip kaleye gittikleri her seferde, özel bir şey beklemenin yanı sıra, bunu hayranlıkla izlemeniz mümkündür. En iyi hücum ve savunma için bu sözlerden daha değerlisi yok.
-Eski İtalyan stili ve Mourinho, sizin tercihleriniz arasında değil mi?rnİtalya'da son dönemlerde yenilik getirmekte zorlandınız. Mourinho birçok şeyi özel yapıyor ve diğerlerinden farklı şeyler söylüyor. Ama Ferguson'dan çok şey öğrenebiliriz. Çünkü o farklı jenerasyon döneminden oyuncular ile kazandı ve başarılar elde etti.
Güneş için Türk Ferguson diyebilir miyiz?rnBen ancak örnek alabilirim. Trabzon'dan geliyorum, İngiltere'den çok farklı. Bu şehir dağlar arasında ve deniz var. Büyük ağaçlar görüp, gün batımını görmeniz mümkün. Doğadan çok şey öğrenebilirsiniz. Küçükken benim dünya fikrim, o limandan gelen gemiler ve ayrılan gemilerdiu2026
-Bu arada Trabzonspor'un yeni stadyumuna sizin adınız verildi yaşarkenu2026rnBakın ben bu olsun istemiyordum, doğru bulmuyorum ama orada doğdum. Bütün hayatımı ve futbolculuk kariyerimi o şehirde geçirdim. Bana sorun da yaratıyor. Çünkü o stadyum içinde mağazalar var ve bazıları o mağazaların sahibinin ben olduğumu düşünerek, kiracıların arayıp kirada indirim istekleri falan oluyor.
-Bütün kariyerinizi Türkiye'de geçirdiniz. Kısa bir dönem 2007-2009'da Kore'nin FC Seul takımını çalıştırdınız. Avrupa'da görev yapmayı düşünmediniz mi?rnFarklı teklifler gelmesine rağmen, oyuncu olduğum dönemde asla Trabzonspor'u bırakmak istemedim. Kore dönemi benim fikirlerimi tazeledi ve benim kariyerim hiçbir zaman programlanmadı. Eğer programlasaydım herhalde Avrupa'daki liglere giderdim. Bugün biraz yaşlandım. Hatta emekliye bile ayrılmayı düşünüyorum. Her ne kadar bu tecrübeyi yaşamak istesem de, İtalya ile irtibatım yok. Halen 1983-1984 sezonunda oynanan Inter-Trabzonspor maçında Aldo Serena'nun dirsek izini taşıyorum.
-Sahada kaleciydiniz. Bu görevdeki biri için teknik direktörlük yapmak kolay mı? Buffon için bir mesajınız var mı?rnBir dönem Türkiye'de kaleciler aptal yerine konuyordu. Ama kaleden tam karşıyı bütün sahayi iyi görebiliyordunuz. Hatta yaşanan sorunları ve çözüm yolu aramayı da daha nasıl saldırabileceğinizi öğreniyorsunuz. Buffon büyük bir antrenör olabilecek imkanlara sahip. Sadece çok iyi çalışması gerekiyor.